Nikolay Dimitri Boryenka'nın en büyük zevki bir sürü oluşturacak kadar kalabalık olan bu av köpekleriyle ilgilenmekti. Boryenka gibi gaddar bir insandan beklenmeyecek kadar merhametli davranıyordu köpeklere. Bütün köpeklerini seviyordu,fakat Hector'u diğerlerinden ayrı tutuyordu. Siyah tüyleri,iri cüssesi ve keskin dişleriyle diğerlerine göre daha korkunç ve yırtıcıydı. Bu köpeği kendisine çok benzetiyordu. Acıması olmayan bu köpeğe adeta tutku derecesinde bağlanmıştı. Sabahları kalkar kalkmaz ilk yaptığı şey Hector'un kulübesine gidip onu kontrol etmekti. Hizmetçileri şayet Hector ve diğer köpeklerin temizlikleri ve bakımında bir şeyi geçiştirecek olsalar onları şiddetle azarlar hatta kırbaçlardı. Bundan dolayı çiftlikte çalışanlar köpeklere karşı çok hassas davranıyorlardı.
Balkonunda demirlerine yaslanan Boryenka,geçmişi hatırlamış ve maziye dalmıştı. Savaş cephesinde türklere karşı verdiği mücadele ve ordudan ayrılmasına sebeb olan cılız bir Türk askerinden aldığı yarayı hatırlayıp sol bacağına baktı. Hırstan dişleri birbirine geçmiş, elini sıkarak sinirle demir kırıklıkları yumruklamak istiyordu.Nasıl olurdu da cılız bir Türk askerinden bir yara alabilirdi nasıl olurdu da savaşta verdiği mücadeleler ve başarılar hiçe sayılıp ordudan ayrılmasına sebeb olabiliyordu. Nikolay Dimitri Boryenka bu düşünceler içerisindeyken birden köpek kulübelerinden gelen gürültü ile irkildi. Seslerin geldiği tarafa kulak kesildi. Köpeklerin havlamaları her zamankinden farklıydı. Ayrıca bütün hizmetçiler o tarafa koşuşuyordu. Boryenka da kırbacını aldıktan sonra hışımla kulübelere doğru koştu. Kulübelere vardığında köpeklerin inleyişleri ve hizmetçilerin bagrışmaları ile karşılaştı.