FİNAL

1K 53 8
                                    

BÖLÜM 14

 

Tam 8 ay olmuştu. Caroline’den tek bir haber bile yoktu. Başlarda saklamak için her şeyi yapmıştık ama magazinciler de işin içine karıştı aylarca haber yaptılar ama onlarda bıktılar bir zamandan sonra Grace ve ben umudumuzu kaybetmek istemiyorduk ama ben bile artık onu nerede arayacağımı bilemiyordum. Aylardır ailemle bile görüşmüyordum sürekli yurt dışındaydım tek aradığım Caroline’ydi. Akşama Caroline’nin ailesi ve benim ailem beni görmek istediler bir yemek yiyecekmişiz. Gitmeyi hiç ama hiç istemiyordum ama gitmek zorundaydım artık onlardan kaçmak daha da zorlaşmıştı. Beni gören herkes bana acıyan bakışlar atıyordu.

Akşam yemekte Grace de dâhil herkes vardı. Caroline gittiğinden beri Grace benim en yakın arkadaşım olmuştu. O da Carolineyi çok özlüyordu. Oda benim kadar uğraşmıştı Carolineyi bulduğumda her şeyi tek tek anlatacaktım. Grace ile göz göze geldiğimde ‘’Ne konuşacaklar biliyor musun? ‘’ bakışı atmıştık birbirimize.  Bizim merakımıza son veren Grace’in üvey annesi son vermişti. Son derece sakin çok da mutlu şekilde biliyorsunuz Caroline gideli neredeyse 9 ay oluyor. Zaten o da gerçek prenses değildi. Kraliyet kurallarına falan girmeden bir şey söyleyeceğiz size biz aileler olarak karar verdik  ‘’ İkinizin evlenmesini istiyoruz!’’ Ne? Evlenmek? Grace ve ben? Şaka mı yapıyordu bu kadın. Grace’de benim kadar şaşırmıştı. ‘’Ne dediğinizi sanıyorsunuz siz ben zaten evliyim!’’ diye bağırdım aniden masadan kalktım. Annem bana ‘Sus’’ bakışı attı ama nafile ne dediklerini bilmiyorlardı. Caroline gelecekti gelmese bile ben onu bulacaktım. O benim karımdı. ‘’ Caroline seni terk etti’’ sesiyle irkildim. Bunu diyen annemdi. Caroline boşuna gitmemişti beni sevmediğinden değildi. Korkmuştu olacaklardan bu duruma düşmekten korkmuştu biliyorum. ‘’ Sizinle tek kelime daha konuşmayacağım ben Carolineyi bulacağım o benim karım ve ben evliyim. Bu konu hakkında tek kelime daha etmeyin.! ‘’ dedim ve salonu terk ettim. Aklım almıyordu. Caroline iyi ki de kaçmıştı bu olayları görmezdi hiç olmazsa. Tam arabaya binecekken arkamdan gelen Grace’in sesiyle irkildim. ‘’ Klaus şimdi beni iyi dinle. Bir süre Amerika’ya falan git ülkede olma benim bir planım var belki duyacakların falan seni kızdırabilir ama bir şeyden şüpheleniyorum ve bunu öğrenmemin tek yolu bu şimdi içeri girmem lazım sen de ortadan kaybol tatile falan çık ‘’ dedi ve koşarak geri içeri girdi. Grace artık her zaman güveniyordum ne derse yapardım. Bir bildiği vardı bence.

Sabah ilk uçakla Amerika’ya inmiştim. Caroline gittiğinden beri 2–3 defa gelmiştim onu aramak için ama bulamamıştım. Artık Amerika’da olmadığına emindim. Çünkü onu çok aramıştık burada olsaydı bulurduk. Peki, ben neden buraya gelmiştim? Şuan Carolineyi aramam gerekiyordu ama beni bir şeyler buraya çekmişti. Uçaktan iner inmez bir araba kiralamıştım. Amerika’da istediğim gibi davranabilirdim belki nasıl olsa kimse bilmiyordu. İsteseler öğrenirlerdi ama Carolineyi aradığımı sanıp pek takılmazlardı yani ben öyle düşünüyordum. Kendime 3 gün tatil verecektim. 3 gün boyunca her şeyi geride bırakacaktım. Biraz kendimi toparlamam lazımdı. Carolineyi arkamda bırakamazdım ama 3 gün onu aramaktan vazgeçecektim. 3 gün sanki hiç gitmemiş gibi hissetmeye çalışacaktım. Carolineye olan aşkım aşk değil de koca bir özlem olmuştu. Onu özlemle değil aşkla hissetmek istiyordum. Arabayı hiç bilemediğim yerlere sürdüm navigasyonu kapattım kalbimin götürdüğü yere gidiyordum. Çok merak ediyordum nereye çıkacaktım? Tam bir kasabanın girişine girmiştim ki sağda bir araba duruyordu adamın biri eliyle dur işareti yaptı. Hemen arabayı durdurdum camı açtım. ‘’Doğum doğum başladı hastaneye yetiştirmeliyiz ‘’ dedi cümle kuramıyordu heyecandan karısı doğum yapıyordu sanırsam. Yardım etmek için arabadan inecektim ki. O çoktan kapıyı açıp eşini arabaya bindirdi. Bende çok heyecan yapmıştım.  Kadın arakada bağırıyordu. Tek hedefim hastaneydi yolu da bilmiyordum adam hem kadını sakinleştirmeye hem de bana yol tarif etmeye çalışıyordu. Hastaneye vardığımızda kadını sedyeye yatırdılar saçları yüzünü kapatmıştı. Kadını hızlıca içeri sokarlarken aklıma tek gelen şey Caroline oldu uzaktan onu öyle çok andırıyordu ki. Carolineyi yine özledim. Keşke o Caroline olsaydı dedim içimden ama o olsaydı sesinden bile tanırdım. Bende adamı sakinleştirmek için içeri girdim. İçeride bir doğum daha yapılıyordu. Bende adamla beraber kapının önünde bekliyordum. 1 saat sonra içeriden 2 tane hemşire çıktı. İkisinin elinde de 2 tane bebek vardı. Hemşirenin biri bebeği getirip bana verdi. Tebrikler nur topu gibi bir oğlunuz oldu dedi. ‘’Hayır, ben değilim ‘2 diyecektim ki. Eşiniz geleceğinizi söylemişti umudum yoktu ama geldiniz. Eşinizi birazdan odaya alırlar bebeği bana verin isterseniz dedi. Bebeğe son bir kez bakmak istedim saçma olacaktı ama bebeğe kanım ısınmıştı keşke benim oğlum olsa diye geçirmişti içimden. Bebekler gittikten sonra yanımdaki adam ismi Henry’di. Sevinçten ağlıyordu. ‘’Bir kızım oldu ismi Isabell ‘’ dedi. Önceden biliyorlarmış herhalde. Sevinçle ne yapacağını bilmiyordu geldi bana sarıldı. Bende onu sakinleştirmeye çalıştım. Karısını yarım saat sonra odaya almışlardı. Onunla beraber doğum yapan kadında yan odadaydı sanırsam çünkü Henry ve karısının olduğu odanın kapısı pembe balonluydu o kapı mavi balonluydu. Karısını tebrik ettikten sonra artık gitme zamanımın geldiğini düşünüp tam dışarı çıkıyordum ki. Kucağıma o bebeği veren hemşire yine o bebekle beraber yan odaya doğru geliyordu. Tam bana bir şey söylemek için geliyordu ki hastane telefonu çalmaya başladı. Acil bir şey olmuş olacak ki. Siz eşinize verir misiniz bebeği benim acilen gitmem lazım dedi ve küveti elime verdi. Hiç bir şey demeden koşup gitti. Şimdi içeri ne diye girecektim ki ben yavaşça kapıyı açtım. Tam ‘’ Bebeğinizi getirdim beni babası sandılar ‘’ diyordum ki karşımda Carolineyi gördüm. Gözlerimi bir daha açıp kapadım ama oydu. O da bana aynı şaşkın bakışları atıyordu. Bir bebeğe bir Caroline’ye baktım. Neler oluyordu burada bu bebek ve Caroline yani bu bebeğin babası ben miydim? Carolineyi bulduğum için bile sevinemiyordum ona sarılmıyordum çünkü aramızda minnacık bir bebek vardı. 2 dk boyunca sessiz bakışımızdan sonra sessizliği bozan bebek oldu ağlamaya başladı onu küvetten kaldırmak kolay olmadı ama Carolineye verdim. Caroline hala tek kelime edemiyordu. ‘’ Klaus’’ diyebildi sadece. ‘’ Caroline neler oluyor? ‘’ diye sordum sonunda. Bebeğe bakıp ‘’Anlatacağım ama önce bebeğimizi doyurmalıyım ‘’ dedi. Ben ‘’ Bebeğimizi ‘’ kelimesinden sonra kopmuştum. Aniden dışarı çıktım. Gördüklerim bir hayal miydi diyordum. Caroline bir hastanede doğum yapmıştı eğer Henry beni durdurmasa beklide bebekten hiç haberim olmayacaktı. Caroline… Caroline böyle bir şeyi nasıl yaptı ? Böyle bir şeyi saklamak çok, çok fazla acımasızcaydı. Sonra aklıma bebek geldi yüzü elleri kucağıma ilk aldığım dakika anında ne kadar da ısınmıştım ona sevmiştim. Caroline de kilo almıştı hamile halini görmeyi hamileyken gireceği depresyonları, gecenin bir yarısı canının bir şey istemesini bunları görmek isterdim. Bunu hak ediyordum. Ben kötü biri değildim ki bebeğimi görmek onu da geçtim bebeğimin olacağını bilmek benimde hakkımdı. Biraz sakinleşip içeri girecektim. Hemşire ve doktor beni durdurdu. Kyıt işlemleri için. Bebeğin sağlığı hakkında konuşurken ‘’ Anne için çok zor bir doğumdu ölme ihtimali çok fazlaydı ‘’ dedi. Durun 1 dk ölme riskimi? ‘’Nasıl yani? ‘’ dedim. Doktor bilmediğime şaşırdığını belli ederek ‘’ Başından beri söylemiştim Caroline’nin doğum yapması tehlikeli o doğumu girip canlı çıkması %30 du. ‘’Ama bence sizin kapının önünde olmanız bile ona güç verdi. ‘’ diye araya girdi o hemşire. Sonra ikisi de gitti. Caroline ölebilirdi. Caroline… Ölüm… Bu kelimeler yan yana olmazdı. Carolinesiz bir hayat düşünemiyordum. Doktorla görüşmeseydim içeri girip Carolineye demediğimi bırakmayacaktım bağırıp çağıracaktım kendimce haklıydım ama ya o ölseydi. İşte bu tüm acılardan, sırlardan daha çok acı verirdi bana.

BİZ ŞİMDİ EVLİ MİYİZ?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin