Sabah uyanıp okulda bir kaç işimi hallettim... Dün geceki olay gün boyu aklıma gelmemişti. Açıkçası çok da büyütülecek bir mevzu yoktu ortada... Mahallede tinercisi , hapçısı fink atıyordu... Belki boş dairelerden birine girip günü orda geçirmişlerdir diye düşündüm.
Arkadaşlarımla bilardoya gidip kızılayda 2 bira içtikten sonra eve doğru gitmek için otobüse atladım...
Annemi ve babamı arayıp nasıl olduklarını , amcamın ve ailesinin nasıl olduğunu sordum.
Yalova'da işler yolundaydı.
Eve giderken marketten 1-2 parça yemeye bir şey aldıktan sonra nihayet eve varmıştım.
Sokak kapısının kilidini kontrol ettim... Anahtarı olmayan birinin açması mümkün değildi.
En alt kattaki depoya inip baktım... Eski dolaplar , kütüphane rafları ve boş kutular dışında hiç bir şey yoktu.
Merdivenleri ses çıkara çıkara çıktım... Birisi varsa da korkup dışarıya çıksın diye olabildiğince sert basıyordum yere.
Eve girdim... Marketten aldığım poşetleri sehpaya bırakıp kendimi duşa attım.
Evin sıcak suyu çok geç gelirdi... Bir yandan küfür ediyor bir yandan suyun gelmesini bekliyordum ve nihayet duşu almıştım.
Salona gittiğimde sehpanın üstündeki poşetleri mutfak tezgahının üstünde gördüm... O an "acaba unuttum mu" diye düşünebilirsiniz ama şu an size yemin edebilirim ki o poşetler sehpanın üzerindeydi...
Açıkçası böyle şeyler beni ürkütürdü...
Bütün gece arkadaşlarımla telefonda konuştum ve uykumun gelmesini bekledim. Saat 2-3 gibi uyumuştum...
Bu sefer saat biraz daha geçti... Saat 5'e yakınken kapı tekrar vuruldu.
Bu sefer çok daha sert vuruluyordu... Üstüme hiç bir şey almadan kapıyı açtım.
Yine kimse yoktu ve alt kapı kapanmıştı.
Ama bir sorun vardı... Apartmanın ışıkları sensörlüydü.Ve bu ışık sadece ben kapıya çıktığımda yanıyordu. Halbu ki yaklaşık 20-30 saniye öncesine kadar kapım çalmıştı ve lambanın yanması gerekirdi.
Merdivenlerden apartman girişine baktım... Birinci ve ikinci katın da lambaları yanmıyordu...
Kapıyı çalan şeyi lambalar farketmemişti , merdivenleri çok hızlı bir şekilde inmiş ve apartman kapısını çok hızlı bir şekilde kapatıp çıkıp gitmişti anlayacağınız...
Eve girdim ama bu seferki biraz ciddi bir sıkıntıydı... Poşetler belki benim dalgınlığım olabilirdi ama iki gecedir aynı saatte kapım çalıyor ve benim geldiğimi duyunca kapıyı çalan kaçıyordu.
Televizyonu açtım , o zamanlar Okan Bayülgen'in Zaga denen programı vardı , gece o saatlere kadar devam ederdi.
Onu izledim ama bir yandan da bu olayları kovalamak istiyordum...
Saat 6'ya doğru geliyordu , hava yavaştan aydınlanmıştı.
Ben de hazır hava aydınlıkken en üst kata ve alttaki katlara göz atmaya gittim... Kapıları kitliydi , zorladım ama birisinin girmesi imkansız gibiydi.
Lambların sensörlerini kontrol ettim , onlar da çalışıyordu...
Yapılacak en iyi şeyin biraz daha bekleyip olaydan emin olmak emin olmak olduğunu düşündüm...
O gün okulda işim yoktu ama canım evde durmak istemiyordu açıkçası... Okuldan bir kaç arkadaşla kafa dağıtmak için çarşıya çıktık , hava kararınca dağıldık.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Palmiye Apartmanı No: 29
HorrorOkuyacağınız hikaye bir polis memuru oğlu olan Bahadır Nevizade'nin 2005 yılında başından geçen olayları konu alacaktır. Ailenin hassasiyeti sonucu Bahadır Nevizade'nin şu an nerede yaşadığı ve ne yapıyor olduğu hakkında herhangi bir bilgi verilmeye...