Bölüm - 1 - UMUTLARINI GÜNEŞ'E GÖMMÜŞ AY

152 27 4
                                    

#Yaşam üstüme böyle varmakla gaddarlık ediyor bana. Bu oyunda kağıtları daha iyi dağıtmalıydı. Payıma çok kötü bir el düştü. /Frida Kahlo

#    

Aşktan daha önemli şeyler de var diyor insanlar. Aşk'ın sadece bir kadın ve erkeğin birbirlerine duydukları hisler ile sınırlı olduklarını sanıyorlar. Aile de bir aşktır, evcil hayvanımız, kitaplarımız, oyuncak ayımız... Sevdiğimiz her şeye Aşk diyebiliriz. 

Ben yaşama aşığım. Çiçeklere, gökyüzüne, ağaçlara... Her telini ayrı sevdiğim sarı saçlarımı savuran rüzgara. O rüzgarın kokusuna. Çimlerde top koşturan kardeşimin kahkahasına, annemin yemek kokulu ellerine, babamın güven dolu bakışlarına... Kısacası ben, beni ben yapan her güzelliğe aşığım / aşıktım.

"Yıldız, frene bas!" Bum. 

Aşık olduğum tüm güzellikleri, aşık olduğum diğer güzellikler öldürebilir mi? Gerçekten aşk dediklerimiz canımızı öldürürcesine yakabilir mi?

"Bir ay oldu anne. Gözlerinin rengini son kez göreli, ellerinle yaptığın o doyamadığım yemekleri son kez yiyeli, sana son kez sarılıp iyi geceler diyeli tam bir ay oldu. Hem senin, hem de bütün ailenin hayatını geceye gömeli, tam bir ay oldu."

Kar topu oynamak için Uludağ'a gitmeye, kış tüm şehrin üzerini beyaza boyadığın da karar vermiştik. Bursa'nın sessiz sakin mahallesinden atlayıp, hayatımıza yeni bir hatıra eklemek için yola koyulmuştuk. Yeni ehliyet almıştım o zamanlar, bir heves arabayı ben kullanmak istedim. İlk ve son kullanışım oldu o gün de.

Annem saçlarımı severdi. Bebekliğimden beri onları uzatmam için hep kandırmaya çalışırdı beni. Kestirdiğim de dolardı hemen gözleri. Dizine yatırıp tarardı her bir telini usulca. Rapunzel hikayesini anlatırdı mırıldanarak. Kötü cadı yerine şefkatli bir anne vardı masalında. Kızının saçlarını uzun görmeyi seven, çiçeklerin kokusu işlesin her tele diye saçlarını evinden sarkıtan, pembe yanaklı bir anne. Bizde masalın sonu yoktu. Sonları sevmezdi annem, sevdirmezdi de. O masalların sonsuz olduğuna inananlardandı. Umutlarını, hayallerini her gece gözüne kestirdiği bir yıldız ile paylaşır, sırrına ortak ederdi.

O yüzden de Yıldız koymuşlar adımı. Ama hayallerini paylaştığı yıldız, Rapunzel'in boynuna dolandı ve gömdü onu Ay'a. 

"Şimdi en büyük yıldız sen oldun anne. Sen yine hep yanımda ol diye, geceleri yaşıyorum artık. Güneşe gömdüm bütün umutlarımı. Yıldızdım, sen Ay oldun, ben de sana karıştım anne." Kaza'nın yaşandığı her gün geldim annemin mezarının başına. "Hayalleri kadar yaşar insan. Hayallerin kadar uzat saçlarını ki ömrün uzasın," derdi hep bana. Ben de öyle yaptım. Onun anlattığı her masalda daha çok hayal kurdum, Rapunzel'e dönüştüm. Şimdi her gün mezarının başında kaybettiğim hayalleri, saçlarımdan koparıp gömüyorum toprağına. "Ölüyorum ben de anne. Yalanla dönen bu dünya da, hayalleri olmayan bir insan ne kadar yaşar ki?"

O gün de karar vermiştim daha çok kesmeye. Çünkü devam ettireceğim bir hayalim kalmamıştı. Çantamın içine attığım makası çıkarttım. Mezar, şehrin en yüksek yerlerinden birindeydi. Manzaralı bir mezarı olsun isterdi hep annem. Doğup büyüdüğü, aşık olup hayatını geçirdiği şehri izleyerek sonsuz uykusuna uzansın. Kışları tepeler daha soğuk olur diye tereddüt ettik en başta ama sonra son kurduğu hayal tanesini de kopartmak istemedik ondan. Mezarlığın en güzel manzarasına sahip yerine gömdük annemi. Şimdi ben de onun avuçlarına...

GÜNEŞ'E KARIŞMIŞ AY TANESİ (ASKIDA) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin