bundan sonra genellikle kendi yazdığım denemeleri yayımlamayı planlıyorum umarım beğenirsiniz
Şehirler insanların yaşam şekillerine göre bicimlenmiş belli sınırları olan toprak parçalarıdır. Bu toprak parçaları ilk, karanlık çağda su yakınlarına ve vahşi hayvanlardan korunabilmek için yüksek kesimlere barınaklar kurularak oluşturulurken şuanda Dünya nın her yerinde yaşam var olduğu kesin bir gerçek. İnsanlar eskiden doğa ile iç içe yaşarlarken şuan avm. Lere yakın yerlerde grileşen bölümlerde yaşamlarını sürdürüyor. Bu bize 21. Yüz yılın getirdiği bir değişiklik. Ama her değişim sonunda geri dönülemez sonuçlar doğurur. Grileşen şehirler ve taşlaşan kalplerse bize 21.yüz yılın getirdiği aslında bizim sebep olduğumuz değişimin sonuçlarıdır. İnsanlar bu sonuçların yaşamını sadece vicdanlarını kaybederek, yalnızlıklarını ilan ederek değil yaşadığı sağlık problemleriylede öderler. İnsanlar rahata öyle alışmışlar gereksiz işleri saçma sapan diyologları ve kavgaları ile boş bir şekilde hayatlarını geçiriyor ve sonunda ömürlerinin sonuna geldiklerinde bazılarının geçte olsa aklı başına geliyor ve kısacık bir zaman dilimindede olsa doğa ile iç içe vakit geçiriyorlar, ancak bazı insanlar gri şehirlerin stres ve yorgunluğu işinde ölüp gidiyorlar. Biz insanlar çocuklarımıza hep bir miras bırakmak isteriz. Örneğin bir ev sahibi olmalarını ister onları bir ev sahibi yapmak için sürekli didinip çalışırız ama farkında olmadan çocuklarımızın elinden çok büyük şeyler alırız. Ona aldığımız ev için kim bilir kaç adet ağaç çaldık onun elinden kim bilir onu ev sahibi yapmak için çabalarken kaç tane güzel aile anısını aldık elinden. Ağaçlar kesilirken doğa mahvolurken hayvanlarda hayatlarını kaybederler ve bir çoğumuzun evinde sahiplenmiş olduğu bir hayvan var. Bu güzel Ramazan ayında bile bu iğrenç olaya göz yumuyoruz. Yeni yol değil yeni ev değil yeni avm. değil ağaç orman istiyoruz.