Bir ağu olsa dudakların, kana kana içerim. Değse dudaklarıma dudakların kanar içerim.
-Ali Gölge Aldebaran.
*
Bu zamana kadar hissetmediğim türlü acılar, kederler biriktirmiştim içimde. Yıkılan duvarların altında kalmıştı kimliğim. Kaybetmiştim kendimi. Kaybetmiştim çocukluğumu. Hislerimi, düşlerimi kaybetmiştim. Sigara izmaritinde aradığım mutluluğu başka nerde bulabileceğimi bilmeden tonlarca nikotin bulamıştım ruhuma. Karanlığın en koyu yerinde gözyaşları yanaklarında parlayan sessiz bir çocuktum ben. Kimse acımı anlamamıştı, kimse bana ben gibi bakmamıştı. Ailemi kaybettikten sonra insanların bana bakarken gözlerinden geçirdikleri tek duygu acıma olmuştu. Bana acıyanlara lanet ederek kendime acımıştım.
En büyük korkum insanların gözlerine bakmaktı. Onlara açılmak, kendimi anlatmaktı. Beni tanıdıkları zaman benden nefret etmelerinden korktuğum için duvarlar örmüştüm kendime. Görünmez duvarların üstad mimarı! Hayatta becerebildiğim tek şey duvarlar örmekti. Duvarlarım anlık yıkılsalarda hızla inşa olup kimliğimi gizleyebilirlerdi. Ben sadece duvarlarıma güvenirdim ama şimdi bir de Elis çıkmıştı başıma. Ona söylediğim tüm sözler birer fısıltı şeklinde beynimin içinde dolanıyordu. Kafam oldukça karışıkken vicdanım oldukça rahattı, sanki hiç eksilmemiş gibiydim. Hiç öldürmemiş, hiç ölmemiş gibi.
Elis beni yaşatıyordu.
Denizin tüm tonlarını taşıyan, içinde kaybolunası mavileri üzerimdeydi. Ona bakmak beni huzurlu kılıyordu. Elimdeki silahı yavaşça komodinin üzerine bırakırkan Elis'i belinden kavrayıp odadaki aynanın karşısına geçmesini sağladım. Kollarım ona dolanmışken güzeldik, o çok güzeldi. Bana yakışan tek kadın gibiydi. Bunu onunda bilmesini istedim. "Sen bana yakışıyorsun kadın." Elis bir süre şaşkın şaşkın aynaya bakmakla yetindi. Dudaklarında bir çocuğun sessiz gülümsemesi, gözlerinde gideceğimi bilmenin burukluğu vardı. Gözleri aynanın üzerinden yanında bulunan tüm varlığımı taradı. Bende onun gibi inceledim kendimi, diğerleri gibi sıradan birisiydim. Elisin yanında sıradanlığımı kaybedip şairane bir kişiliğe bürünüyordum.
Sarı-kahverengi saçları mavilerinin her daim ışıldamasını sağlıyordu. Diğer kızlara nazaran daha uzundu, bense ondan yirmi santim kadar uzundum. Onun mavilerine karşılık benim bal rengiyle ela arasında değişen gözlerim vardı. Elis'in hiç dövmesi yoktu gördüğüm kadarıyla, olmasını da istemedim. Pürüzsüz ve güzel tenini lekelemesine gerek yoktu. Boynumdaki dövmeyi incelerken Elis bir anda ellerimin arasından kurtulup kalçama bir şaplak attı ve gülerek "Sadece bana yakışıyorsun be." dedi. Sözleri beni mest etse de bana vurmasından rahatsız oluyordum, yaşadıklarım bana böyle bir etki bırakmıştı. Yine de oldukça sakindim.
Beni sakinleştiren şey göğsümdeki elleriydi. Sağ elini kalbimin üzerine koyarken "Sadece buraya aidim." diye fısıldadı. Öyleydi de. Kalbime ait olduğu kesindi, ona aşık olduğum söylenemezdi ama onu umursadığımı da inkar edemezdim. Ben kendimi düşünlerimle boğarken Elis nefesimi dudaklarıyla kesti. Bunu ilk kez Elis'le yaşamış olsam da yine ilk kezmiş gibi hissettiriyordu. Ufak bir buseyle kendini çekerken "Sadece sana karıştım." dedi. Şaplağı yedikten sonra böyle şeyler söyleyerek beni sakinleştirmeye çalışıyordu. Başarıyordu.
Elis gibi biraz oyunbaz olmaya çalıştım. Dudaklarımı büzerek ona baktığımda beni izliyordu. Hızla kalçasına bir şaplak attığımda dudakları aralandı. Acıttığımı biliyordum, tabi ki onu ağlatacak kadar değildi ama sızlatacağından emindim. "Ellerine hakim ol yoksa bende olmayacağım, babaannemin yanında 'Ay popom, ay popom!' diye bağırmak istemiyorsan bir daha görmeyeyim." dedim biraz sitemle. Dudaklarından acı dolu bir kahkaha yükselirken elini bir kez daha kalçama çarparak "Bir daha olmaz." dedi. Bunun üzerine dudaklarımda hınzır bir gülümseme belirdi. Bir elimi hızla dizlerinin ardına koyarken diğer elimle sırtına destek vererek havalandırdım onu. Yatağa doğru giderken Elis sırıtıyordu, o sırıtmakla meşgulken onu tabiri caizse fırlattıktan sonra onun yanına tırmandım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Pesimist /SON GÖLGE #Wattys2018
Fiksi Remaja"Minik kız, sesinin bile rengarek olması beni sana çekiyor olabilir. Ama benimle durarak renklerini kaybedeceksin. Benimle mutlu olmanı istemiyorum Elis ama mutsuz olmanı da istemiyorum. Kafamı karıştırıyorsun. Sen bir katilde beyaz arayamazsın. Bu...