2. BÖLÜM (BÜYÜK DARBE)

423 29 4
                                    

Karşımda gördüğüm kişiyle, gözlerimi yuvasından fırlarcasına pörtleterek baktım. Resmen bunca olaydan sonra nasıl geri dönmüştü? Daha doğrusu, hangi yüzle buraya gelebiliyordu?

Eğer Alım'la karşılaşırlarsa bu hiç iyi olmazdı. Kız tekrar yıkılabilirdi, onca şeyden sonra zaten zor toparlanmıştı, şimdi tekrar aynılarını yaşamasına izin veremezdim.

Hemen Atıl'a ve elindeki bavuluna odaklandım. Bizde kalmaya gelmemiştir umarım yoksa bu evden onun cenazesi çıkar, bende katil olup mahpuslarda çürürdüm kuzen katili oldum diye. Düşüncelerimden sıyrılıp Atıl'a, kötü kötü bakarak.

''Senin ne işin var burada? Hangi yüzle gelirsin sen buraya? Geçen sene ki yaptıklarını çabuk unutmuşsun bakıyorum da!'' dedikten sonra daha da yaklaşıp kafamı yüzüne kaldırmak zorunda kaldım

Mübarek ne boy var çocukta sanırsın Eyfel kulesiyle yarışa giriyor ' İyice saçmaladın sende ne eyfeli Allasen ya '  iç sesimin dediklerini ilk defa haklı bulup tekrar yüzüne baktım ve,

'' Defol git buradan, hayatımı mahvettin bide yetmiyormuş gibi Alım'ı da perişan ettin, bu yaptıklarını kimse unutmadı, unutmayacakta. Şimdi git!' diyerek bağırdım ve iki adım geriledim

Alım birazdan gelirdi ve atılı görürse kız eski günlerini hatırlayıp daha çok üzülecekti. ''Sizde kalmaya gelmedim, buraya amcam ve yengemi ziyaret etmeye geldim ayrıca istediğim yere giderim kimse buna karışamaz bir hata yaptım, kaç kere kendimi affettirmeye çalıştım ama hep terslediniz izin vermediniz affettireyim kendimi ve sizin yüzünüzden babam beni Amerika'ya gönderdi şimdide ailemi ve arkadaşlarımı özledim tatile geldim.''

Atıl'ın söylediklerinden sonra daha çok sinirlendim birde kendini savunması yok mu öldürüyor beni ya. Karşıdan gelen Alım'ı görünce hemen atılı içeriye sokup,

''Hemen annemleri ziyaret edip defolup gidiyorsun buradan, okuldan geldiğimde seni görmeyeyim burada yoksa fena olur,'' dedikten sonra hızla dışarıya çıkıp kapıyı kapattım

Buraya doğru gelen alıma koşarak sarıldım ve iki yanağına da sulu öpücükler kondurup, ''Günaydın anamın kızı, '' diyerek gülümsedim, o da bana gülümseyerek ''Günaydın anamın kızçesi.'' dedi ve koluma girdi. Alım'a bugün Koray'la olanları anlatıp, anlatmama arasında kalırken atıldan kurtulduktan sonra anlatmamın daha iyi olacağını düşündüm.

Alım'la öz kardeş gibiydik beraber büyümüştük, yediğimiz içtiğimiz ayrı gitmezdi ailelerimizde çok yakınlardı hatta annelerimiz doktor oldukları için aynı hastanede çalışırlardı, bizde okul çıkışları onları görmeye giderek hastaneyi birbirine katardık annem başhekim olduğundan kimse bir şey diyemiyordu ve karışamıyorlardı.

Bizde fırsattan istifade bütün kantindeki yiyecek ve içeceklerden tadardık sonrada çok yediğimiz için karnımız ağrırdı. Çok eğlenceli güzel bir çocukluğumuz olmuştu. Çok güzel bir dörtlüydük aslında Enis ve Cankat'la orta okulda tanışmıştık ve o zamandan beri hiç ayrılmayan bir dörtlü olmuştuk.

Alım, ben, Enis ve Cankat oturmuş kahvaltımızı yaparken birden Enis'in aklına hain bir şey gelmişçesine sinsi sinsi sırıtarak bize baktı ve, ''Okulu asmaya ne dersiniz gençler İstanbul'u altını üstüne getirip eğleniriz? '' dedikten sonra Alım hemen, ''Bence de çok güzel fikir, asalım okulu gezelim bugün.'' diyerek Enis'e katıldığında Cankat'a baktım o da bana bakıyordu bende başımı olumlu anlamda sallayarak Enis'in fikrini onayladım.

Cankat ayağa kalkarak ''Hadi o zaman ben hesabı ödeyeyim, sizde arabaya geçin,'' diyerek kasaya doğru ilerledi bizde masadan kalkarak çıkışa doğru ilerledik ve Alım'ın koluna girip başımı omzuna koydum, o da bana bakarak gülümsedi ve öpücük atıp önüne döndü. Ben bu kıza nasıl derdim ki; Atıl geri döndü?

OKULDAKİ ASİSTANIMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin