Onunla mutluydum. Ama bugün çok tuaf davranıyordu bana. Bugün okula giderken o köşede de beklememiş beni. Neden ki? Okula geldim kantinde tek başına oturuyordu. :
- Aşkım?
- Efendim?
- Neden soğuksun? Bir şey mi yaptım sana?
- Hayır.
- Peki neden böyle davranıyorsun?
- Yok birşeyim. Ben sınıfa çıkıyorum.
Kaan benide bekle desemde beklemedi. Nesi vardı onun? Bilmediğim bir şeymi vardı? Tenefüste, Kaanı yanıma çağırdım.
- Kaan? Bilmediğim bir şey var. Anlatır mısın.
Elimi tuttu:
- Bak, eğer bir gün ben gidersem beni hep yanında hatırla.
- Ne demek oluyo açık konuş!
- Hani demiştim ya seni asla bırakmayacağım diye, bırakıyorum sanırım Azra.
Dondum, yaşlar ordu gibi dizildi gözümde.
- Nasıl ya? Bırakamazsın beni! Kahrolurum, ölürüm !
- Babamı biliyorsun, istifa etti. Burda durmanın bir anlamı yokmuş, İzmire gidiyoruz.
- Hayır, ya yapamam ben sensiz. Ölürüm, anlıyor musun ölürüm !
- Yarın gidiyoruz Azra, bende ölürüm, kahrolurum. ama ben hep yanındayım Azra m. Telefondan konuşuruz, mesajlaşırız. Ben burdayım gitmiyorum ki!
- Anlamıyorsun. Ben senin mesajını istemiyorum, ben senin kokunu istiyorum, sana sarılınca o bulduğum huzuru istiyorum, senin yanında olmak senin elini tutmak istiyorum, senin omzunda yatıp o güzel sözlerini dinlemek istiyorum. Aynı yorganımı seninle paylaşmak istiyorum. Sen gelmiş bur da bana gitmekten bahsediyorsun!
Koşarak uzaklaştım. Olamazdı bu, keşke kötü bir kabus olsa. Ben nerden bulacaktım öylesini? Kaan benim sadece sevgilim değildi, sırdaşımdı, dostumddu, abimdi, her şeyimdi. Aynı yerde olmadığım sürece nefes almak zor gelirdi bana. Yarın olmasın be Kaanım olmasın.Dedi ki ' Gitsemm bile ayrılmak yok! Düşünme öyle bir şey. Sen benim geleceğim olacaksın'.. Evet ayrılmak olmayacak Kaan olmayacakta sensin zor olacak be, kime sarılacağım ben söylesene kime!
Son kez bıraktı bugün beni evime, gidecekti çünkü. Ben onunla o geçtiğim yollarda korkmuyordum, ya şimdi ? Gitme Kaan, huyum ol, canım çıksın sen çıkma Kaan. Gör o her şeyim, birtanem dediğin sevgililnin çaresizliğini.. Bu şehrin yollarında sen olmadan, aydınlığım olmadan yüreyemem Kaan. Hep beni kurtardığın direklere çarparım, yalnızlığa çarparım..
Hala o lafın çıkmıyor aklımdan ' Gitsem bile ayrılmak yok!.. Olmayacak böyle bir şey Kaan. Ben seni bunun için sevmedim, git diye değil. Ya o şehirde senin nefessini başkası solursa? Senin kokunu çekerse içine?.. Ya o şehir seni benden çok severse?..
Been bu şehiri hiç sevmedim sevgilim, sseninle güzel olduğu için sevdim. Ben senin o temiz gördüğün sokaklarda büyüdüm sevgilim, bilmezsin ne kadar iğrenç olduğunu. Sonra sen geldin, beni aydınlattın. İlkim sonum oldun. Ama ben gideceğini hiç düşünmemiştim Aşkım..
Bu gece geçmiyor, geçmesin, o yollar hiç gelmesin sana. Helal etmem, şu gözümden dökülen gözşyaşlarını sana helal etmem Kaan. 7 ay koştum peşinden, sonu kötü olamaz bu aşkın, biz mutlu son olmalıyız hiçbir masalda olmayan....
Birden güneşin yüzüme vurduğu bir ışıkla uyandım. Hani sabah olmayacaktı? Kaan bugün gidiyordu... Ama bu yalandı, gidemezdi o, inanmam, inanmak istemem..
O köşede bekle demişti bana, geleceğim.. Bekliyorum seni, nerdesin? Saatler oldu gelmedi. Gitmiş miydi yoksa.. Anında telefonum çaldı. Baktım Kaandı bu.. Hemen açarak:
- Aşkım, seni bekliyorum, nerdesin ya?
- Bir şey söylemem gerekiyor.
- Hadi bak bekliyorum seni..
- Azra dinler misin?
- Hadi amaa, aynı o köşedeyim.
- AYRILALIM.
- Şaka değilmi aşkım bu, bırakma beni bak seni çok seviyorum. Bak İzmirde beni hep arayacaksın tamam mı?
- AYRILALIM AZRA.
Durdum, dondum. Bu ak hani mutlu sonla bitecekti Aşkım?. Neyin ihanetiydi bu. Ben seni bir bardak sudan kıskanırken, neyin busesiydi bu aşkım? Şaka yapmalıydın sen, bilirsin sensiz ölürüm, bilirsin sensin bu hayata tutunamam.. Ağlıyordum..
- Yapma Kaan, neden ya neden? Mesafeler hani aşka engel değildi ? Yapmaa.. Bırakma beni..
Ardından bir ses duydum.
Dııt.. Dıttt...
Kapatmıştı telefonu, her zaman kapatmayan Kaan bugün yüzüme kapattı. İçim yanıyo, canım yanıyor. Bu aşk bu kadar basit bitmemeliydi Kaan.. Sensiz ölürüm demiştim..
Eve gittim, odamdan hiç çıkmadım...
Ya Kaan?. Pişmandı belkide.. Aramaya cesareti yoktu. Biliyordu, çok kırmıştı onu... Bi an evine gitmeyi düşündü. O sırada annesi geldi ve:
- Hadi Kaan gitme vakti..
- Anne ben Azrayla ayrıldım, ben hiç bir yere gitmiyorum. Ben onsuz yapamam.. Gidin siz. Hiçbir şey Azradan önemli değil..
Der demez çıktı evden, koştu koştu koştu.. Aklında Azra, sanki kötü şeyler oluyordu.. Daha hızlı koştu.. Ve Azranın yaşadığı mahalleye geldi, tam evine yaklaştı ki bir kalabalık vardı evin önünde.. Merak etti, herkesin arasından geçerek bahçeye girdi vee kapıdan soğuk bir ceset çıktı..
Azraydı, Azra ölmüştü. Kaanın nefesi kesildi..
- Azra uyan aşkım, lütfen seni çok seviyorum uyan.. Affet beni, sevemedim seni. Uyan hadi, meleğim, prensesim.. Çok pişmanım hadi uyan ya uyan !
Ne yapsa ne etse çare yoktu. Gitti işte Azra, Kaanın o hiç sahip çıkmadığı Azrası gitti onun yerine..
Kaanın elinden kaydı Azra nın elleri, kalbi yandı Kaanın.. Birden bir not düştü Azranın üstünden ve şöyle diyordu:
- Bu bir ihanetti Kaan, ben güçlü değilim ama seven bir masumum. Ve bu ölüm sevmeyen kişiye yani sana ibret olsun !
SON...