Çocuklara haber verip hep beraber kaçmıştık okuldan. Ben ve Semih en önde Savaş'ın arabasında ilerlerken, bir arkamızdan Melis ve Eda, Arda'nın arabasında geliyordu. En arkada da Utku tek başına bizi takip etmek istemişti. Her zaman takıldığımız ve benim keşvettiğim kafeye gidecektik. O kafeyi seviyordum. Duvarların yeşil oluşunu, canlı renklerle döşenmesini...sanki hepsi bana özel yapılmış gibiydi. Yeşili seviyordum, hatta aşıktım. Küçükken babamın kravatlarının, gömleklerinin hata çoğu pantolonun yeşili oluşu dikatemi çekmişti. Bir gün merakına yenik düşüp sorduğumda, aldığım cevap beni çok etkilemişti. 'Ben gerçek huzuru bulamadım kızım, mutlu olamadım. Yeşil; huzur, mutluluk demektir. Yeşili sevdim bende. Yeşilde buldum mutluluğu, huzuru...'
Babam sevdirdi bana yeşili. Her kız gibi bende aşıktım ona. Babam benim için yeşildi; huzurdu. Öldüğü günden beri kimse de bulamadım onda bulduğum huzuru, Savaş' ta bile...
Arabanın durmasıyla ayrıldım beynimi yiyip bitiren düşüncelerden. Kafa dağıtmak için gelmiştik buraya. Kafamı toparlamayacağımı bilsem de, bu günümüzü çocuklara zehir etmek istemiyordum. Semih'in arabadan inmesiyle bakışlarımı Savaş'a çevirdim. Sıkıntılı ve gergin görünüyordu. Elimi direksiyonda ki elinin üzerine koyup en samimi sesimle ve gerçek tebesümle baktım yüzüne.
"İyi misin?"
Bedeninin irkilmesiyle merak tüm bedenimi ele geçirmişti. Savaş kolay kolay dalmazdı. Hele dış dünyaya kendini kapatacak kadar hiç... Bir sıkıntısı olduğu belliydi.
Gözleri benim kahvelerimle buluştuğunda, buz kütlesini andıran gözleri önce yumuşamış sonra da tatlı bir tebesümle bakmıştı yüzüme.
"İyim"
Değildi!
"Değilsin"
Savaş'ı tanıyordum. Sinirlendiği zaman elerini sıkmasını, endişelendiğinde elerini hırsla saçlarlarına daldırışını, boş konuşmayı sevmeyeşini, sıkıntılı olduğu zamanlar da uzaklara dalışını... Hepsini iyi biliyordum. Üç yılını vermiştim ben ona, belki de daha fazla... Şimdi iyim demesiyle ona inanacağımı bekliyorsa yanılıyordu.
Mavi irisleri kırmızı çizgilerle bütünleşmiş ve sanki kırmak istercesine sıkmıştı direksiyonu. Parmak uçlarının beyazladığını buradan bile görebiliyordum.
"İyim dedim Aydan!"
Sinirli sesi tıslarcasına işlemişti kulağıma. Bana karşı bu kadar sinirli olması daha da fazla meraklanmamı sağlıyordu. Savaş ne zaman sinirlense, soluğu yanımda alır ve kaslı kolarını bedenime sarardı. Ona iyi geldiğimi söyler ve her zaman ki gibi alnıma güzel öpücüklerinden kondururdu.
"Değilsin. Seni sandığından iyi tanıyorum Savaş. Hem ben senin sevgilin değilim miyim?"
Onun aksine yumuşak ve sakin çıkmıştı sesim. Biliyordum... Eğer bende bağırıp çağırsam kavga ederdik ve bu tartışmadan ikimiz de hasar almadan çıkamazdık.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sen Bana Yasaksın
Teen FictionBen on yedi yaşındayım. Yaşı küçük ama acısı büyük bir kız çocuğuyu... Ben on yediyim. Kimine göre arafta kalmış biri, kimine göre mutluluğa aç... Dedim ya, ben on yediğim. İmkansız bir aşkın içinde kalmış ve tüm acılarına karşı hayata duran, yeşile...