multimedya GURUR
ÖMER'DEN
'Gurur oğlum dikkat et' demeye kalmadan korkunç bir silah sesi bölmüştü gecenin sessizliğini. O uğursuz renk Gurur'un vücudunu kaplamaya başladığında bir korku ve suçluluk duygusu tüm benliğimi ele geçirmeye başlamıştı. Sahip çıkamamıştım emanetine tıpkı kendisini koruyamadığım gibi bu hayattaki en değerli varlığını da koruyamamıştım. Bu düşüncelerle yaklaştım kanlar içerisindeki Gurur'a vicdansız köpekler beni görünce arkalarına bile bakmadan kaçmışlardı ama yine geç kalmıştım. Bir insan hem öz abisine hemde öz yeğenine nasıl kıyardı bu kadar mı paranın esiri olmuştu? Gurur'a baktığımda kesik kesik nefes aldığını gördüm şükürler olsun ki yaşıyordu. Hemen arabama taşıdım kanlar içerisindeki bedeni ne olursa olsun ölmesine izin vermeyecektim ama ne hastaneye nede Ankarada başka bir yere götüremezdim hastanede polisler bir başka yerde de amcasının adamları yakalayıp yarım kalan işlerini bitirmeye çalışacaklardı. Vicdansızlar babasını öldürmekle kalmayıp tüm suçu oğluna yıkmışlardı. Ne yapmam gerektiğini düşünüp acil bir karar vermem gerekiyordu ya burada kalıp ölmesine izin verecektim yada bir daha dönmemek üzere yemin ettiğim memleketime dönecektim. Benim için ne kadar zor olsada Çankırıya doğru yola çıktım.
BUĞLEM'DEN
Ufak ufak yüzüme çarpan kar taneleriyle yüzümü atkımın içerisine saklamaya çalıştım hava hayli soğumuş ve güneş çoktan kaybolmuştu aslında saat daha erkendi ama kış günü havanın erken karardığını söylememe gerek yok sanırım. Çevreme bakındığımda etrafta kimsenin kalmadığını fark ettim son dakika bir hastanın dikişini almam gerektiği için normal saatimden yaklaşık bir yarım saat geç çıkmıştım haliyle bizim kızlarada beni beklememelerini söylediğim için bi başıma kalmıştım. Onbeş dakika geçmesine rağmen hala gelmeyen minibüse bayağı bir sinirlenmiştim hayır başka zaman olsa hemen gelir ben burada üşüyorum ya daha fazla bekletir, tamam üşümeyide geçtim hava kararmış ve hastane şehrin dışında olduğu için ufak bir tedirginlik baş göstermeye başlamıştı. Normalde Çankırıda böyle şeylerden korkmam, güvenli bir şehir ama son on dakikadır durağın biraz aşağısında bulunan jeepin içindeki adam gözlerini dikmiş beni izliyordu. Gözlerimdeki korkuyu belli etmemeye çalışarak bende adama baktığımda arabayı çalıştırdı ve tam önümde durdu. Ben daha ne olduğunu anlamadan kırklı yaşların ortalarında, uzun boylu oldukça yapılı bir adam arabadan indi ve yanıma yaklaşıp 'siz hemşire misiniz' dediğinde ne kadar anlam veremesemde evet dedim. Adam duyduklarından memnun olmuşcasına 'güzel' dedikten sonra boynuma bir darbe almam bir oldu. Gözlerim yavaş yavaş kararırken son gördüğüm şey ifadesiz bir şekilde bana bakmakta olan adamın yüzü ve sonrası karanlık.
Birinin beni şiddetli bir şekilde sarsması ve ardından ensemde oluşan keskin acıyla gözlerimi açtım. Karşımda beni kaçıran adam vardı ve bana bir şeyler söylüyordu sanırım ama kendimi toparlayıp adama konsantre olamıyordum. En sonunda 'beni duymuyor musun ölecek kalk artık' dediğini anlayabilmiştim. Uzandığım yerden hızla kalkarken elimi keskin bir ağrının girdiği enseme götürdüm nerdeydim ben, ne oluyordu böyle korkuyla gözlerimi çevremde gezdirirken eski bir köy evinde olduğumu anlamıştım. Bakışlarımı çevremde gezdirmeye devam ederek arkamı döndüm ve bir divanın üzerinde üstü kanlar içerisinde baygın bir şekilde uzanan genç bir adam gördüm.
Korku ile donup kaldığımda beni kaçıran adam tekrandan kolumdan sarsıp 'ne duruyorsun çok kan kaybetti hemen bir şeyler yap yoksa ölecek' demesiyle kendime geldim. Ensemdeki ağrıyı umursamayıp hemen genç adamın yanına gittim. Divanda baygın bir şekilde yatan adamın normalde esmer olan yüzü kan kaybından sarıya dönmüştü. Hızla yaşlı adama dönüp 'nasıl yaralandı çok kan kaybetmiş' dememle 'silahla' diye karşılık vermesi bir oldu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GURURUN ESİRİ
EspiritualSen benim cennetimi müjdeleyen meleğimsin ama ben o cennete layık olamayacak kadar kirli bir hayata hapsolmuş bir adamım _GURUR Sana söz veriyorum kurtaracağım seni gururunun esaretinden_BUĞLEM Gerçek aşk için gururundan ne kadar ödün verebi...