O gece hayatımın en zor gecesiydi.Korku,üşüme,endişe hepsi bir arada.Hepimiz çok üşüyorduk ama elimizden bir şey gelmiyordu.Zeynep ve Ethem ağlıyordu.Mecburen öylece sabahı beklemek zorunda kaldık.Sabah olduğunda hepimizin bir yerleri tutulmuştu.Hepimiz korkuyorduk.Elif Abla"hepiniz buraya gelin" dedi.Hepimiz onun yanına gittik.Sanırım bize bir şeyler anlatacaktı.Elif Abla"bakın çocuklar,ailelerimiz bizim yokluğumuzu fark etmiştir ve çoktan polis çağırmışlardır bile,yani endişelenmenize gerek yok ama bir-iki gün sabretmeliyiz,burası çok ama çok büyük bir orman ve bizi bulmaları biraz zaman alabilir,onlar bizi bulana kadar başımızın çaresine bakmalıyız,hadi şimdi karnımızı doyurmak için meyve toplayalım" dedi.Hepimiz "tamam" dedik.Elif Abla bu konuşmasında sonra bizim ormandaki liderimiz olduğunu belli etmişti.Zaten aramızda en büyük oydu ve onun bizi yönlendirmesi işimizi kolaylaştırıyordu."Hadi o zaman beni takip edin" dedi ve meyve toplamaya başladık.Ormanda doğal olarak bir sürü ağaç ve onlarda da çeşit çeşit meyveler vardı.Ormanda açlık çekmeyeceğimiz için içimiz azda olsa rahatlamıştı.Yarım saat sonra herkes az çok bir şeyler toplamıştı.Ama maalesef çoğu yere düşüp çürümüş olan meyvelerdi.Çünkü ağaçtaki meyvelere sadece elif Abla yetişebiliyordu.Artık bunlarla idare edecektik.Meyvelerimizi yerken ben Ethem'e kızmaya başladım.Çünkü,onun yüzünden kaybolmuştuk ve onun yüzünden yaz tatilimiz hatta hayatımız mahvolmuştu.Elif Abla beni sakinleştirmeye çalıştı."Bak iş işten geçti artık,ona kızman hiçbir şey ifade etmez,söyledim ya inşallah polisler bizi bulacaklar" dedi.Enes araya girdi."Tamam iş işten geçti ama bence Ethem büyük bir cezayı hak etti" dedi.Zeynep "bence de" dedi.Bana göre de cezayı hak etmişti.Ethem hepimize çok ama çok öfkelendi.Kendinden hiç beklenmeyen bir şey söyledi."Tamam madem öyle,o zaman bende şu ağaca çıkar ve atlarım" dedi.Hızla ağaca doğru koştu ve ağaca tırmandı.Hepimiz "DUR" diye bağırıyorduk ama bizi dinlemiyordu.Ağaçtan atladı.Enes onun atlamasını bekliyordu ve atlar atlamaz ağaca doğru koşup onu yakaladı.Hatamızı anlamıştık.Küçücük çocuğa ceza vermek acımasız olurdu.Ethem den özür diledik.Her şey yoluna girmişti.Büyük bir sessizlik oldu.Elif Abla sessizliği bozdu."Çocuklar kendimize sığınacak bir yer bulmalıyız" dedi."Hadi beni takip edin.belki bir mağara falan buluruz" dedi."Mağara mı" dedim ürkek bir sesle.Enes yine bana güldü."Ne oldu korktun mu?" dedi.Ne yapayım,korkuyordum işte öyle yerlerden ve Enes hep benimle dalga geçiyordu.Sonunda yola koyulduk ve uzun bir süre yürüdük.Ben,Enes ve Elif Abla hep konuşuyordu.Ama Zeynep ve Ethem küçük olduklarından hiç konuşmuyorlardı.Sanırım hepimizden çok korktular.Tam yirmi dakikadır yürüyorduk.Zeynep beni dürttü ve nazlı bir sesle"yaaaaa abiiiii ben çok yoruldum" dedi.Elif Abla"tamam o zaman biraz mola verelim" dedi.Ethem"ohhh be sonunda" dedi.Belli ki o da yorulmuştu ama belli etmiyordu.Mola çok uzun sürmedi.Tekrardan yola koyulduk.Yaklaşık 10-15 dakika yürüdükten sonra Ethem bağırdı"heyyyy şurada bir ev var".Bunları söylerken heyecandan zıplıyordu.Evin yakınlarına geldik.Ev çok eskiydi ve tamamen ahşaptan yapılmıştı.Elif Abla"belki burada birileri yaşıyordur ve bize yardım edebilirler.Enes alaycı bir ifadeyle"kim bu kadar eski bir evde yaşar ki" dedi.Elif Abla"denemeye değer dedim ya" diye bağırdı.Kapıyı yavaş yavaş açtı.Kapı ürkütücü bir ses çıkartıyordu.Kapı açıldığında ise hepimiz şok olmuştuk...