4.Bölüm

96 30 15
                                    

Gerçekten çok ama cok özür dilerim pingularım :( :) Bölüm çok geç geldi. Kabul ediyorum. Bir takım sorunlardan dolayı yazamadım. Ama daha sık bölüm atmaya çalışacağım.
-Affedin Bu Minnoş Yazarcığı- Umarım bu bölümü beğenirsiniz. Çok öptümmmm.💕

Küçük bir çocuk misaliydi her şey. Her kız beyaz atlı prensini beklerdi. Sindirella gibi, rapunzel gibi, uyuyan güzel gibi. Masallardaki gibi bir aşkı düşlerlerdi. Ama bazıları beyaz atlı prenses olmaya zorlanırlar.

Hayalleri silinirdi bir hiç uğruna. Bambaşka biri olurlardı. İşte her şey böyle başladı. Bir şaka ile.  Eğlence amaçlı yapılan bir şaka ile. Ama bu Gonca'nın en büyük acısını gün yüzüne çıkardı.

🍀🍀🍀🍀

Kapıya vurmayın. Uyumaya çalışıyorum. Daha sert vurmaya başlandı.

"Hııııı!"

Annemin sesi kulaklarımı doldurmaya yetmişti. Zaten gerisini hatırlamıyorum.

"Gonca kızım saat 8.00"

Ne ara hazırlandım. Mutfak masasına yapıştım. Bilmiyorum. Fakat daha sonra kendi salaklığıma saydırdım.

Duvar saatinde hala 7.30'du. Ah benim aptal kafam! Bir saate bakmayı akıl edemedi.

Neyse.

Şu nutellalı ekmeğimi yiyeyim bari. Bir şeyler atıştırdıktan sonra çantamı omuzuma takıp evden çıktım. Kaldırımda yürümeye başladım. Evi en yakın olan Feyza'ydı. İlk onu aldım. Sonra sırayla Selim,Deniz ve Aykut'u aldık. Ama Aykut hala uyuyordu. Onların binasının önüne gelince hepimiz gülme krizine girdik. Aykut beyler apartmanlarının merdiveninde tepe taklak uzanmış horul horul uyuyordu. Salyasıda akmış. Acaba rüyasında ne görüyor. Hayır bunu bilmeyi istediğimi sanmıyorum. Selim ile Deniz onu uyandırmaya çalışsada nafileydi. Onu nasıl uyandıracağımı çok iyi biliyordum.

"Feyza, yanında oje var mı?"

Neden istediğimi anlamış olacak hemen çantasından çıkardı. Ojeyi alıp Aykut'un başında eğildim. Önce çantamdan siyah kalemimi çıkardım. Derin uykuda olan biri yüzüne bir şeyler çizilmeden bırakılır mı hiç?

Berbat ressamlığımı konuşturarak yüzüne ayıcık çizdim. Pek benzemedi ama. Alnınada 'Ben ayıyım.' yazdım. Fotoğrafınıda çektikten sonra Kalemi kaldırdım.

Oje kutusunun kapağını açtım. Ve burnuna tutmamla hemen kalktı.

Aykut gözlerini kaşıyarak en önde yürümeye başlayınca hepimiz kıkırdamaya başladık. Arkasına bakınca susuyorduk.

Çektiğim fotoğrafını da gruptaki herkese sms ile yolladım. Herkes telefonlarına baka baka gülüyordu.

Arkasına bakınca tekrar sustuk.

Bu 3-4 kere devam etti. Sonunda dayanamadım. Ve o bakarken de gülmeye başladım. Sinir olmuş bir biçimde

"Beyler bayanlar arkamda bir şey mi var? Arkama bakmasam gülme krizine gireceksiniz. Al işte Gonca hanım krize girdi. Kanka o nasıl bir gülme? Yunus balığı değilsin sen. Nefes al. Nefes al." Somurtarak bakınca gruptakiler gülmeye başladı. Aykuta yaklaşıp

Grup asdfgHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin