Binadan içeriye girdiğimde karşıma çıkan asansöre binmiştim. Gideceğim katın numarasına bastıktan sadece saniyeler sonra karşıma sekreterler çıkmıştı.Kendimden emin bir şekilde, gülümseyerek onların bulunduğu yere doğru giderken beni fark etmemişlerdi. İçimdeki heyecanı ilk önce yenmem gerekiyordu.
"Merhaba."
Bana baktıklarında gülümsemişlerdi.
"Merhaba. Nasıl yardımcı olabiliriz?"
"Ihm, ben Bay Loran ile görüşecektim. Kendisiyle randevum vardı."
"Bir saniye."
Önlerindeki defteri kontrol ettikten içeriye telefon edip, beni John'un odasına göndermişlerdi.
"İçeriye girebilirsiniz. Bay Lordan sizi bekliyor."
"Teşekkürler."
Onların yanından ayrılıp, John'un kapısını tıklattıktan sonra içeriye girmiştim. Güler bir yüzle beni karşılarken ayağa kalkmıştı.
"Severin, seni görmeyeli uzun zaman oldu."
Onunla tokalaştıktan sonra çalışma masasının önünde bulunan deri koltuğa oturmuştum.
"Biliyorum. Nasılsın?"
"Her zamankş gibi. Seni hangi rüzgar attı buraya? Hukuksal bir problem mi var?"
"Hayır. Harry'den boşanmak istiyorum."
"Anlamadım. N-Ne?"
Şaşkınca bana bakmaya başladığında başımı iki yana sallayıp, gülmüştüm. Bakışlarımı kucağıma çevirdiğimde burukça fısıldamıştım.
"Beni aldatıyor."
"Severine, şaka yapıyorsun."
"Hayır. Ciddiyim, John. Harry beni aldatıyor ve ben ondan boşanmak istiyorum."
"Pekala. Bana olayı anlatır mısın? Yani işlem başlatmadan önce bilgi almam gerekiyor."
Derin bir nefes aldığımda konuşmakta zorlanıyordum. Bunu nasıl anlatabilirdim ki ona?
Zaten yeterince mahçup olmuştum.
"Yaklaşık bir yıldır beni aldatıyor. İlk olarak geçen yılki evlilik yıldönümümüzde başladı her şey. Beni aldattığını bildiğimi de biliyor ; ama bir türlü ondan vazgeçmedi. Sürekli olarak beni avutmak için pahalı hediyeler alıp, duruyor."
"Severine, bunu duyduğuma inan çok üzüldüm. Sen bunu haketmiyorsun."
"İşte o yüzden John, artık boşanmak istiyorum."
"Tamam. Ben arkandayım ve bir avukat olarak ne gerekiyorsa yapmaya hazırım. İlk önce birkaç evrak doldurup, imzalaman gerekiyor."
Çekmecesini açıp, içerisini biraz karıştırdıktan sonra masanın üzerine koyduğu birkaç kağıdı bana doğru uzatmıştı.
"Bunları iyice oku ve imzala. Daha sonra ondan istediğin bir şey varsa bir liste hazırlayabiliriz."
"Peki."
Başımı sallayarak bana uzattığı tükenmez kalemi aldıktan sonra önüme bırakılan kağıtları okumaya başlamıştım. Hepsini tek tek imzaladıktan sonra dava gerekçemi bildirerek adımı yazıp, imzalamıştım.
"Ben bu gün başvurunu mahkemeye göndereceğim birkaç gün içerisinde Harry'e haber ulaşır."
Bunu söylediğinde kalbimin teklediğini hissetmiştim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Not The Same | H.S.
Short StoryMarka. Marka nedir sizce? Marka çantalar, marka ayakkabılar, marka kıyafetler... Bunlar mutluluğu satın alabilir miydi? Belki bir anlığına evet, peki ya bir ömür? O'nun aşkını, sevgisini, saygısını, size vermesini istediğiniz değeri alabilir miydi o...