Ölmek isteyenler okusun belki onlar için bir umut olur bu yazı. - Odanda oturuyorsun, kapın kitli. Elinde bir kalem ve üzeri çiziklerle dolu bir kağıt. Ellerin titriyor ve yaşlar gözlerinden dökülmeye devam ediyor. Nasıl başlarım diye düşünüyorsun. “Sevgili ailem..” yazıyorsun ama sonradan bunun intihar mektubuna uygun olmadığını düşünüp karalıyorsun. Tekrar başlıyorsun, yazıyor, yazıyor, yazdıkça karalıyorsun. Kimse seni anlamıyor; kimse ne çektiğini bilmiyor. Yalnızsın, ya da en azından sen öyle zannediyorsun. Ve gece. Yatağına usulca uzanıyorsun. Bitti diye düşünüyorsun ama sen çok yanılıyorsun. Bugün Salı ve ertesi gün.. 7:21. Annen seni uyandırmak için kapına vuruyor; senin çoktan gittiğini bilmiyor.. Ses vermiyorsun, o da kapıyı açıp çığlık atıyor. Baban odaya doğru telaşla koşarken, annen yere düşüyor. Kardeşlerin çoktan okula gitti. Zayıf düşen annen, son enerjisini toplayıp yatağının yanına sürünüyor. Ölü bedeninin üzerine kapaklanıyor, ağlıyor. Baban, güçlü kalmaya çalışıyor. Ama göz yaşları istemeden de olsa yavaşca süzülmeye başlıyor. Tek eliyle caresizce ambulansı arıyor, diğer eliyle annenin omzunu sıvazlıyor. Annen, kendini suçluyor. Onca zaman sana hayır dediği, onca zaman sana bağırdığı ya da saçma bir şey yüzünden odana yolladığı anları düşünüyor. Baban, kendini suçluyor. Yardıma ihtiyacın olduğunda yanında olamadığı için, seninle değilde, işte geçirdiği vakitleri düşünüyor.8:34. Sınıf kapınız vuruluyor, içeri giren müdür. Her zamankinden daha telaşlı. Öğretmenini dışarı çıkartıyor. Bütün öğrenciler heycanlı: “Neler oluyor dışarıda, konu nedir?”. Sonradan, müdür senin intihar haberini anons ediyor. Sana her zaman şişman ve çirkin diye seslenen o popüler kız, kendini suçluyor. Ödevini her zaman senden kopya çekerek hazırlayan ama sana kötü davranan çocuk, kendini suçluyor. Sana ders boyunca kağıtlar fırlatıp duran, arkanda oturan çocuk, kendini suçluyor. Öğretmenin bile kendini suçluyor. Sana nedensiz yere bağırdığı anlar, ödevini yapmadığın için aşağıladığı dakikalar ve daha niceleri.. Sınıftaki herkes ağlıyor, bağırıyor, pişman, şokta. Hepsi yıkılmış, senin asla konuşmadığın çocuklar bile. Ama seni kimse umursamıyor, değil mi? Kardeşlerin eve geldi. Annen senin artık bir daha dönmeyeceğini, sonsuza kadar gittiğini söyledi. Küçük kız kardeşin, sana saatlerce bağıran, eşyalarını karıştıran, senden nefret ediyorum diye haykıran kardeşin, her zaman seni çok sevdi. Seni kahramanı olarak gördü. Rol modeli. O da kendini suçlamaya başladı. Neden onun dediklerini anında yapmadım? Neden onun eşyalarına dokundum? Asla ağlamayan abin evde. Şimdi odasında, ağlıyor. Ölümün yüzünden kendini suçluyor. Senin saçını çektiği, şakalaştığı anlar aklında. Duvarları yumrukluyor. Senin yokluğunla nasıl baş edeceğini bilmiyor… Sonsuza kadar. Seni kimse umursamıyor, önemsemiyordu. Değil mi? Üzerinden bir ay geçti. Odanın kapısı hep kapalı. Her şey daha değişik. Abin, öfke kontrol merkezinde kalıyor, kız kardeşin, her gün ağlıyor, okuldan döneceğin anı bekliyor. O popüler kız, anoreksiya hastası. Yaşadıkları acıyı nasıl unutacaklar, bilmiyorlar! Baban depresyonda, bütün bunların kendi suçu olduğunu zannediyor. Annen, gecelerdir uyumadı. Kendi suçu olduğunu zannediyor. Geceleri, uykuya daldığında, geri dönmen için yalvarıyor. Sana zorbalık yapan çocuk, okulu bıraktı. Ödevlerini senden yapan çocuk, kendini kesiyor. Ama kimse seni asla umursamadı, değil mi? Kimse seni umursamıyor, değil mi?Kardeşlerin eve geldi. Annen senin artık bir daha dönmeyeceğini, sonsuza kadar gittiğini söyledi. Küçük kız kardeşin, sana saatlerce bağıran, eşyalarını karıştıran, senden nefret ediyorum diye haykıran kardeşin, her zaman seni çok sevdi. Seni kahramanı olarak gördü. Rol modeli. O da kendini suçlamaya başladı. Neden onun dediklerini anında yapmadım? Neden onun eşyalarına dokundum? Asla ağlamayan abin evde. Şimdi odasında, ağlıyor. Ölümün yüzünden kendini suçluyor. Senin saçını çektiği, şakalaştığı anlar aklında. Duvarları yumrukluyor. Senin yokluğunla nasıl baş edeceğini bilmiyor… Sonsuza kadar. Seni kimse umursamıyor, önemsemiyordu. Değil mi? Üzerinden bir ay geçti. Odanın kapısı hep kapalı. Her şey daha değişik. Abin, öfke kontrol merkezinde kalıyor, kız kardeşin, her gün ağlıyor, okuldan döneceğin anı bekliyor. O popüler kız, anoreksiya hastası. Yaşadıkları acıyı nasıl unutacaklar, bilmiyorlar! Baban depresyonda, bütün bunların kendi suçu olduğunu zannediyor. Annen, gecelerdir uyumadı. Kendi suçu olduğunu zannediyor. Geceleri, uykuya daldığında, geri dönmen için yalvarıyor. Sana zorbalık yapan çocuk, okulu bıraktı. Ödevlerini senden yapan çocuk, kendini kesiyor. Ama kimse seni asla umursamadı, değil mi? Annen sonunda odanı temizlemeye karar verdi. Üç güne yakın, sinir krizleri geçirerek kilitledi kendini oraya. Her giydiğin giysini kokladı, seni bir kez daha hissetmeye çalıştı. Sana asla hoşcakal diyemedi. Şimdide diyemiyor. Daha değil. Asla. Şimdi cenazendeyiz. Herkes burada. Kalabalık. Herkes, o gülen yüzlü toparlak kızı arıyor. Her dökülen yaş, senin uğruna. Herkes geri dönmeni istiyor. Ama asla dönmeyeceksin, dönemezsin. Halen kimsenin seni umursamadığını mı düşünüyorsun? Bir kere daha gözden geçir. İnsanlar, sana olan sevgilerini göstermeseler bile, seni çok seviyorlar. Şimdi, yarın ya da başka bir gün. Eğer kendini öldürmeye çalışırsan, onlar için ne ifade ettiğini öğrenemeyeceksin. İntihar, kaçmak için en kısa yöntem. Bugün intihar ettiğini düşün. Arkanda kalacaklar esasında bir hiçler. Suçluluk. Acı. Pişmanlık. Felaket.Belki tünelin sonundaki, o parlak ışığı şuan göremiyorsun. Ama o hep orada. Bir gün, ulaşmanı bekliyor. Üç şeyi hatırla, sen güzelsin, sen yalnız değilsin ve her şey daha iyi olacak. Söz.
×××
Okuyanlar yorum yapsın ✨👼