Boryenka'nın kulubelerin yanına gelişiyle hizmetçiler sessizliğe gömülmüştü. Bu sessizliği yalnızca köpeklerin havlamaları bozuyordu. Hizmetçilerin korkuları yüzlerinden okunuyordu. Boryenka hiddetle "ne oldu burada "diye bağırdı. Kimse ses çıkarmıyordu. Elindeki kırbacı şiddetle boşluğa savurdu ve "ne oldu burada " diye tekrar haykırdı. Bu arada gözü Hector'un kırık ayağına ve gözlerinden akan yaşlara takıldı. O an birden yıllar öncesine gidiverdi. Bir türk etinden aldığı yarayı ve sonrasında içine düştüğü bu dayanılmaz durumu hatırladı. Hector'u da kendisi gibi çakallara maskara olan yaralı bir arslan olarak gördü. Bu zilleri ona yaşatmamalıydı. Son kez Hector'un gözlerinin içine baktı ve belindeki tabancasını çıkarıp Hector'a ateş etti. Hector,cılız bir inleyişle son nefesini verirken Boryenka'ya baktı. En sevdiği köpeğini kendi elleriyle öldürmüştü.
Gözü dönen Boryenka, Hector'a Bynum kim yaptı diye bağırarak silahını hizmetçilere doğrulttu. Emektar hizmetçi aleksi,mutfaktan sorumlu hizmetçi Sonya'yı göstererek,"bunun yaramaz oğlu yaptı. "Dedi. O ana kadar Sonya'nın arkasında saklanan yedi-sekiz yaşlarında görünen siyah saçlı ,beyaz tenli cılız oğlu,ürkek adımlarla öne çıktı. Çocuk,Boryenka ile göz göze geldi. Korkudan ağlamaya başladı. Annesinin elbisesini beni bırakma derecesinde sıkıca tutuyordu. Sonya,yalvaran gozleriyle Boryenka'ya bakıp," o daha bir çocuk,ne olur bağışlayın efendim!Boryenka,"merhamet dilemeye hangi yüzle cüret edersin!"diyerek Sonya'ya bir kırbaç vurdu. Sonra çocuğu kolundan tuttuğu gibi iyice hırçınlaşan köpeklerin önüne attı...