Olmuyor... Deniyorum,geçmişi unutmaya çalışırken geçmişin içinde boğuluyorum. O kazayı hiç unutmuyorum. Ailemin beni terk edişini nasıl unutabilirim ki ? O kaza sadece bizim içinde bulunduğumuz arabayı değil ruhumuda parçalara ayırdı. Kazadan sonra annem, babam ve ablam öldü. Tamamen yalnız kaldım. Ah pardon "YANSIZ" kaldım.
Ailemle son kez vedalaşırken bile yalnızdım ben. Şimdi canım acıyor. Tek kaldım bu cehennemde. Oysa daha çok erkendi gitmeleri için. Canımı yakan sadece onların gidişi değil onların beni bu cehennemde yalnız bırakıp ölmelerine neden olan o aptal insan. O adamı bulmaya çok uğraştım ama olmadı. Bulamadım...
Ailemin bana bıraktıkları, insanların söyleyişiyle "miras" bana kaldı. Büyük bir evimiz vardı. Babam Keskin holdingin sahibiydi. Ve artık o lanet olası yeride benim işletmem gerekiyordu. Babam beni yurt dışında okutmuştu. Ve bana
"Benden sonra bu holdingi sen yöneteceksin. Buna hazırlıklı olman gerekir canım. Kayra biliyorsun ablan mimarlık okuyor.Ona da bu teklifi sundum fakat o mimar olmak istediğini söyledi. Onun bu kararına saygı duyuyorum ama ben senin bu işe uygun olduğunu düşünüyorum. Bu yüzden senin yurt dışında eğitim almanı istiyorum. Tabii sende istersen." Dedi.
Biraz düşündüm ve babama " Tabi isterim fakat bu ciddi bir sorumluluk ve ben korkuyorum baba,ya yapamazsam." Güldü. Sanki bana güven vermek,her zaman yanında olduğunu hissettirmek istermiş gibi...
Ve sonra " Kayra biz senin her zaman yanında olacağız bir sorunun olursa biz hep buradayız, sen bu işi yapabilirsin . Sana güveniyoruz. Bu kararı tek başıma almadım elbette annen ve ablanda böyle düşünüyor." Gülümsedim. Bana güveniyorlardı. Hemde böyle büyük bir işi verebilecek kadar... Babama sarıldım. Kocaman sıkı sıkı, hiç bırakmayacak kadar kuvvetli...
* * *
2 yıl önce bugün benim doğum günümdü ve babam bana sürpriz hazırlamıştı. Biraz uzakta olduğunu söylemişti sadece. Babamın bu sürprizinden ablam ve annemin de haberi yokmuş. Bir köprüden geçmemiz gerekiyordu. Korkuyordum. Köprüler beni hep korkutuyor fakat bu defa çok farklıydı, sanki ölüme adım adım yaklaşıyorduk. Köprünün ucuna kadar geldik fakat köprü çalışmadaymış. Ve biz suya düşmekten kurtulmuştuk. 6 metre daha gitseydik suya düşecektik. Babam ani fren yapınca son anda durmuştuk fakat arkadaki arabayı kullanan aptal sanırım bu durumun farkında değildi ve fren yapamayıp bize hızlıca çarpmıştı ve biz suya düşmüştük. Yüzme biliyordum çıkmaya, ailemi kurtarmaya çalıştım fakat sıkışmıştık ve batıyorduk. Kendimizi zorluyorduk çıkmak için fakat çıkamıyorduk sadece çırpınıyorduk. Ablam beni kurtarmaya çalışıyordu daha kendi kurtulamamışken... Bana gülümsedi sanırım güven vermek istedi, beni buradan çıkacağımıza inandırmak istedi veya bir umut vaad etmek istedi, buradan çıkacağımıza dair bir umut.Ya da öleceğimizi anlayıp en azından birimiz kurtulsun istedi...
Hepimiz deniyorduk çıkmayı annem, babam, ablam ve ben. Sürekli deniyorduk fakat her seferinde başarısız olup daha da dibe batıyorduk. Nefes alamıyordum artık, bilincim yavaş yavaş kapanıyordu sanırım. Gözlerim kapanmaya başlamıştı. Ve hatırladığım son şey ise ailemin ölümden önceki son çırpınışlarıydı...
* * *
Göz kapaklarım istemsizce yavaş yavaş açılıyordu. Açıldığında ise gördüğüm şey beyaz bir tavandı. Neredeyim ben ? Annem, babam ve ablam nerede ? Hemen yattığım yerden kalkıp etrafımı inceledim, sanırım burası hastaneydi. Odaya bir adam girdi. Ve gülümseyerek "Uyanmışsın." dedi.Bu adamda kimdi böyle ? "Evet ama bana ne oldu? Neden buradayım ? Annem babam ve ablam nerede ?" diye sorular sordum fakat adamın birden yüzü asıldı. Kötü bir şey mi oldu yoksa? Adam yüzüme baktı ama bu tuhaf bir bakıştı, sanki bana acıyordu ve ben bana acıyan insanlardan nefret ederdim.
" Bunu sana nasıl anlatacağımı bilmiyorum."dedi. Neyi bana nasıl anlatacaktı? Lanet olsun ne oluyordu burda.
" Neyi bana nasıl anlatacaksın, neler oluyor ?" diye bağırmıştım adeta. Bu sorumun cevabını çabuk almak istiyordum. Neler olduğunu hemen öğrenmek istiyordum.
"Biz o kazada sadece seni kurtarabildik. Ailen biz ulaştığımızda çoktan hayatlarını kaybetmişlerdi. Senin de kurtulman bir mucize."dedi. Ne demek ailem öldü? Nasıl kurtulmam bir mucize? Şaka bu değil mi ? Kamera şakası falandır umarım.
"Kameralar nerede? El sallayayım. Annemi, babamı ve ablamı görmek istiyorum. Onlar ölmüş olamaz. Onlar hâlâ yaşıyorlar."
Ağlıyordum. Onların öldüklerine inanmak istemiyordum. Bu gerçeğin yalan olmasını istiyordum. Ayağa kalktım hemen. Çok sinirliydim ve şu an duygu patlamasıyla birlikte kriz geçiriyordum herhalde. Etrafı dağıtıyordum ve hiç durmuyordum. Adam beni durdurmaya çalışıyordu fakat başarısız oluyordu. Çıldırmıştım sanırım. Birden başım dönmeye başladı, sırtımı duvara yaslayıp aşağıya doğru kaydırıp yere oturdum. Ellerimle başımı tutuyordum, adam bana yaklaşmıştı ki "YAKLAŞMA" diye bağırmıştım. Adam odadan çıkmıştı, sanırım bir doktor çağıracaktı.Bazen böyle krizler geçiriyordum ve bu krizlerim bir kaç saat içinde geçiyordu. Ama sanırım bu hiç geçmeyecek...
Neden. Neden oldu bütün bunlar ? Nasıl ? Bugün benim en mutlu günlerimden birini geçirmem gerekirken neden kabus yaşıyordum ? Bu soruların cevabını nasıl bulacaktım ?
Beni bu düşüncelerden uzaklaştıran doktorun kolumu tutup iğne yapması oldu...
* * *
Bugün her zamanki gibi erken kalkıp koşuya çıkmıştım. Yaklaşık 1 saat hiç durmadan koşmuştum. Artık bir keyif sigarası ve güzel bir kahvenin vakti gelmişte geçiyordu bile ama önce soğuk bir duş almalıydım. Bugün iki yıldır ne yapıyorsam onu yapacaktım. Her zamanki gibi siyah giyinip,sıkça takıldığım mekanlardan birine girip bir kavgaya karışacaktım. 2 yıldır kickbox'a gidiyor ve eğitim alıyordum. Bu yüzden girdiğim kavgaların hiç birinden hasar almıyor ancak karşı tarafı komaya sokacak kadar dövüyordum. Bana bir şey yaptıklarından değil -ki hiç bir şey yapmıyorlar- canım istediği için dövüyordum. Ve bu gün özellikle bir erkeğin daha canını yakacaktım çünkü bugün benimde ruhsal olarak canım yanıyordu, ve bunun acısını birinden çıkarmam gerekiyor. Bu şanslı kişinin kim olduğunu merak ediyorum, bugün feci halde elim kaşınıyor doğrusu. Sanırım komaya girecekler listesine bir isim daha eklenecek...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
UMUTSUZ
Teen FictionDuvarlar üstüme üstüme geliyordu... Burada daha fazla duramayacaktım. Hemen dışarı çıkıp nefes almam gerekiyordu. Düşüncelerim; avını avlamak için pusuya yatan ve tam zamanında avına saldıran bir yırtıcı gibiydi, beni yalnız gördüğünde hemen saldırı...