Dört duvardan oluşan bir oda. Odanın girişinin hemen karşısında yer alan küçük bir kütüphane. Hemen yanında ahşaptan eski bir masa ve karşısında ahşap bir karyolanın üstüne koyulmuş eski bir döşek. Elimde kahvem karşımda emektar bilgisayarım.Burası ucuz bir öğrenci evi.Daha geniş kapsamlı söylemek gerekirse burası benim yalnızlığım. Saat sabahın 04:28 inde sizlerle paylaştığım soğuk duvarlı bir yalnızlık. İçimde anlam veremediğim bir hüzün var ama ne gariptir ki bir o kadarda huzurluyum. Dışarıdan ezan sesleri geliyor ve onlara eşlik eden köpek uğultuları. Bende onları dinleyerek eşlik etmeye gayret gösteriyorum.Ve olanları yaşarken sizlere dakikası dakikasına kaleme alıyorum. Çünkü yanımda konuşacak hiç bir ses yok. Ne bir arkadaşım, ne bir dostum. Sanırım hiç de olmadı. Birileri ile bir şeyler paylaşmayalı o kadar uzun süre oldu ki. Sonunda kendimi tekrardan yazılara döktüm. Bu yazdıklarımı okuyacak birileri olur mu? İnanın bundan bile emin değilim. Ama inanın bu karanlık sessiz odada aklıma daha iyi bir fikir gelmedi. Sizin için nedir bilmiyorum ama benim için işte bu Yalnızlığın Asil Tarifi...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Deneme Yazıları
RandomSürekli yazmıyorum arkadaşlar. Bunun hakkında bir daha mesaj atmayın lütfen. Aklıma düştükçe iki satır karalıyorum.