Esen'in AğzındanMavi, masmavi bir ışık sanki... Ortasında yüzüyorum. Neden böyle oluyor? O mavi gözler nasıl oluyor da beni içine hapsediliyor? Ya o yanındaki çocuğu görünce neden çıldırıyorum? Hadi oğlum Esen kendine gel. Unutma ki o bir kız. Evet kız o..
Anlamıyorum... Nasıl benden hoşlanabilir? Bu sefer sert olmalıyım. Evet kesinlikle sert olmam lazım. Ela gözlerimi mavi gözlerine diktim ve konuşmaya başladım:
"Efsa benim oyuncaklarla oynamamı seviyorsun, sende oynamayı seviyorsun. Gel oynayalım o zaman ne dersin? Seninle oynanmaktan başka bir şey yapmam ben. Belki geceliğine belki saatliğine. Peki bu oyun sonrası ekrana çıkan yazı ne olur sence? Dur ben cevaplıyım: Kırmızı ışık içinde verilen hata yazısından başka bir şey çıkmaz. "
Ardından sustum, sadece izledim. Tepki yok, gözyaşı yok, vurma yok... Sadece duruyor bu kız. Aradan birkaç dakika geçti hala tepki vermedi. Sanki düşüncelerinde çıkmaya çalışıyormuş gibi kafasını iki yana salladı. Gözleri gözlerimde tekrar buluştu ve Efsa:"İyi geceler Esen" dedi ve arkasına dönüp o çocuğun arabasına doğru ilerledi ve direk arabaya bindi. Araba saniyeler içinde bulunduğumuz alandan çıktı. Dediği tek şey iyi geceler miydi, ciddi miydi bu kız?
Efsa'nın Ağzından
Kırılmış her şeyim, kıvrılmıştı kanatlarım. Bir sesim... Bir sesim vardı ama konuşamadım. Derin içten bir nefes aldım, ama nafile. Beni aşağıya düşürdü, yere çarptım. Kaybolmuştum, sınır çoktan aşılmıştı. Şimdi uçmak için çırpınıyorum ama beceremiyorum. Bir melek kanatları olmadan melek olabilir miydi ?
Eminim bir şeyler var, kendi hakkında değiştirmek istediği bir şey. Bana kalırsa, ben herhangi biri olmak istemiyorum. Belkide onun için herhangi biri olmak istemiyordum.
Demek oyun oynamak istiyorsun? Bu oyun ya sonsuza dek sürecek ya da hiç olmayacak. Bunun sınırlarını elimden geldiğince zorlayacağım. Ama içimde büyük bir boşluk vardı ve bu boşluğa senin adın yazılacaktı.
Düşüncelerimden hemen çıkıp Esen'in gözlerinin içine bakarak,
"İyi geceler Esen" diyip ordan hemen uzaklaştım. Batu'nun arabasına doğru ilerledim, bi an bile zaman kaybetmeden arabaya bindim.
Batu hiçbir şey söylemeden direk gaza bastı. Ne o konuştu ne de ben. Eve varmamız saniyeler sürdü sanki. Batu arabayı park eder etmez hemen inip kapıya doğru ilerledim. Anahtarı yanıma almadığımdan zile basıp durdum. Kapı açıldığında Berre'nin telaşlı suratıyla karşılaştım, hiçbir şey demeden direk sarıldım. Artık tutamadım kendimi ve bıraktım gözyaşlarımı. Arkamdan Batu'nun sadece "Esen" dediğini duydum. Berre beni direk salona götürdü, yanına oturtcakken ben hemen kafamı Berre'nin dizine koydum, huyumu bilirdi. Direk saçımla oynamaya başladı. Gözümü kapattığımda karşımda onu oynarken gördüm. Yine o, ve yine o... Hemen gözlerimi açtım bu sefer karşımda bana şapşal şapşal bakan Batu'yu gördüm. En iyisi gözümü tekrar kapamam. Kendimi uykunun kollarına teslim etmede ağzımdan çıkan son sözler "Yarın Ankara ya dönüyoruz Batu" oldu.
7 AY ÖNCE
"Hadi ama Efsa uçağı kaçıracaksının.
"Tamam anne geliyorum birazdan" seni çok özlicem be yatağım. Yorganıma çok iyi bak olur mu? Bende yastığa çok iyi bakıcam. Seni çok seviyorum yatağım dikkat et kendine.
Odama son kez göz gezdirdim. Valizlerimi alıp aşağıya inmeye başladım başladım. Aşağıya indiğimde Batu'nun geldiğini gördüm,o da beni gördüğünde hemen babama dönüp
"Ben bu zeka ve yakışıklılığımla bir de buna bebek bakıcılığı mı yapıcam Harun amca yaa" diyip dudağını büzdü, ben ise yalnızca gözlerimi delirdim.
"Bunu diyeceğim hiç aklıma gelmezdi ama kızım sana emanet Batu" bana göz kırpıp "İlk hafta kalacağınız ev hazır . Diğer evin işleri bittiğinde oraya geçiş yaparsınız hemen. Orada dikkat et kendine ve Batu'ya" dediğinde herkes gülmeye başladı. Babam bavulları dışarı çıkaracakken Batu kulağıma fısıltı şeklinde
"Artık gitme vakti barbi bebek, hazır mısın?" dedi kafamı olumlu anlamda salladım.
Gerçekten de hazır mıydım?Herkese merhaba :) umarım beğenirsiniz :))) hepinizi çok seviyorum oy ve yorumlarınızı bekliyorum :)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yapraksız Bir Dal
Teen FictionUcuz heyecanları seviyoruz, darmadağan olmayı... Özellikle aşkla acı çekmeyi...