Ellerimde ki kitaplar bana acıyarak bakıyordu. Çünkü onlardan nefret ettiğim halde hala bir kitapçıda çalışıyorum.
Buraya gelmeden önce size anlatacak bir hikayem var.
Bu hikaye yıllar öncesine dayanıyor. Ellerimin küçücük olduğu 5 yaşıma dayanıyor.
Küçük bir kız çocuğuyken, ellerimde şekerimle ortalıkta dolanırken daha hiç birşeyin farkında değilken kocaman bir evde yaşayan büyük bir holdingin sahibiydim.
Babamın zengin oluşu beni doğuştan zengin bir hale getirmişti.
Yaşıtlarım arabalara, bebeklere meraklıyken; ben sadece bir çalı ile eğlenelebilir, hayatın dibine kadar keyfini çıkarırdım.
Bazen çocukluğuma şöyle dönüp bakınca hayatımın en güzel dönemi olduğunu yeni yeni farkediyorum.
Genç bir kız olduğumda ise herkese meydan okuyan gözlere, arkamda bıraktıklarımı hayran bırakacak saçlara ve görünüme sahiptim.
Bakanlara göz ucuyla bile bakmaz, zengin olduğumun farkına varmalarını istemeden sadece güçlü biri olduğumu anlamalarını isterdim.
Çünkü zenginlik benim için övünülecek değil aksine kısıtlanmak hatta belli bir çerçevede sıkıcı bir yaşam yaşamaktı.
Her zaman belli bir standartta ilerlemek açıkçası normal bir insan olmak ise bana göre değildi.
Fazla konuşmaz, fazla gülmez ama sevdiklerime canım kadar kıymet verirdim.
Espri yapmaz aksine yapanlardan da pek haz etmezdim.
Bazıları beni buz gibi bulurdu. Ama tanımaya da çalışmazdı. Ama bazıları kalbimde yerlerini kazanacak kadar beni tanırlardı.
17 yaşında bir araba sahibi olmuş hatta bir şoförü bile olan şanslı bir kişiydim.
Ama dedim ya zenginlik benim için önemli değildi.
Hatta bazen halimden utanır akşam yemediklerimizle bir ailenin mutlu olabileceği düşüncesi beni üzerdi.
Ancak ailem benimle aynı görüşte değildi.
Zengin bir aile. Evet sanki hayatım bundan ibaretmiş gibi anlatıyorum ama bunlar aslında hayatımın en güzel günleri. Bu günleri asla unutamam.
Elimdeki kitapları yerleştirmeye devam ederken bir yandan da etrafı tarıyordum. Önüme dönüp raflara bakmaya başladım. Toz içindelerdi. Elimi hafifçe sürttüğümde tüm toz havaya karıştı. Öksürmemeye çalışıyordum çünkü burası özel bir kitapçı ve çalışan biri olarak eğer sorumlu olduğunuz bir işi yapmamışsanız bu anlaşılırsa kötü sonuçlar doğurabilir.
Elimle ağzımı kapatıp öksürüğümü dindirmeye çalıştım. Dışarıya bir an bakakaldım.
Dışarıda yağan yağmur insanları azaltmamış hatta bazıları toprağın kokusunu alabilmek için camlara çıkmıştı.
Gençliğimdeki anılar bir an gözlerimin dolmasına neden olurken işime devam ettim.
Işler ben 20 yaşındayken tersine dönmüştü. Bir anda tepetaklak olan hayatım beni de kendiyle beraber tepetaklak etmişti.
Ailem bana bırakılan holdingi batırmıştı. Benim umrumda olmayan bu durumda ailem berbat hale gelmişti. Oysa ben mutluluğu huzurlu bir ailede küçük bir yuvada da olabileceğine inanırdım.
Hala öyle ya.
Her neyse. Ailem üzüntüden harap olmuştu. Ailenin tek çocuğu bendim. Ve bana bırakılacak bir işimiz yoktu hatta işlerden yapılan bu hatadan dolayı hiçbir şey kalmamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yaz Yağmuru
General FictionElimde kalan son kitabı da kitap raflarında gördüğümde işim bitmişti. Sevdiğim işi yapmıyorum hatta kitaplardan nefret ediyorum. Bana benim hikayemi hatırlatıyor. Zengin bir kadından dökülen külleri hatırlatıyor. Zengin bir ailenin iflası sonucu üv...