SON VEDA

23 2 0
                                    


16 yıl sonra

Saat sabahın erken saatleridir. Perdelerin arasından güneş içeriye doğru sızıyordu. Arthur dışarıdan gelen yemek kokularını hissediyordu ama yatağından kalkacak cesareti kendinde bulamıyordu. Tam o sırada bir ses ile ilkeldi.

-Arthur, Arthur hadi uyan artık...

-Anne biraz daha uyuyayım biliyorsun dün gece çok geç geldim eve



-Dün gece kimse sana arkadaşının partisinde sabahlara kadar eğlen demedi küçük bey.

-Belki de içlerinde çok önemsediğim biri vardır

-17 yaşında olman benim gözümde küçük bir çocuk olduğun gerçeğini değiştirmez küçük bey. Hadi şimdi kalk bakalım.

Arthur perdenin arasından sızan güneş yüzünden gözü kısık ve memnuniyetsiz şekilde annesine döndü.

-Yeni, bir gün yine profesör yine aynı şeyler...

-profesörü sevdiğini sanıyordum

-İnan bana anne o adamın sevilecek hiçbir yanı yok

-Seni anlamaya çalışıyorum ama bu sana okulunun verdiği bir şans. İnan bana yerinde olmak isteyen birçok öğrenci var.

-Bu konudaki tek sorun ne biliyor musun anne profesörün yanına gitmeyi ben seçmedim ne bileyim en azından bir fikrimi alabilirlerdi. Ayrıca fikrimi alsalardı koca yaz tatilimin büyük bir çoğunluğunu o adamın yanında dosyalara bakarak geçirmek istemezdim.

-Seni anlıyorum ama inan elimden hiçbir şey gelmiyor. Zaten az kaldı oğlum birkaç gün daha sabredemez misin?

-Evet, sanırım birkaç gün daha sabredebilirim...

Her zamanki gibi Arthur'un babası masa başında büyük bir sabırsızlıkla seslendi.

-Hadi artık kahvaltı etmeyecek miyiz?

Arthur hızlıca giyinip içeri gitti. Her ne kadar durumundan şikâyet etselde yinele onun her zaman arkasında olan bir ailesi vardı. Okul profesör açıkçası çokta umurunda değildi zaten profesörün yanında son birkaç günüydü sonra her şey bitecekti. Kahvaltıda her zaman ki babası Arthur'a takılmadan edemedi. Annesi ara sıra muhabbetlerini bölüyordu. Sonra Arthur daha geç kalmamak için evden hızlıca çıktı. Tam profesörün odasından içeri girmek üzereydi ki içerden gelen bağrışmalar yüzünden birden geri çekildi.

-Sana bu nasıl olur diyorum, nasıl olur. Tam on altı yıldır bunun planını yapıyoruz okulda okuyan bir tek o değil birçok çocuk var... Tek bir hata hem onun hem de bizim hayatımıza mal olur. İnan bana ilk seferde ölmemiş olman bu sefer de ölmeyeceğin anlamına gelmez...

Arthur bu öfkeli sesin profesöre ait olduğundan emindi.

-Anlıyorum efendim ama... Bana birkaç gün verin inanın bana her şeyi halledeceğim.

-Sana iki gün mühlet veriyorum eğer yapamazsan gözüme görünme anladın mı beni?

-Anladım efendim inanın bana her şey sizin istediğiniz gibi olacak inanın bana.

Arthur duyduklarından hiçbir şey anlamamıştı ama gerçekten ne olduğunu öğrenmek çok isterdi. Beklide bu profesörün en büyük sırrıdır diye düşündü beklide kim bilebilirdi. Arthur baştan beri profesörü bir türlü sevememişti. Profesör ona çok katı, çok kuralcı hatta kendinden başka kimseyi düşünmeyen bencil bir adam olarak geliyordu. Beklide buralarda işlerin doğru işlemesi için katı, kuralcı ve sert olmak lazımdı. Âmâ artık bunların hiçbir önemi yoktu çünkü birkaç gün sonra profesörün yanından gidecekti ve en çokta buna seviniyordu...

ARTHUR VOLKOV VE SON VARİSHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin