kuşlar değil kelebekler fısıldadı adını kulağıma

3.2K 212 157
                                    

"Sonra da kızın üzerine büyük boy kola döküldü," diyerek anlattığı şeye kahkahalarla güldü.

Kyungsoo'nun muhabbeti bayıp, tek taraflı sohbet bitmeyecek gibiyken giydiğim mavi renkli salaş gömleğin üzerine taktığım kolyeleri parmağıma dolayıp oynamaya başladım.

Kyungsoo'nun muhabbeti bayıp, tek taraflı sohbet bitmeyecek gibiyken giydiğim mavi renkli salaş gömleğin üzerine taktığım kolyeleri parmağıma dolayıp oynamaya başladım

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Ay ve güneşin birlikte olduğu kolye ucunu avucuma sıkıştırıp kalbimin üzerine götürdüm ve esen rüzgar gözlerimi kapatıverdi.

"Chanyeol ile en son ne zaman konuştun?" diye sordu Kyungsoo.

Sabahın dokuzundan itibaren anlattığı anı serüvenini bitirebilmişti sonunda. Bu derin bir nefesi içime çekmeme neden oldu. Açtığı konunun Chanyeol olduğunu hatırlayınca aldığım nefes boğazıma kaçtı ve öksürmeye başladım. Burnumun içi yanıyordu. Elimle ağzımı tutup öksürüyordum. Etraftaki fazla olmayan insan topluluğunun bakışları üzerimdeydi. Garson koşarak bir bardak suyu elime tutuşturdu. Nefes bile almaya fırsatım olmaksızın koca bir bardak suyu kafama diklemiştim. Bardağı masanın en uç kısmına bırakıp dudağımın kenarından akan bir damla suyu elimin tersiyle sildim ve süslü sandalyede arkama yaslanıp tek kaşı havada beni izleyen Kyungsoo'ya döndüm.

"Sana bir soru sordum Baekhyun," dedi kollarını göğsünün üzerinde kavuşturup.

O böyle yaparken kendimi ona itaat etmek zorunda gibi hissediyordum. Dediklerini yapmazsam iki dakika sonra son sözlerim sorulacak ve idam ettirilecektim. D.O Kyungsoo'nun insanlar üzerinde eşi benzeri zor bulunan bir etkisi vardı.

Kyungsoo'nun hareketlerini tekrar ederek kollarımı göğsümde kavuşturup tek kaşımı havaya kaldırmaya çalıştım. Ben yapınca olmuyordu bu. Bu sefer de olmamıştı büyük ihtimalle. Bu gereksiz ayrıntıyı boş vererek en yakın arkadaşıma cevap vermek adına ağzımı araladım.

"Ben daha çok 'nasılsın' tarzı bir soru beklerdim Kyungsoo," diyerek başımı şiddetle iki yana sallamaya başladım. Bakışlarım masanın ayaklarındaydı.

"Onu en son yirmi yedi kez aradım ve tek bir tanesine bile cevap vermeyip mesaj attı. Mesajda da, 'Müsait değilim. Daha sonra ara,' yazıyordu. Yüce İsa, onun neyi var?" Kyungsoo Chanyeol'ün sesini taklit ettiğinde kollarımın bağı çözülmüş bakışlarım onu bulmuştu.

Durgun bir şekilde birbirimize öldürme değeri yüksek bakışlar attıktan sonra kahkahalara boğulmamız bir oldu. Bu sabahtan beri attığım tek gerçekçi kahkahaydı. Hatta uzun zamandır hiç bu kadar gülmemiştim. Kyungsoo daha fazla Chanyeol'ün taklidini yapmalıydı. Chanyeol'ün uzattığı kelimeleri ve derin sesini yapabilen tek varlıktı. Benim görebildiklerim Kyungsoo ile sınırlıydı.

Kyungsoo annemin yakın arkadaşının biricik tek oğluydu. Annesi çalıştığı için devamlı olarak evimize tünerdi. Bundan kimsenin bir şikâyeti yoktu. Hele ki benim hiç yoktu. O, bizde olduğunda annem daha fazla çikolatalı kurabiye yapar ve yanına da kafamız kadar büyük bir bardakla süt koyardı. Kyungsoo'nun biz de olmasının en iyi yanı ise sabaha kadar çizgi film izlerdik. Chanyeol de üç sene önceye kadar bu ufak oyunumuzu sürdürdü. O gece şanslı isem kucağımda uyudu ve saçlarını okşayıp limon çiçeği gibi kokan saçlarının kokusunu küçük ciğerlerime hediye ettim.

Foreigner's God // chanbaekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin