Bu bölümü de Elçin'in ağzından dinleyeceğiz. :)
Hafta sonu ikimizin de biraz kafamızı dağıtmak amacıyla Deniz, bizde kalmaya gelmişti.Biraz da olsun daha iyiydi durumu.Çok etkili ilaçlar, haplar kullanıyordu artık.O eski kafa kız gitmiş de yerine sürekli sayıklayan, sanki Dünya'ya yeni ayak basmış bir "Yaratık" gibi biri gelmişti.Artık okula bile gidemiyordu bu durum yüzünden.Sanki Ateş'in anne-babasından daha çok kendisi yıkılmıştı bu duruma. Hatta sanki değil, gerçekten de öyleydi. Zaten okula gitse çok daha kötü şeyler olabilirdi çünkü, onun Şizofreni hastası olduğunu bilmeyen,duymayan kimse kalmamıştı.Ağızdan ağza herkes bir şekilde duymuştu işte.Ona acımak istemiyordum elbette çünkü, biliyordum ki o çevresinde zaten yeterince kendisine acınası gözlerle bakan çok insan görüyordu, bu da onun gururunu oldukça zedeliyordu.Yine ilaçlarını tam almadığı zamanlar,özellikle yalnız kalınca acayip şekilde titriyor ve terliyordu, kendine hakim olamıyordu.Biz bile onu anca sakinleştiriyorduk.Geçen gün yine baş başa kaldığımızda bana anlatmaya başladı "Birileri var, benim Ateş'e olan sevgimi kıskanıyorlar,bizi ayırmaya çalışıyorlar.Sürekli aynı sesi duyuyorum 'Ateş çoktan öldü,onu ben öldürdüm çünkü.' Bu cümle beni daha da dayanılmaz biri haline getiriyor Elçin, artık ne uyumak ne de uyanmak istiyorum.Rüyalarım kabus derecesinden bile çıkmış durumda,her hafta başka bir senaryo ama hep mi kötü olur? Vicdanım desen, artık onun sesini bile duyamıyorum bunca şeyden sonra.Canımı yakan o kadar çok şey var ki...Yaşıyor muyum yoksa cehennemde miyim belli değil Elçin.En önemlisi de ben Ateş'i bi daha ömrüm boyunca asla göremeyeceğim ama şu an ne yapıyor mesela? O da beni bu kadar düşünüyor mu? Ya da...O da beni gerçekten seviyor muydu?"
Kolumu onun beline sıkı sıkı doladıktan sonra "Seni düşünen onlarca insan var, seni seven ve bırakmayan...Ateş dışında. Fakat onu da biliyorsun başka çaresi yoktu be güzelim, bak hala anlamadın mı sen kendini aylarca hırpaladın ama sonuçta hiçbir şey olmadı peki ya neden hala buna devam ediyorsun? Böyle yaparak herkesi daha çok kahrediyorsun, ben de dahil...Hem senin de bildiğin gibi Ateş orda eminim daha mutludur.Bak beni bilirsin maziyi açmayı pek sevmem şahsen ama bana niye bütün bunlar olmadan önce Ateş'i sevdiğini söylemedin? Ben senin en yakın dostun değil miydim? Ateş'ten sonra tabii..."
Kafasını yavaşça kaldırarak gözlerimin içine odaklandı ve "Elçin, o zaman kelimenin tam anlamıyla çocuktuk ve gurur denen şeyin bende ne kadar fazla olduğunu sen de gayet iyi biliyorsun.Ama Ateş...Elçin içerde biri mi var?"
Kuşkulanmaya başlamıştım ama ne olduğunu hemen anladım, hastalığı başına çökmüştü yine "Yoo,yok biri sanırım kapı çarptı...Rüzgardan olsa gerek."
Derin bir iç çekerek "Sanırım öyle,şimdi geçti." Dedi ve ben de uzun soluklu bir nefes almaya başladım.
Gece saat 02.30'du yarı bilincim kapalı şekilde gözlerimi açtım, sanki bir bağırış sesi geliyordu. Odaya girdim,Deniz'den geliyormuş meğersem.Gözleri kapalıydı, sanırım kabus görüyordu. Uykusunda "Yarın Almanya'ya gideceğim, Ateş'i göreceğim. Yarın olmazsa elbet bir gün seni göreceğim." diyerek ağlamaya başladı. En iyi yolun onu uyandırmak olduğuna karar verdim "Deniz kalk hadi bebeğim, kalk!" En sonunda uyandı ve bana sımsıkı sarıldı "Elçin, ne olur beni yalnız bırakma olur mu? Bir tek sen kaldın yanımda..." Gülümsedim "Merak etme Denizkızı, o şeytan sesler seni asla rahatsız edemeyecek çünkü, ben buna izin vermeyeceğim." Beni dürttü ve hevesli gözlerle "Ben Almanya'ya gideceğim, Elçin." Suratımı astım "Deniz, şaka mısın!? Ailen seni tek asla göndermez ki onlar da gelemeyeceğine göre şu an..." Ağzı daha da genişlercesine sırıtmaya başladı "Yalnız gideceğimi kim söyledi? Sen de geleceksin Elçinciğim." Bu durum beni endişelendirdi "Ailenin aklı sürekli sende kalacak, onları meraktan öldürmek mi istiyorsun, tatlım?" Oflamaya başlamıştı "Off sen de gitmeye pek hevesli değil gibisin sanki."
Güldüm "Saçmalama olur mı öyle şey seni asla yalnız bırakmam oralarda."
"Zaten yalnız kalmayacağım ki Elçin, benim Ateş'im orada...ya da en son oradaydı." Aklıma çok haince bir fikir gelmişti ama bir o kadar riskliydi. "Kaçak olmaya ne dersin Denizciğim?" O kadar büyük bir kahkaha attı ki bir an tüm ev halkı odaya toplanacak diye korktum. "Sen ciddi misin!? Bu...bu harika bir fikir! Ama biz ne yalan söyleyeceğiz ve ayrıca kaç gün orada duracağız ? Bir de..." Devamında ne geleceğini anlamıştım hemen "Ateş'i koca ülkede nasıl bulacağız?" Gülümsedi "Ayneeen öyle." İkimizde gözlerimizi 10 saniye boyunca duvara diktik ve düşünmeye başladık. "Aslında Şubat Tatili yaklaşıyor ve biliyorsun bizim okulda Erasmus programı devam ediyor.Tam da Şubat Tatilinde Almanya programı var ve ben eğer kazanırsam istediğimizi yapabiliriz hatta bize karşı çıkmayı bırak kızımmm bizi desteklerler bile! Üstüne üstün para da yollarlar ohh şahane, ha bu arada yanıma bir kişi alabilme hakkım da var ve seni de yanıma alırsam bu iş tamamdır!" Çığlık çığlığa bana sarılmaya başladı gecenin bu saatinde "Elçin, aşkım sen mükemmelsin! Ayrıca senin yabancı dilin de süper olduğuna göre eminim ki bunu kazanacaksın." O sırada annemler kapıya dayanmıştı. "Bir sorun mu var kızlar?" Dedi annem. "Yok yook gayet iyiyiz biz şimdi de yatıyoruz anneciğim, sen merak etme." Annemi sağsalim göndermeyi başarmıştım. Deniz'le ikimiz de el ele tutuşup bir an önce gün saymaya başladık o muhteşem ve yeniden doğacağımız günler için...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Denizkızı'nın Hikayesi
RomanceDeniz adlı bir genç kızın maceraperest en yakın arkadaşı Ateş'in, geçirdiği bir kazada ömür boyu kötürüm kalacak olmasıyla yollarının ayrılması ve psikolojik ciddi bir hastalığa yakalanan Deniz'e bu yolda biz de eşlik edeceğiz...