✴DOĞUM GÜNÜ HEDİYESİ✴

26 4 1
                                    

Bedenim sanki koca bir enkazın altında kalmışçasına hareket ettirmekte zorluk çekiyordum. Beynim uzay boşluğu gibi karanlık ve bi o kadarda karmaşıktı.

Gözlerimi açmaya çalışmamla beynimde müthiş bi ağrı meydana geldi.

"Uyanıyor galiba?"bu duyduğum ses birkana ait. Allah aşkına ben neden uyudumda uyanıyorum? . Bu iğrenç kokuyu tanıyordum ama benim hastanede ne işim var onuda anlamıyorum.

Yavaşça gözlerimi açtığımda bedenimden daha çok enkaza dönmüş ailemi görmek beni bi hayli şaşırttı. Annem sağ tarafıma gelip elimi tuttu, bir müddet bana baktıktan sonra elimi dudağına götürerek öpmeye başladı.

"Canım kızım Allaha şükürler olsun. İyisin?ağrın sızın varmı?yada istediğin bir şey? ha varmı?"

Birkan ,annemin omuzlarından tutarak "Annem, bak mercan uyandı bende yanındayım hadi Sen eve git dinlen gelirken de mercana kıyafet falan getir" annemin itiraz etmesine izin vermeden onu kapıya doğru ittirmeye başladı.

Annem elmecbur kabul edip yanıma gelerek sıkıca sarıldı ardından odadan çıktı.

Annem gittikten sonra birkana döndüm "bana ne oldu birkan?neden burdayım ? " . Pencerenin yanındaki sandalyeyi yatağımın yanına getirerek ellerimi tuttu "hiçbirşey hatırlamıyormusun?"
"Hayır neyi hatırlamam gerekiyor anlamıyorum en son doğum günümüzdeydik sadece onu hatırlıyorum devamı yok artık bende "

Elinin içindeki elimi biraz daha sıkarak anlatmaya başladı. "Pastanın kesilmesine beş on dakika kala seni ortalıkta göremeyince etrafta aramaya başladım. En sonunda afra'ya seni sorduğumda barkınla beraber çıktığınızı söyledi. Bir müddet bekledim ama gelmeyince telefonunu aradım. Ama ulaşamadım. Pasta zamanı yaklaştı nereye gideceğinizi tahmin etmeye çalışırken aklıma dağ evi geldi. Hemen arabaya atlayıp dağ evine sürdüm. Arabadan ineceğim sırada sende kapıdan çıktın. Üzerindeki beyaz elbisenin sağ tarafı boynundan akan kan ile kırmızı olmuş saçların birbirine karışmıştı. Sana seslendim beni duyduduğunda bana doğru gelmek için yola çıktın. O kadar korkmuştun ki sağına soluna bakmadan attın kendini yola. Sen korkundan bende şaşkınlığımdan arabayı geç fark ettim"

Beynim bir kara bir bulut misali yaşadıklarımı benden saklarken ısrarla bulutları dağıtmaya başladım. Çabaların boşunaydı bulutlar dağılmadığı gibi sanki beynimin içinde şimşekler çaktırarak başımın ağrımasına sebebiyet verdiler.

Birkanın telefon zil sesi odayı doldurduğun da başımın ağrısından kafamı kaldırmaya mecalim yoktu. Kapının sesini duyduğumda birkanın dışarı çıktığını anladım. Biraz daha başımın ağrısı hafifleyince başımı ellerimin arasına alarak doğruldum. Biranda beynimdeki bulutlar bir bir dağılırken ,gözlerimi kapattığımda olaylar kesik kesik geliyordu gözümün önüne. Bir müddet geçtikten sonra parçalar tamamen yerleşip olayın hepsini bana hatırlatmışlardı.

Pastamızın kesilmesine az bi vakit kala gözlerim hala barkın'ı arıyordu. Beni bu güne kadar hiç bekletmeyen sevgilim doğum günüme henüz teşrif etmedi. Etrafa boş boş bakınırken tüm ihtişamı ve harika gülümsemesi ile sevgilim içeri girdi. Gözleri beni bulunca hızlıca yanıma gelerek ellerimi tuttu.

.
Gözlerimin içine bakarak ellerimi dudaklarına götürerek öptü. Kafamı ellerinin arasına alarak "acaba bu gecenin şirinesi hediyesini almak için benimle bir yerlere gelir mi?" hayır anlamında yavaşça kafamı salladım. Eğer gidersem pastaya geç kalırdım o zamanda sevgili kardeşim benim katilim olurdu

Barkın "hadi ama sadece sana hediyeni vereceğim birkanın haberi bile olmayacak hemen gidip geleceğiz. Lütfen. Şu yakışıklı sevgilini kıracakmısın?"
Deyip bide gözlerini pörtletince iyice dayanılmaz oluryordu. "Bak hemen gidicez gelicez tamam mı?"diyerek sözünü sabitleştirmesini bekledim. Gözleri parlayarak "tabi şirine hemen gidip geleceğiz söz"deyip çıkışa götürdü.

KANLI  AY TUTULMASIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin