Şok olayyy

66 5 7
                                        

(Multimedya Lucy'nin karakalem çizimi)

James'in ağzından

Lucy'yle beraber önce bana ilk uçaktan Minnecota'ya gidiş ve dönüş için bilet aldık. Sonra da bi içecek dükkanına gidip boş bi yer bulup oturduk. Oturduğumuz an garson geldi ve siparişlerimizi aldı. Ben limonata söyledim Lucy'de çikolatalı milkshake söyledi. Bi süre sessiz kaldık. Sonra bu sessizliği bozan Lucy oldu.

"Eeee öküzcüğüm sürekli böyle sesiz kalmıycaz herhalde. "

" ya Lucy öküzcüğüm nedir ya bak dünyada bir sürü öküz erkek var neden gelip bana söylüyorsun?"

" Çünküüü seni sinir etmeyi seviyorum sinir olunca çok tatlı oluyosun da ondan"

Yüzümde hafif bi gülümseme belirdi. Ben de konuyu değiştirmek amaçlı

"Bana biraz kendinden bahsetsene"
Dedim. Lucy'de başını sallayarak konuşmaya başladı.

"En sevdiğim renk siyah,en sevdiğim içecek sıcak çikolata,eğer bi evcil hayvanım olsaydı bu bi kedi olurdu. Mmm en sevdiğim meyve siyah erik,en nefret ettiğim şeyse yılanlardır,he bide bana laf söyleyen ya da benim hakkımda ileri geri konuşan insanlardan intikamımı almadan bırakmam. İşte bu kadar. Sıra sende sende biraz kendinden bahset. "

"Tamam benim en sevdiğim renk mavi,en sevdiğim içecek limonata,en sevdiğim hayvan köpek. En sevdiğim meyve elma,en nefret ettiğim şey deee ünlü olunca senin peşini bırakmayan internet basını ve paparazziler. Bu kadar. Demek ki ikimizin de zevkleri baya farklıymış"

Diyerek cümlemi bitirdim. Sonra saate baktım saat 16.45 olmuştu bense saat 18.00 da uçağa binicektim. Şimdiden eve gidip çantamı hazırlasam iyi olucaktı. Lucy'ye dönüp

"Artık eve gitsek iyi olucak saat 18'de uçağa binmem lazım ve çantamı daha hazırlamadım. "

Lucy başını sallayarak ayağa kalktı ve çıkışa doğru yürüdük.

1 saat sonra,Lucy'nin ağzından

James beni eve bıraktıktan sonra çantasını hazırlamaya gitti. Bende evimde çoook sıkılmakla meşguldum. Bi ara yukarı çıkıp üzerimi değiştirmek için dolabı açtığımda önüme eski resim defterim ve çizerken kullandığım kalemlerim düştü. Evet ben 2 sene önce çok güzel karakalem çizimleri yapardım. Anne ve babamın ölümünü çizim yaparak gidermeye çalışıyodum. Hemen üstümü değiştirmeden aşağı indim ve koltğa oturup ayaklarımı bağdaç kurdum ve çizmeye başladım. Çizmek iyi geliyodu bi yandan çizip bi yandan ilk albumumun son şarkısını söylüyodum. Bu arada ilk albumumun çıkmasına sace bi hafta kalmıştı. Son şarkının adı "red light"dı. Aslında güzel bi şarkıydı. Çizdiğim şeyse birbirlerini çok seven sevgililerin sarılarak özlemlerini gidermesiydi. (Multimedya da olan çizim)Ama çokda kolay bi çizim olmadığı için hepsini bugün bitiremezdim. O yüzden biraz çizip geri yerine koydum. Saat 17.48 olmuştu bende James'lerin dairesine gidip bi bakıyım dedim. Kapıyı çaldığımda herkes ordaydı. Jo yanıma gelip,

" Lucy James'i uğurlamak için geldik seni de çağırıcaktık ama zaten geliceğini bildiğimiz için çağırmadık. "

Başımı salladım ve dolaptan soğuk su alıp boş bi yere oturdum. Kısa bi süre içinde James geldi elinde küçük bi çanta vardı. Ve diğer elindeyse Fox vardı çantayı bi kenara bırakıp

"Ben çıksam iyi olucak uçağı kaçırmak istemem"
Deyip. Önce Logan ve Camıelle'la vedalaştı. Sonra Carlos,Kendall ve Jo ile vedalaştı. Sıra bana geldiğinde "sanırım bu bir gün içeresinde en çok seni özleyeceğim" dedi. Dayanamayıp kucağına atladım ve ona sıkı sıkı sarıldım ve "bnde" diyerek karşılık verdim. Sonunda zor da olsa ondan ayrılmayı başarmıştım. James'in yanağına çok büyük ve sulu bi öpücük kondurduktan sonra James'i hava alanına bıraktık ve eve geri döndük. Ben Fox'u seviyodum. Camıelle ve Logan dışarı çıkmışlardı,Carlos'u da Gustavo çağırmış o yüzden stüdyoya gitmişti. Bayan Schmidt ve Katie'de yeni arkadaşlar bulmak için bahçeye çıkmışlardı yani evde sace ben,Kendall ve Jo kalmıştı. Jo yanıma gelip

" seninle ne zamandır beraber dışarı çıkıp bahçede biyere oturup insanları giydikleriyle eleştirmiyoruz"
Dedi. Evet bu bizim hobimizdir dışarı çıkıp insanları giydikleriyle eleştirirdik. Sonra Jo'ya yine yapalım mı? Bakışı attım. O da olur diyerek kafasını salladı. İkimiz beraber dışarı çıkıp insanları giydikleriyle eleştirdikten sonra evlerimize dağıldık.

James'in ağzından

Anne ve babamı görmeye gittiğimde beni çok özlediklerini anladım çünkü böbreklerimi çıkarana kadar sıkı sarılıyolardı. Sarılma fastı bittikten sonra biraz konuştuk ve herkes yataklarına dağıldı. Şimdiden Lucy'yi çok özlemiştim. Ben hiç bir zaman bı kıza kendimi bu kadar çok bağlamamıştım. Önce ki kız arkadaşlarım hep kendini beğenmiş ya da gerçekten benimle sace ünlü olduğum için takılan kızlardandı. Lucy'yi ilk gördüğüm zaman ona benim olucağını söylemiştim ama o inkar etmişti. Bunları düşüne düşüne uykuya daldım.

Lucy'nin ağzından

Eve geldiğimde üzerime pijamalarımı giyip son şarkıyı ezberledim ve James'in yarın erkenden geleceğini umarak uyumaya çalıştım.

••••••••••••••
Sabah

Sabah alarmımın çalmasıyla kalktım saat 8'di. Okula saat sekizde gideceğim için kendimi alıştırmam lazımdı. Kalktım banyodaki rutin işlerimi hallettim ve gardolabımın önüne geçip öküzün trene baktığı gibi baktım. Ay öküz diyince aklıma James geldi derken telefonuma mesaj geldi.

Öküzüm'den bir yeni mesaj

Mesajda "günaydın" demişti.

Bende ona "günaydın" diyerek karşılık verdim ve telefonu bi kenara bırakıp tekrar gardolabıma döndüm. Sonunda bi kısa kot bi şort ve üstüne de beyaz bi t-shirt giydim ve saçımı da yana atıp siyah bi taç taktarak aşağı indim ve kahvaltımı yaptıktan sonra saate baktım 10.37 olmuştı. Bende James buraya öğlende geliceği için beyaz hırkamı ve resim defterlerimle kalemlerimi alıp James'in beni her zaman getirdiği sahile gittim. Bi ağacın altına oturup resmime devam ettim. Resmim şu an hiç başlanmamış gibiydi ama bitince çok güzel olucaktı.

Denizin dalgalarının sesi kulaklarıma dolarken buranın verdiği huzurla ağaca biraz daha yaslandım. Saate baktığımda 11.30'u gösteriyodu hemen yerimden kalkıp eve gittim eşyalarımı koyup yüzüme hafif bi fondoten ve biraz da siyah far sürüp aşağı indim James'le lobide buluşucaktık o yüzden evimden çıkıp asansöre bindim. O sırada Kendall'da bindi. Asansörde sace ben ve Kendall kalmıştık. Ben hiç birşey demeden öylece dururken Kendall bana

"Lucy şimdi sna bir
Şey diyeceğim ama kızma şeyyy ben senden hoşlanıyorum biliyorum en yakın arkadaşımla çıkıyorsun ve bende senin en yakın arkadaşınla çıkıyorum ama napıyım engel olamıyorum daha fazla dayanamıyorum"

Diyerek beni kendine çekti ve öpmeye başladı. Onun gözleri kapalıydı benimkiler ise açık zaten dediği şey üzerine şoke olup ölmüştüm. Şu an bir de beni mezara gömüyodu. Ona karşılık vermiyodum ama ondan ayrılamıyodum da o sırada asansörün kapısı açıldı ve hiç beklemediğim bi kişi hiç beklemediğim anda bana şöyle seslendi.

-LUCY??!

Evet bu James'di. Ve elinde çantasıyla asansörün önünde durmuş bizi izliyodu. James'in sesinin ardından Kendall'la aynı anda "James" diyerek şaşırıp kalmıştık. Bi süre sessizlikten sonra bu sessizliği bozan ben olmuştum.

"James bak göründüğü gibi değil gerçekten gel güzelce konuşalım nolur"

Veeee gitmişti evet şu anda çook çaresizdim😥😰

Hi!!what up??

Tamam bu kadar ingilizce katliamı yeter. Size kötü bi haberim var. Okullar açıldığı için çok fazla bölüm yayınlayamıyacağım. Sace boş olduğum zaman yazmaya devam edeceğim. Üzgünüm,ama bölümleri votelemeye ve yorumlayı unutmayın hadi biraz sizden bahsedelim. Kaçıncı sınıfa geçtiniz??

Mesela ben 6'ya geçtim.

Kaybedince Anlarsın...Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin