Elimde eller var, Sıkı sıkı kenetlenmiş sahiplenircesine.
Dikkatim ne Barış'ın zile basması ne de ailesinin ne tepki vereceği.
Benim dikkatim şu an sadece Barışın, aynı zamanda hem huzuru hem itimadı, ham kaygıyı hem kuşkuyu hissettiren elleriydi.
Öyle güzel hissettiriyordu ki bir an rol olduğunu unutup Barış'ın boynuna atlayacaktım...Demir kapı yavaşça açılırken gerginliğim gitgide artıyordu.
Barış da hissetmiş olacak ki elimi sıktı.Karşımda oldukça mini bir elbiseyle üzerinde hizmetli kıyafetleri olan genç bir kız vardı.
Beni görmezden gelerek Barış'a "Hoşgeldiniz Barış bey ben yeni gelen sizinle ilgilenecek olan hizmetliyim."Söylediği kelimelerin ardından sonunda beni fark etmişti ilk önce bana sonra ellerimize bakarken bana bakıp aşağılayıcı bakışlarını gönderdi.
Ben ise sadece daha çok eziliyordum yeni geldiğim bir evin hizmetlisine karışamazdım.
Çok geçmeden Barış durumumu anlayıp konuştu."Hoşbulduk."
Daha fazla uzatmadan içeri girdik dekarosyonu harika bir evdi. Neredeyse tüm mobilyalar beyazdı, bu evi çok şık ve sade gösteriyordu.
Barış bizi takip eden kapıdaki hizmetliye dönerken
"Annemler nerede?"diye bir soru yöneltti.
"Yemekteler efendim sizin gelmeyeceğinizi düşündüler zaten daha yeni başladılar sizde buyrun ben size tabaklarınızı getireyim."Barış kafasını salladı ve elimi bırakmadan beni yemek odası diye tahmin ettiğim yere götürdü.
Masanın yanına geldiğimizde tüm gözler önce Barış'ın sonra benim üzerime toplandı.
Masada oturan iki kişide farklı gözlerle beni süzüyorlardı.
Utanıp başımı önüme eğdim ve bu anın biran önce gitmesini temenni ettim.
Kendimi pazarda satın alacak marullar gibi hissediyordum ara sıra barış su serpip canlandırıyordu fakat eve geldiğimde çürük çıkyordum.
Sonunda Barışdan açıklama bekleyen aileye karşı Barış konuştu
"Bu benim sevgilim ismi Deniz."Orta yaşlarda siması Barış'a benzeyen sarışın kadın ağzındaki suyu bir anda püskürtürken "Ne!"
diye tiz bir çığlık çıktı.Barış masadaki peçeteyi verirken sarışın kadın ağzını temizleyip bana daha da dikkatli
Baktı,Baktı, Baktı...
Yüzünü ekşiterek önüne döndüğünde Barış benim oturmam için bir sandalye seçmişti ben oturdukdan sonra karşıma oturup konuşmaya başladı.
"Evet baba sen ne düşünüyosun sevgilim hakkında?"
Masanın en başında oturan orta yaşlarda olan adam yani Barış'ın babası gözünü bana çevirerek
"Tebrikler oğlum gelin kızım çok terbiyeli ve güzel maşallah. Düğün ne zaman?"
Gülen yüzüm bir anda düşerken Barış'ın vereceği tepkiden korkuyordum. Kim sevmediği bir kızla hiçbir çıkarı olmadan evlenir ki?
"Babacım henüz öyle birşey düşünmüyoruz ama bir iki yıla olur inşallah."
Barış'ın babası kaşlarını çattı
"Evladım olur mu öyle en azından bir nişan yapalım değil mi?"
Barış nişan yapmayı kabul ettikten sonra ben bebeği nasıl açıklayacağını düşünüyordum. Ortalıkta bebek yokken bile bu kadar evlilik istiyorlarsa bebek lafını duyduklarında verecekleri tepki en çok beni korkutuyordu.
![](https://img.wattpad.com/cover/82191237-288-k779514.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hayat bir Tiyatro
RomanceFilizlenen aşklar sulanmazsa ne olurdu? Kururdu, solardı. Onların aşkıda su istiyordu, Kıtlık yoktu, Denizler tükenmemişti. Hatta yağmurun en verimli aktığı yıllardı o zamanlar. Ama bir kişi bile sulamadı...