23. Bölüm

759 83 8
                                    

Akşamki konferans için derin göğüs dekoltesi olan uzun ve gece mavisi renginde bir elbise giymiştim. Saçlarımın ön kısmını taç şeklinde örüp kalan saçımı dağınık, hoş bir topuz yaptım. Makyaj olarak siyah bir rimel, toprak renginde bir ruj ve elbisemin tonunda gece mavisi göz farı kullandım. 
Daha fazla oyalanmak istemiyordum, siyah topuklu ayakkabılarımı giyip Kalenin yolunu tuttum.

Kısa bir yolculuktan sonra nihayet gelebilmiştim. Ayaklarım âdeta geri geri gidiyordu fakat bunu yapmak zorundaydım. Ben kraliçe olduğum için bir kral isteyeceklerdi ve eğer olmadığını söylersem veliaht adaylarından kral ya da kraliçesi olan kral ya da kraliçe ilan edilecekti.
Sorumluluğun verdiği yükle omuzlarım çökmüştü, derin bir nefes alıp Kalenin kapısını hafifçe ittiğim de herkesin gözü üstümdeydi.

Hızlıca tahtların olduğu yere babamın tahtına oturdum. Renee yoktu, daha doğrusu normal insanların içinde oturuyordu. Bu taht annemin hakkıydı. Gözlerim annemle buluştuğunda ona gelmesini işaret ettim. Beni kırmadı ve yanımdaki tahta oturup sıkıca elimi tuttu. Kendimi daha iyi hissediyordum. Annem bana baktığında konuşmam gerektiğini fark ettim.

"Öncelikle hoşgeldiniz." sesim sandığımın aksine daha güçlü çıkmıştı. Konuşmaya devam ettim.
"Bu akşam konuşmamız gereken iki konu var. Birincisi yıllardır anne bildiğim kadın Renee'nin kalması ya da gitmesi ikincisi tahta kimin geçeceği. Öncelikle kral ve kraliçelerle Renee'nin gidip gitmemesini konuşacağız." mırıltılar eşliğinde kral ve kraliçelerle kendi aramızda konuşmaya başladık.

"Öncelikle bu oylama da annemin de karar vermesini istiyorum. " herkes onaylarcasına başını salladı.
"Renee'nin gitmesini isteyenler?" meraklı gözlerle hepsine teker teke baktım. Bayan Water kararsız görünüyordu çünkü Renee'yle araları çok iyiydi. Onu çok iyi anlıyordum çünkü ya eski dostu annemi ya da en yakın arkadaşı Renee'yi seçecekti.

Bay ve bayan Soil ellerini kaldırdı, bay Water, bay ve bayan Air'de kaldırmıştı. Annem elini kaldırmamıştı, kimseyi yerinden etmek istemiyordu. Renee'nin yaptıklarına rağmen ona acıyordu derin bir nefes alıp yavaşça elimi kaldırdım.

Bayan Water anneme baktı gözleri dolmuştu ve yavaşça o da ellerini kaldırdı. Annemi seçmişti, o sırada Renee görüş açıma girdi. Ağlıyordu ve bunu görmek tüm direncimi kırmıştı. Annem havadaki kolumu tuttu ve kulağıma fısıldadı.

"Yapma kızım." ona döndüğümde ağladığını fark ettim ve onu kırmayıp havadaki kolumu indirdim. Gözüm annemden başkasını görmüyordu.
"Ellerinizi indirin lütfen." herkes anneme büyük bir şaşkınlıkla bakarken ellerini indirdiler, sadece bayan Water'ın eli havadaydı. Annem ona baktı fakat bayan Water elini indirmedi.

"Oylama Renee'nin burada kalmasıyla sonuçlanmıştır." benim yerime konuşan anneme dikkatle bakıyordum.
"Sıra sende Hilary." başımı sallayıp ayağa kalktım.
"Oylama Renee'nin burada kalmasıyla sonuçlanmıştır. Şimdi sıra veliaht seçiminde." Renee sevinçten ağlarken anneme bakıyordum. Ayağa kalkıp konuşmaya başladı.

"Birinci dereceden veliahtımız Hilary. Bildiğiniz üzere eğer bir kralı varsa tahta geçebilir." bana baktı.
"Hayır yok." sesim güçlü çıkmıştı o sırada içeride bir uğultu oluştu.
"Öyleyse ikinci dereceden veliahtımız olan toprak prensi Angelo'nun kraliçesi var mı?" annem Angelo'ya baktı. Angelo kül sarısı saçları, yeşil gözleri ve çıkık elmacık kemikleri olan toprak prensi yani Bella'nın abisiydi.
Angelo bana baktı ve ayağa kalktı tam konuşacakken kapı hızla açıldı.

Gelen Jason'dı koşarak bize yaklaştı ve konuşmaya başladı.
"Hilary'nin kralı var." içeride büyük bir gürültü oluşmuştu, bense büyük bir şaşkınlıkla Jason'a bakıyordum.
"Kim?" annemde en az benim kadar şaşkın görünüyordu.
"Ben." söylediğinin etkisiyle tek kaşımı kaldırmıştım. Bu çocuk ne yaptığının farkında mıydı?

"Tamam öyleyse yeni kral ve kraliçemiz Jason ve Hilary." annem reverans yaptığında utanmıştım.
"Anne kalk lütfen. Sen benim annemsin bunu yapmana gerek yok."
Annem cevap vermemişti, herkes oturduğu yerden kalkıp reverans yaptı.
O sırada Jason yanıma gelip elimi tutmuştu. Kimsenin duymacağı bir ses tonuyla Jason'ı azarlamaya başladım.
"Evlenmek zorunda olduğumuzu biliyorsun değil mi?"
"Tabi ki." bana baktı ve sırıttı. Derin bir nefes alıp herkesin kalkmasını bekledim.

O sırada içeri Jake girdi, herkes ayağa kalkıp ona baktı.
"Hayır Hilary! Lütfen bunu bana yapma!" ağlıyordu ve bağırdığı için korkmuştum.
"Seni seviyorum Hilary!" gözlerim dolmuştu.
"Jake lütfen." sesimi bulmam zaman almıştı.
"Küçüklüğümden beri sadece seni sevdim ben. Beyaz gelinlik içinde hayal ettim seni. Gülüşün benim yaşama sebebimdi, ağlayışın ise ölüm sebebim." ağlamaya başlamıştım.

Gerçek anlamda ilk defa bana açılmıştı, daha önce de açılmıştı fakat hiç bu kadar ciddi olmamıştı.
Jason'ın elimi tutan eli kaybolduğunda Jake'nin yanına gittiğini fark ettim. Koşarak kürsüden indim, Jason yumruğunu Jake'ye geçireceği sırada bağırdım.
"Hayır Jason!" Jason durmuştu, herkes bizi izliyordu. Yanına gidip elini indirdim. Bunu yaptığımda bana baktı.

"Karar ver Hilary." gözleri dolmuştu ve dişlerini sıkıyordu. Ben ne yapacağımı bilmiyordum Jason'sa bana karar ver diyordu.
"Zamana ihtiyacım var." ona yalvaran gözlerle baktım fakat fayda etmişe benzemiyordu.
"Hayır Hilary Jake ya da Jason de." bunu diyen Jake'ye baktım.
Bir tarafta çocukluk aşkım diğer tarafımda ilk öpüştüğüm erkek ve benim için canını bile verebilecek olan ilkim vardı. Fakat birisi daha ağır basıyordu.

Başımı kaldırdım ve gözlerinin içine baktım kararımı vermiştim.

Herkese merhaba :)

Harika bir bölümle karşınızdayım. Bölümü heyecanlı bir yerde bıraktığım için bana kızabilirsiniz fakat inanın bana Hilary'nin kimi seçeceğini yeni bölümde göstermek istedim. :)

Devamı yeni bölümde, takipte kalın. :D

Voya 1- Kraliçe TAMAMLANDIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin