SAVAŞ KİMDİ?

97 15 10
                                    


Gecikme için hepinizden özür dilerim. Kısa bir bölüm oldu ama en kısa zamanda uzun bir bölümle karşınıza çıkacağım. Gelecek bölümde ilginç olaylar bizleri bekliyor canlarımm.


Olduğum yerde hareketsiz kalırken ne yapacağımı bilmiyordum. Ellerimi saçlarımın arasına geçirirken "sakin ol Derin" diyerek kendimi yatıştırmaya çalışıyordum.

Odanın içindeki kanepeye otururken bacaklarımı kendime çekerek kollarımı bacaklarıma sardım. Önümde yatan bu adam, bana kokusuyla bile huzur vermeye yeten adam ne yapmıştı da bu haldeydi? Onun bu derece sayıklamasına sebep olan neydi? Aklımdaki sorulara şimdilik son vererek sonradan tekrardan gün yüzüne çıkarmak adına rafa kaldırdım.

Uzanırken gözlerimi kapatıp uyumaya çalıştım. Ama yapamıyordum. Gözlerim kapanırken beynim uyumamak için direniyordu. Yavaşça yerimden kalkarken Savaş'ın yanına ilerledim. Yatağın kenarındaki boşluğa otururken bir elimle Savaş'ın ateşini kontrol ettim. Düşmüş gibi duruyordu. Emin olmak adına dereceyi kolunun altına koyup beklemeye başladım.

Derece 37 dereceyi gösteriyordu. Çok şükür düşmüştü. İçimin rahatlamasının verdiği huzurla kanepeye geçip kendimi uykunun kollarına bıraktım.

Gözlerimi açarak yerimden doğruldum. Saat yediydi. Sekiz buçukta ders başlıyordu. Ve bizim hızlı hareket etmemiz gerekiyordu yoksa derse geç kalırdık. Yerimden kalkarak Savaş'ın yanına gittim. Elimle tekrar ateşini kontrol ettim. Artık tamamıyla ateşi geçmişti.

"Savaş uyan hadi" elimle onu dürterken uyanmayınca tekrardan "Savaş" diye seslendim. Gözlerini yavaşça aralayan Savaş "Derin" demişti. Kısık çıkan sesinden hasta olduğu belli oluyordu.

"Hadi uyan okula geç kalacağız" dedim. Elini anlına götürürken anlındaki havluyu hissedince hızlıca yerinden kalktı. "Bunlar ne böyle?" üstündeki havluları alırken "dün gece ateşin çıkınca bende bunları koydum" dedim.

" Ben nasıl oldu anlamadım normalde hasta olmam" dedi. Kumsalda geçirdiğimiz dakikalar aklıma gelirken "suda üşütmüş olmalısın" dedim.

Yataktan kalkarken "kusura bakam böyle olmasını istemezdim" dedi. Eliyle ensesindeki saçlarla oynarken hala sayıkladığı kelimeler aklımda yankılanıyordu.

"Elinde olan bir şey değildi sonuçta. Banyoyu kullanabilirsin. Gerekli eşyaları koydum, işin bittikten sonra inersin kahvaltı yapıp çıkarız" derken arkamı dönerek kapıya yöneldim. Ona baktıkça konuşmama engel olan şeyler var gibi hissediyordum.

"Derin" adımı seslenmesiyle yerimde dururken her ismimi söylediğinde içimde hareket eden şeylere anlam veremiyordum. Yavaşça ona döndüm. "Teşekkür ederim" dedi. Sadece gülümsemekle yetinirken kendimi hızlıca odadan dışarı attım.

Üstümü değiştirip okul kıyafetlerimi giydikten sonra aşağı inip Savaş için kahvaltılık bir şeyler hazırlayıp masaya koyarak kendime de büyük bir bardakta süt koydum. Arkamda hareketlilik hissedince hızlıca arkama döndüm. Savaş arkamda durmaya devam ederken "gitmeden bir şeyler yemek istersin diye düşündüm, hem hastalık yormuştur" dedim.

Savaş masaya otururken "sen yemiyor musun?" dedi. Elime süt dolu bardağımı alarak "sabahları kahvaltı yapamıyorum, süt içiyorum" diyerek bende karşısındaki sandalyeye oturdum. Savaş kahvaltısını yaparken her hareketini inceliyordum.

Bazen karar veremiyor insan. Nerde, nasıl, hangi durumda olmak istediğini kestiremiyor. Şimdi ben nerede, hangi durumda olmak istiyordum? Kendim bile sorularıma cevap veremezken cevabını başka yerde aramam doğru muydu? Karşımda duran Savaş benim hayatımın neresindeydi? Ve en önemlisi onu nerede görüyordum?

VUSLATHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin