NOTALARIN ARASINA HAPSEDİLENLER

1.7K 20 3
                                    

Merhaba ben ilk defa burada yazıyorum.Kısa zaman önce directioner oldum ve larry'yi fark ettim sonra da buradaki hikayeleri fark edip yazmaya başladım.Duygu ve durum ağırlıklı yazıyorum. umarım beğenirsiniz .yorumlarınızı ve votelerinizi bekliyorum.okuyacaklar bir larry hikayesi olduğunu düşünerek okuyup ona göre yorum yapsınlar.

Harry POV

  Bir kez daha elleri ellerimden gözleri gözlerimden ayrılıyor. İçimde kalbim onlarca parçaya ayrılırken tekrar tekrar aldatılmaya göz yumarken yüzüme bir gülümseme takıyorum. Onu gitmeden önce özlem dolu gözlerimle bir kez daha süzüyorum. Bu kötü sahne,  1 yıldır her gün yaşamak ve izlemek zorunda kaldığım bir an. O anda bana bakıyor, geri dönüp bana yaklaşmaya başlıyor. Şimdi tek bakabildiğim gözleri,  tek hissettiğim onun tatlı ve sıcak olan; yüzüme çarpan nefesiydi. Bu kadarı bile benim gözlerimi doldurmaya yetmişti. İçimden ona gitmemesini,  kalbimi eş periyotlarda tekrar parçalamamasını söylemek geçti.

   Elini gözlerimin önünde salladığında kendime gelebildim. Bana onlarla gerçekten gelmek isteyip istemediğimi, eğer istersem gelebileceğimi yineleyen bir konuşma yaptı. Ama düşüncelerimden kendimi alıp en fazla bu kadarını dinleyebilmiştim. Önüme baktım sözleri bitince, ellerimle oynamaya başlamıştım. Bu sırada ağlayıp ayaklarına kapanarak ona olan duygularımı söylememek için kendimi zor tutuyordum. Kafamı kaldırdığımda bana cevap bekleyen ve bu halimi anlamaya çalışan bir ifadeyle baktığını gördüm. Kuruyan dudaklarımı bir şekilde aralayıp gelmek istemediğimi ve daha güzel bir planım olduğunu söyleyebilmiştim. Bana dönerek neden üzgün ve gergin göründüğümü sordu. Sözlerini beni önemsediği ve üzülmemi kesinlikle istemeyeceği gibi şeylerle devam ettirdi. Ona beni düşündüğü için çok teşekkür ettim ve sadece biraz yorgun olduğumu dışarıya çıkmadan önce bir kahve içip öyle çıkacağımı söyledim. Bir anda hiç beklemediğim bir şekilde elini yanağıma götürdü ve hafifçe okşadı. Bunu yapmasından her ne kadar çok hoşlansam da yine de böyle bir anda yapması beni daha kırılgan ve zayıf yaptığından dolayı hoşlanmamıştım.

   Yüzünde hafif bir gülümseme belirdikten sonra o aptalın yanına gitmek için köşeyi döndü ve artık gözlerini son gördüğüm yerde bir boşluk vardı,  tıpkı karşılıksız duygularımla yaptıklarımdan sonraki anlamsız bakışları gibi. Kapıyı kapattığım anda yere yığıldım ve gözlerimin artık beni dinlemeyip kalbimden emir alarak yalnızlığıma gerçeği fısıldamak için gözyaşlarımı kullandığını fark ettim. Yaşlar gözlerimden akıyor, yanaklarımdan yere süzülüyor ve ben de bu sırada ne kadar çaresiz ve umutsuzca sevdiğimi bir kez daha anlıyordum. Birkaç dakika sonra oturduğum kapı eşiğinden zor kalkarak çalan telefonuma bakmak için yatak odama doğru yürümeye başladım. Kafamı biraz yana çevirdiğimde onun yatak odasını gördüm. Pislik,  yanıma taşınmak istediğini ve artık yalnız kalmaktan sıkıldığını söylediğinde kendimi bulutların üstünde hissetmiştim. Yüzümde bir sıcaklık hissederek bunu büyük bir memnuniyetle kabul edebileceğimi söyledim ve ona istemsizce sarılmıştım. O da bana sarıldı ama bunda benimkinin sıcaklığının aksine biraz soğuktu.

   Kendimi telefonu açmam gerektiğine inandırarak düşüncelerimden sıyrılıyorum. Ne yazık ki ben yatak odama varıncaya kadar telefon kapanıyor ve arayanın Niall olduğunu görüyorum. Sonra tekrar onu aradığımda biraz konuşuyoruz ve sesimin kötü geldiğini fark ediyor. Her ne kadar gelmesin gerek olmadığını ve iyi olduğumu söylesem de buraya gelmesini engelleyememiştim. Niall’in eviyle benimki arasında fazla bir mesafe yoktu,  en fazla beş dakika içinde burada olurdu. Tuvalete gidip gözlerimi sildim ve yüzümü yıkayıp kendime gelmeye çalışmama rağmen kalbime batan o hançerin acısını bir türlü bastıramıyordum. Birkaç dakika duruyor fakat daha sonra tekrar ağlıyordum. Daha fazla dayanamıyordum. Maviliğinde kendimi kaybettiğim gözleri, dokunmaya kıyamadığım o tatlı bedeni şimdi bunları hak etmeyen biriyle beraberdi. 

   Beni grupta kendine çok yakın görüyor. Bu yüzden benimle dertleşiyor ve ne yazık ki bana sevgililerini de anlatıyor,  bazen onu nasıl üzdüklerini de. Onun üzüldüğünü görmek beni daha da üzüyordu. Üzüldüğünde veya ağlamak üzere olduğunda onu kendime çekiyorum. Ona sıkıca sarılıp yalnız olmadığını onu kendimden bile çok sevdiğimi fısıldıyorum kulağına. O anda bana gözleri dönüyor ve kulağıma ‘’seni seviyorum ‘’diyor. Elini boynuma koyarak beni okşuyor. Gözlerine bakıp onu asla bırakmayacağımı söylüyorum,  bir ant içer gibi. Senin yanında kendimi güçlü hissediyorum. Kollarımda sen olmasan ne yapardım diyerek sözlerine devam ediyor gözlerimin içine bakarak. İşte o zaman maviliklerinde eridiğimi ve benliğimin onunkiyle birleştiğini hissediyorum. Birkaç dakika geçtikten sonra onunla alakalı gerçek zihnimde bir yıldırım gibi parlıyor. Bu güzide ana çarpıp yok ederek beni ondan ayırıyor. Gözlerimin dolduğunu fark etmesin diye gülümsüyorum. Hep yanında olacağım yaşarken ve ölürken diyorum,  fakat bunu söyledikten sonra son zamanlarda gözyaşlarımın benim kontrolümden çıktığını fark ederek yanağımdan süzüldüklerini hissediyorum. Eliyle boynumu tutup parmağının ucuyla yanağımdaki ıslaklığı siliyor. Ölümden bahsetme daha çok güzel günlerimiz olacak beraber diyor. Tam gözlerine odaklandığım anda, kulağına sırrımı yalvarır gibi fısıldayacakken telefondaki bu anımızı kıskanmış olacak ki Louis’in telefonu çalıyor. O arıyor, arayan Eleanor diyor. Onunla konuşmak için yanımdan kalkıp gidiyor. Louis ‘i teselli eden moralini düzelten benken onu Eleanor ‘un alması,  tüm güzel şeyleri onunla yapması her zamankinden daha ağır geliyor. Bu kez bana anlamlı bakmıştı, özel bir şeyler yaşadığımızı her ne kadar istediğim gibi olmasa da,  belli bir yol almıştık. ‘Biz’ olmaya bir adım daha yaklaşırken bu sefer de gelip tüm duygusallığımızı mahvetmeyi üstün sezgi gücü sayesinde başarmıştı. Bu kızdan nefret ediyorum,  nereden bulduğunu da bilmiyorum, ama bunda ciddi değilim tabi ki nereden bulduğunu biliyorum. Bir konserimizde tanışmışlardı. İlk başlarda pek önemsemememe rağmen sonrasında gerek medyadan gerekse anlattıklarından ona karşı bir şeyler hissedebileceğini düşünmeye başladım.

   Ben böyle düşüncelere dalmışken bir anda kapı çalındı ve duraksayarak bana döndüğünü düşündüm ama sonra Niall ‘in geleceğini hatırladığımda tüm heyecanım kaçmıştı. Kapıyı birkaç dakika sonra açtım. Donuk gözlerle ona bakarken şaşıran, bir o kadar da üzülen mavi gözleriyle karşılaşmıştım. Bana yaklaşıp sarıldı. Oldukça içtendi, buna ihtiyacım olduğunu hissettim ve ben de ona sarılmaya başladım. Ayrıldığımızda gözyaşlarımı tutamadım ve tekrar ağlamaya başladım. Birlikte içeriye geçip kanepeye oturduk. Onun gözlerine bakamıyordum. Bir süre parmaklarımla oynadım o da elleriyle yanaklarıma dokunup önce gözyaşlarımı sildi daha sonra da yüzümü kendine doğru döndürdü. Şimdi gözlerim onunkilere bakarak minik sırrımı sessizliğin lisanıyla ona haykırdığını hissettim. Şefkatle bana yaklaştı. Kulağıma eğilerek ‘ Louis mi?’ dedi. Önce ‘Hayır’ anlamında kafa salladım, sonra kalbimdeki ağırlık dudaklarımı gerçeğin yakıcı ateşiyle mühürlemişken gözlerim Niall’e ‘Evet’ dedi. Bunu fark etmiştim dedi. Uzun süren bir sessizlikten sonra;  Louis’in yanındayken farklı biri oluyorsun; daha neşeli, sevimli ve mutlu… Fakat bir süredir yani Eleanor’dan sonra aranızda bir soğukluk var gibiydi. Sen ondan uzak duruyor, o yanımıza geldiğinde sessizleşiyordun ve kimi zaman da ona bakarken gözlerin doluyordu. Senin için üzülüyorum dostum. Sana yardım etmek istiyorum. Bir de sana aklıma gelmişken bir şey söylemek istiyorum. Bir ara Louis bana onu yönetimin çağırdığından, biriyle çıkması gerektiğini söylediklerinden ve bunu istemediğinden filan bahsetmişti beraber içerken. O zaman pek anlam verememiştim ama şimdi daha iyi anlıyorum. Bence Louis de senden hoşlanıyor dostum dedi bana. 

NOTALARIN ARASINA HAPSEDİLENLERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin