Patron

13 0 0
                                    

"Mervee geç kalmışım beni neden uyandırmadın?"

Stajımın ilk gününde geç kaldığım için işten atılacağım. Allahım ben ne günah işledim diye düşünürken Merve koşarak içerden yanıma geldi.

"Nasıl yaa senin stajın yarın başlamıyor mu? Allah beni kahretsin bir de saati de kapattım rahat uyu diye." O kendi kendini yerken bende üzerime ütülü bir gömlek arıyordum.

"Merve eteğim hazır ama gömlek yok gömlek lazım ayağıma ne giyeceğim Allaaaaah " diye bağırırken yerdeki kıyafete takılıp yere yapışmam kaçınılmazdı. Merve soğukkanlılıkla

"Eylül al benim gömleğimi giy, kuzeninin nişanı için aldığın siyah topuklu da bunların altına güzel olur sen yüzüne birşeyler sürerken ben saçını maşayla 2 dk da hallederim. Buradan metroya koşarak yetişemezsin taksiye bin 20 liraya kıyacaksın artık metroyla 5 dk da şirkettesin yetişeceksin hadi çabuk "

Verdiği gömleği üstüme geçirip hemen eteğimi giydim. Ve masanın başına oturdum yüzüme hızlıca hafif bir makyaj yaparken Merve orman kaçkını saçlarımı maşayla biraz adam etti. Ayağıma topuklularımı da giydikten sonra Merveye öpücük attım ve koşarak apartmandan dışarı çıktım.

Caddeye indiğimde tek bir taksi bile yoktu

"Allahım bana kaderimin bir oyunu mu bu 10 dk içinde şirkette olmam lazım yolla bir taksi n'olursun " diye dualar ederken geçen taksiye elimi uzattım ve tam kapıyı açacakken karşı tarafta kapıyı açan diğer adamı gördüm.

"Beyefendi önce ben durdurdum lütfen iner misiniz ? Çok acil yetişmem gereken biryer var hadi. " adam sandığım benden en fazla 3 4 yaş büyük bir yakışıklıydı. Ben nefesimi düzenlemeye çalışırken. Sert bakışlarını bana çevirdi.

"Aynı anda durdurduk ve ben bindim şimdi izin verirseniz benimde acil bir isim var " dedi ve önüne döndü.

Sinirlerim zıplamaya başlarken ben de taksiye bindim ve kapıyı çektim.

"Şoför bey önce benim durdurduğumu siz de biliyorsunuz yanımda oturan orangutanla uğraşacak vaktim yok beni metroya en hızlı şekilde götürebilir misiniz ?" Dedim tek solukta. Yakışıklı yani yanımda oturan adam sinirle taksiciye

"Hanımefendiyi yol üzerindeki metroya bırakalım ve düz devam edelim lütfen " dedi kontrollü bir şekilde bir an orangutan dediğim için utandım çünkü az önce orangutan bana hanımefendi demişti. Sesimi çıkarmadan metroya geldiğimizde taksiciye teşekkür ettim. Ve 20 lira uzattım. Adını bilmediğim orangutan hışımla dönüp 20 lirayı taksiciden alıp elime tutuşturdu

"Benim taksime bindiğinizi hatırlatıyorum. Şimdi lütfen paranızı alın ve su arabadan inin yeterince katlandım." Derken korkutucu gözüküyordu. Ama sözleri sinir katsayımi artırırken parayı tekrar uzattım ve

"Dilenci değilim bindiğim taksiye parasını veriyorum. Ve kaybedecek vaktim kalmadı. " diye bağırırken parayı almaya niyeti olmadığını anlayıp kucağına fırlattım ve taksinin kapısını kapattım.

Hoş bir davranış olmadığının farkındayım adam kibar bir şekilde konuşurken ben öküzlük yaptığımda farkındayım ama çok acelem var yani hem bir daha nerede göreceğim ki ? Bir yandan metroya koşarken bir yandan yere yapışmamak için elimden geleni yapıyordum. Suçlu düşüncelerimi bir kenara bırakıp metroda ki tek kişilik oturağa geçtim. Terli ve iğrenç gözüktüğümü hissedip önce yüzümdeki makyajı silmeden yavaşça terimi almaya çalıştım. Sonra çantamdan parfüm çıkarıp iki kere sıktım kimseyi zehirlemeye niyetim yok yani. Son olarak telefonumun ekranını ayna gibi kullanarak ruhumu tazeledim ve saçımı düzelttim. Saate baktığımda şirkete 10 dk geç kaldığımı fark etti. Gerilmemeye çalışarak metrodan indim.

Şirketin kapısına geldiğimde hızla içeri girip asansörlerin olduğu tarafa yöneldim. Düğmeye 10 kere üst üste bastıktan sonra açılan kapıdan hemen içeri girdim ve 9. Kata basılmış olduğunu gördüm.

Kapı açıldığında asansörden inip hızla ofise ilerledik. Ve korkulu rüyam bana doğru yaklaştı

"Ne kadar geç kaldığının farkında mısın? Eğer seni ilk gününde koymamız istemiyorsan öykü hanımın sana vereceği dosyaları 10 dk içinde 50. Kata götürüp gelirsin." Deyip arkasını döndü bende peşinden devam koşarak

"50. Kat yönetim katı değil mi ?" Arkasını dönüp beni süzdü

"Bu kılıkta oraya gitmeni istemezdim ama herkesin bugün çok işi var o yüzden bütün ayak işlerine sen koşacaksın ıslak imza olması gerektiği için faxlayamıyoruz.Cabuk olsan iyi edersin dosyayı geri almadan gelme Ediz Beyin imza atması gerektiğini acil olduğunu ve seni Öykü hanımın gönderdiğini söylersin. "Dedi ve dosyaları elime tutuşturdu gitti.

Of Allahım ilk günümde neden yönetici katı. Dur bir kızım eylül bu senin işin hem öyle zor birşey değil ki sadece gideceksin imza artıracaksin ve geri geleceksin o kadar. Tamamdır. Tekrar asansör beklemeye koyuldum ve açılan kapıdan içeri girdim. Etrafı incelerken onu fark ettim.

Orangutan !!

Herkes kenarda duruken o ortada ellerini cebine sokmuş öylece duruyordu.

Onu görmemle asansör duvarına yapmıştım. İnsanlar bana dönmeye başladığında başımı önüme eğdim. 50. Kata çıkan asansörde ben orangutan ve bir iki kişi daha vardı. Ama dönüp bakmaya cesareti edemiyordum. Bu kata çıktığına göre üst düzey bir yöneticiydi. Zengin olduğunu fark etmemiştim gerçi dikkat edince takımının özel dikim olduğu çok belliydi. Gözümü ondan ayırıp beni tanımlaması için dua ettim. Asansör durduğunda yanımdan geçip gitti asansör boşalırcasına inip bulduğum ilk köşeye sindim.

"Oh be oh neredeyse beni tanıyacaktı. Neyse hemen şunları imzalatıp gideyim yoksa iyi şeyler olmayacak."

İç sesimle konuşmama ara verip onun etrafta olmadığından emin olduğumda danışmaya yaklaşıp

"Pardon Ediz Beyin odası ne tarafta acaba ?" Kız başını kaldırıp beni bir güzel süzdü ne varsa artık bugünde beni süzen süzene yüzüne küçümseyen bir gülücük kondurup

"Randevunuz var mıydı? " dedi. Hee vardı canım.

"Beni öykü hanım gönderdi ıslak imza gerekiyormuş ta. "Dediğimde elimdeki belgeleri inceleyip bana yolu tarif etti. Az önce bana gülümsediği gibi gülümseyip

"Teşekkür ederim" deyip koridora yöneldim. Heryer oldukça zengin görünüyordu. Öyle altından samdanlar yoktu. Ama o kadar sade ve özgürdü ki.

Kapının önünde oturan kadın sıcak bir şekilde gülümsedi

"Öykü hanım mi yolladı? " dedi. Sıcak gülümsemesine karşılık verip

"Evet" Dedim. Devasa kapıya yönelip kapıyı çaldığında ve içeri girdi. Anladığım kadarıyla bu Ediz Beyin baya büyük biriydi çünkü herkes çok dikkatli davranıyordu. Ve kapısının büyüklüğüne bakınca ...

İç sesimi bölerek "buyrun geçebilirsiniz " dedi sekreter olduğunu düşündüğüm kadın.

Kapıdan içeri girdim büyük odaya girdiğimde içerisi minimal ve hiç görmediğim kadar güzel döşenmişti. Sonra camın kenarında elleri cebinde duran adamı gördüm. Sanırım Ediz Bey buydu. Masaya doğru yaklaştım. Ve cümleleri seçmeye çalıştım.

"Ediz Bey Öykü Hanım imzalamaniz için birkaç belge yolladı." Dedim tane tane. Arkasını dönmeden cevap verdi.

"Ediz Bey mi ? " dedi sesinde hafif bir alay vardı.

Yaa yanlış mı geldim acaba diye düşünürken ne diyeceğimi düşünüyordum. Tam o sırada arkasını döndü. Hayır olamaz ! Henüz kariyerimin başındayım neden neden ?

"Bana orangutan diye seslenmeyi tercih ettiğini sanıyordum. "

.......

İşte bölüm sonu acaba bir daha ki bölümde ne olacak eylül Ediz le ne yapacak yada Ediz eylüle ne yapacak 😂😂 en kısa zamanda 2. Bölümü yayınlayacağım sizleri seviyorum 😘😘

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Aug 27, 2016 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Çılgın Bir Mavi Rüya Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin