3 YIL ÖNCE

58 2 1
                                    


Eve geldiğinde saat 21:15 ti. Direkt mutfağa yöneldi. Buzdolbında muhakkak yemek olmalıydı. Elizabeth asla yemek yapmadan evine gitmezdi. Buzdolabında sadece kabak yemeğini görünce homurdandı. Ingilizler bir türlü şu kabak yemeğini Türkiye' de ki kadar güzel yapamıyorlardı. Sırf yemek gelenekleri yüzünden Elizabeth'i kaç kere işten atmayı düşünmüştü. Ama sonradan bu yemeklere alıştı. Hızlıca yemeğini bitirip balkona yöneldi. Hava yine her zaman ki gibi yağmurlu ve iç karartıcıydı."Belki de iklimleri bu insanların soğuk davranmasına neden oluyordur." dedi. Bilgisayarını açtı. Gelen bilgileri e-postaları kontrol etti. Her zaman ki gibi fatular ve gereksiz şeyler vardı. Sigarasını yaktı. Derin bir iç çekip "Şu meslekten biran önce emekli olup Izmirin köylerinden birine yerleşeceğim. " dedi kendi kendine. Ülkesini düşündü. Insanlarının o sıcak yüzlerini özlemişti. "Insanın kendi toprağının kokusu her zaman insanın burnunda tüter." nereden görmüştü bu sözü bir kitaptan mı yoksa bir filmden mi hatırlayamamıştı. Sigarasından son nefesini çekip üzerini değiştirdi. Saatini sabah 6' ya ayarlayıp kendisini uykunun kollarına bıraktı. Telefon sesiyle irkilerek uyandı. Arayan Sait' di. Saat 5:45' ti. Hemen telefonu açtı.
-Alo abi nerdesin sen ya az önce başkan herkesin teşkilatta toplanmasını istiyor. Gelirken şu kruvasanlardan al. Yine görev var sanırım.
- Tamam kardeşim duş alıp geliyorum. Başkan ne hakkında konuşacağını söyledi mi ?
- Valla abi bilmiyorum ama çok sinirli geç kalan herkesi azarlıyor.
- Tamam geliyorum hadi görüşürüz.

Saat 6 olmuştu teşkilata varana kadar. Hemen toplantı odasına yöneldi kahvesiyle birlikte. Başkan hararetli bir şekilde herkese görevini söylüyordu.

-Babürcan ve Said siz ikiniz saha görevine çıkıyorsunuz. Dikkat edin bu bir kurtarma operasyonudur. Sakın kimse kafasına göre hareket etmesin. Herkes işinin başına. Kaldırın şu kıçınızı hadi !

Ilk defa bir saha görevi verilmişti bu iki arkadaşa . Babür ve Said çok heyecanlı ve mutlu olmuşlardı. Hemen mühimmatlarını aldılar. Araçlara bindiler ve yola koyuldular. Said:

-Abi eğer şehid olursam Peline sahip çık o benim tek aile yadigarım.

- Nerden biliyorsun oğlum belki ben şehid olacağım. Hakkını helal et.

Gerçekten de geleceği kimse göremiyordu. Kaderi ancak yazan bilirdi. Çocukken verdiği söz gelmişti Babürcan' ın aklına " Dünyaya adalet getirmek için savaşacağım. Gerekirse bu uğurda ölürüm."

Gölgelerin IçindenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin