1.BÖLÜM: ÖZÜR

224 10 0
                                    

    

    Karanlığın ev edindiği gözler yüzümdeki tepkilere şahit olmak için bendeyken hiç bir tepki vermeden ayağa kalktım. Kafasını kaldırmadan gözleri beni takip etti. Onu şaşırtacağını bilsem de "Çok doğru bir karardı." dedim. Kahverengi ile kızılın dans ettiği gözlerim onun karanlık durağıyla kesişti. Bir tepki bekledim, kasılan bir çeneden başkası yoktu.

Kapıya doğru yöneldim. İçimde kaybolmamasını dilediğim kararlılıkla, ancak o beni ayakta tutabilirdi.

Beni evde bekleyen kara bulutlara göğüs germeliydim. Her ne konuşsam da haksız duruma düşecek olsam da.

Beni gören Mehmet Amca'nın yüzünde yer eden şaşkınlığa gözlerimi devirmek istedim. yanına yetişince bildiğim ama hiç duymak istemediğim soruyu sordu.

"Ne oldu kızım neden hemen çıktın? İlk gün olduğu için izin mi verdiler? Ben de tam Ali Bey'in şirketine gidiyordum."

Araba kapısını açarken düz bir tonda "Staj yandı." dedim.

Şoför koltuğuna yerleşen Mehmet Amca arabayı çalıştırmadan bana döndü. Bir şey demesine izi vermeden "Cevap verecek durumda değilim Mehmet Amca." dedim.

Konuşmak için araladığı ağzını geri kapatıp arabayı çalıştırdı. Hareket eden araba kafamın içindeki düşüncelerin sarsılarak kendilerini belli etmelerini ve beni hayali ellerin boğmasını sağladı.

Boğuluyordum. Damarımdan akan kan ısınıyor damarımı yüzeyini zorluyordu. Vücudumda adlandıramadığım bir sürü düşünce, duygu havada asılı kalıyordu. Korku yoktu. İlk tartışmamız olmayacaktı ama sonda olmayacaktı. Konu tartışmalarımız değildi, tartışırken babamın sarf ettiği sözlerin boğazımdaki nefesi zorlayacak yumruya ve kalbimdeki sancıya neden olmasıydı. Bu o adamın suçu değildi. Kara gözlerin sahibi sadece bir objeydi.

KESKİN HOLDİNG.

Babam gibi büyük ve yıkılmaz bina beni sıkıyordu. Mehmet Amca yaşanacakları bilse de sessiz kalmıştı. Yıllardır bizimle çalışan çalışanlar ister istemez özel hayatımızın bir parçasında yer ediniyorlardı.

Binaya girdiğimde bana dönen gözleri umursamamaya çalıştım. Danışman kız kim olduğumu bildiği için bir şey söylemedi. Bazen bu binaya girdirilemeyecek kadar çulsuz, fakir olmayı diliyordum. Asansörün her bir kata yanan tuşlarına baktım. Babamla evde tartışmayı planlamıştım. Ama sanırım burada olacaktı. Çünkü babam sabırlı bir insan değildi.

Son kata duran asansörün kapısı açılınca deri bir nefes aldım. Sekreter gelen kişiyi görmek için kafasını kaldırınca göz göze geldik. Soğuk kanlı olduğunu bildiğim, adı sanırım Şuleydi, kız yapmacık bir tebessümle beni karşıladı.

"Babam odasında mı?"

"Evet efendim."

"Siz bu katan ayrılır mısınız? Ben odadan çıkınca size gelmeniz için haber vereceğim." Tereddüt etse de kafasıyla onaylayıp ayaklandı. Bir katan diğer kata ses gitmediğini biliyordum. Ama aynı katta ses duyulabilirdi. Asansöre binip giden sekreterin ardından babamın kapısına doğru yöneldim.

Tıklattığım kapının ardından birkaç saniye sonra gelen cevapla kulpu tutum. Soğuk kulp terleyen avucuma işlerken sakin olamam gerektiğini kendime tembihledim. Açtığım küçük aralıktan içeri sızıp kapıyı kapattım. Kaşımda gördüğüm ve aşinası olduğum görüntü midemin burkulmasına ve hafif bir sızı bırakmasına neden oldu. Boş bakan gözlerde sevgiyi görmeyi o kadar çok isterdim ki bunun için feda edebileceğim her şeyi feda ederdim. Para, o çok sevdiğim Mercedes arabam ve daha bir çok şey.

PATRONHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin