*4

17 1 0
                                    

Ellerim terliyor her zaman üşüyen bedenim yanıyordu. Kulaklarım da bir yankı gibi kalp atış sesleri.. Bir dakika bu atan kalp bana ait değil hissedebiliyorum benim ki ve bir başka kalp atışı oda en az benim kadar heyecanlı atıyor olmalı. Kalp atışının kaynağını bulabilmek için biraz daha odaklandım ama vücudum girmiş olduğu transtan çıkamadığı için kendimi çok zorlamış olmalıyım ki dengemi kaybettim ve Anya'nın koluna tutundum. Kafamı çok kısa bir süreliğine önüme eğdim. Herşey düzelmeye başladı nefes almaya başlamıştım kalp atışlarım normale döndü ve içimde ki o kapkara boşluk koşarak eski yerine geri geldi.

Gözlerimi açıp koridora göz attım.
Yoktu. Gitmişti, rüya gibi belki hayalet gibi beni sarstı ve gitti.. Boğuk bir kaç ses duydum anlaşılan o ki kulaklarım hala düzelmemişti. Gözlerimin önüne manikürlü bir el giriş yaptı "heyy iyi misin revire gitmek ister misin ? Az yedin galiba ondan oldu ayrıca çok soğuksun hep böyle üşür müsün? "
Anya hiç durmadan konuşmaya devam ederken kendimi toparladım ve "iyiyim sorun yok." Dedim. Tek kaşını kaldırıp beni süzdüğünde bu kızın inatçı bir kişiliği olduğunu aklımın bir köşesine not edip zorlada olsa gülümsedim. " Sorun değil gerçekten ben genelde üşürüm artık alıştım." Dedim. Hala şüpheleri olsa da üstelemek istemedi sanırım ve koluma girerek sınıfa doğru ilerledik.

Ağzımdan çıkan dumanlar havanın ne derece soğuk olduğunu hatırlatırken bunu düşünmemeye çalıştım. Çantamdan buz gibi olmuş demir anahtarı bulup kapıyı açtım. Üstümdekilerden kurtulup peluş pijamalarımı giyindim. Yumuşacık ve birazcık daha sıcaktım. Bugün olanlardan sonra resmen kitlenmiş doğru düzgün Anya'yla bile konuşmamıştım. Dalgın ve düşünceliydim. Bu olanlar yaşadıklarım neydi? Aşık mı olmuştum yani? Aşk böyle mi hissettirirdi? Tek bakışta eritir miydi insanın içini? Olamazdı, aşk bu kadar çabuk olamazdı. Herşeyi geçtim peki o kalp atışlarını duymam neydi?

Başımın zonklamasına daha fazla dayanamayarak mutfağa gittim ve bir ağrı kesici içtim. Sıcacık bir kahve yaptım ve pencereden yoldan geçen insanları izlemeye koyuldum. Kendimi ve onu düşünmemeye karar verdim. Öyle ya sadece bir kaç saniyeliğine adını bile bilmediğim birisini saatlerce düşünmek saçmalıktı.

Dışarıda atıştıran yağmur içime huzur damlaları olarak doldu kahvenin sıcaklığıyla birlikte iyice mayıştım ve ayaklarımı sürüyerek kendimi yatağa attım. Sonuçta bir gün daha bitirmenin vermiş olduğu mutlulukla uyudum. Artık ölüme bir gün daha yakındım..

〰〰〰〰〰
"Biliyorum bugün cuma ama gerçekten dışarı çıkmaktan hoşlanmam Anya." Sıkıntıyla nefesimi dışarı verdim. Gerçekten bu kıza laf geçmiyordu. "Sadece bir kaç saat söz veriyorum bak bütün arkadaşlarımı senin için bıraktım.

Biraz nefes alamaya ihtiyacın var hissediyorum ve benim görevim senin bu karanlık iç dünyanı aydınlatmak" dedi ve kendinden emin bir şekilde burnunu yukarı kaldırdı. Onun bu sevimli ve şımarık tavırlarına alışmıştım. Yenilgiyi kabul ettim ve "peki"dedim. Ara bitip tekrar derse girdiğimizde kendimi yine onu düşünürken bulmuştum. Pazartesinden beri hiç görmemiştim. Ama o günden beri her gece rüyamdaydı. Hep aynı rüya koridordaki o birkaç saniye bakışmamız ve kalp atışları.. Kafamı hafifçe sağa sola sallayarak bu düşüncelerden kurtulmak istedim ve sıkıcı kimya öğretmenimize odaklanmaya başladım.

Okul çıkışı yine küçük ama hızlı adımlarla eve gidiyordum. Arkamdan birisinin geldiğini duydum ama bana geliyo olması imkansızdı. Anya'dan başka görüştüğüm kimse yoktu. Oda güzel ayakkabılarına kıyıp bu hafif çamurlu yolda asla yürümezdi. Zaten arabasına atlayıp gidişini de görmüştüm.

Umursamamaya çalıştım ama adım sesleri her an biraz daha yaklaştı. Tam beni geçip gideceğini düşünürken yanımda yürümeye başladı. Siyah deri montu benim kalın montuma değiyordu. Kafamı çevirip baktığımda nutkum tutuldu diyebilirim.
Oydu.. 1 haftadır uyur uyanık her anımda olan, kalbimi titreten şimdi buradaydı. Karşıya bakarak yürümeye devam etti. Bir anlığına kafasını yere eğdi ve yandan küçük çok tatlı bir gülümse bıraktı. Yavaşça kafasını bana eğdi ama hala karşıya bakıyordu.
"Merhaba" dedi.
Bense kitlenmiş olmalıydım yürüyordum ama bilinçli değil adımlarım benden habersiz ilerliyordu. Yine de hayatta hep darbelere maruz kalmış biri olduğumu kendime hatırlattım ve 'ben güçlüyüm!' Dedim içimden. Kuruyan boğazımdan incecik bir merhaba döküldü.. Gülümsemesi biraz daha genişledi."Tanışmamız gerektiğini biliyorsun değil mi?" Dedi. Ne demek istediğini tam anlamasam da gerçekten tanışmak zorunda olduğumuzu biliyordum. Yavaşça evet anlamında kafamı salladım. "O zaman şu ileride ki kafede bişeyler içebilir miyiz nasıl olmazsa evini geçtik" dedi. Kafamı çevirdiğimde evimin sokağın başında kaldığını görüp şok geçirdim.Sen dedim ve yutkundum. "Nerden biliyorsun?" Ve durdu yüzü ciddi bir hal aldı. Bana döndü ellerini omzuma koydu. Gözlerini gözlerime sabitledi ve konuşmaya başladı.
" Seni bulamadığım her yıl için ve emin olmak için beklediğim bu saçma 5 gün için özür dilerim.."

BENİMLE VAROLANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin