Episode 2

281 30 7
                                    

Bir insanın sizden farklı olduğunu hissettiğiniz zaman kendinizi ondan uzak tutamayacak kadar bağlı hissedebiliyorsunuz.

İçimde ona dair bir çok soru işareti varken aslında bunların olması için hiçbir sebep göremiyordum.

O sadece benimle aynı iş yerinde çalışıyordu.

Benimle hiç konuşmamış, konuşma istiyor gibi durmaktan da kaçınmıştı.

Kapılarını kilitleyip, kendini duvarlarının arasında hapsettiğini sezebiliyordum.

Ya gerçekten sessizdi ya da gözlerinin şahit olduğu, kalbinin hissettiği acılar onu bu hale sürüklemişti.

"Sürekli ona bakmaktansa atılan e-posta'lara cevap vermeye ne dersin tatlım?"

Yan masadan bana ulaşan küçük fısıltıyla birlikte oraya doğru döndüm ve yakasında ki karttan okuduğum kadarıyla ismi Zoe olan siyahi kadına baktım.

"Ciddiyim." dedi ben utangaç bir şekilde ona bakarken. Bütün gün ela gözlü adamı inceliyor ve daha bir haftamı bile doldurmadan işten kaçıyordum.

"Ben..." diye mırıldandım konuşmak için kendimi zorlarken. Düzgün bir açıklamam yoktu sadece o adam bana öylesine gizemli gelmişti ki o bütün gün sessizce beklerken onu seyretmek istemiştim.

Nefesimi dışarı bırakırken "Tuhaf biri." dedim ve Zoe "Öyle." diyerek onayladı beni. "Tuhaf ve sessizdir. İlgi odağı olmak istemez ve yapılması gereken en doğru şeyi yapıp görevini yapar."

Alt dudağımı dişlerimin arasına alırken kafamı yavaşça salladım. "Bende öyle yapacağım."

Zoe sandalyesini kendi masasına doğru çekerken ben de gözlerimi son kez ela gözlü adama çevirip baktım.

Masasının üzerinde ki çerçevelere öyle hüzünlü bakıyordu ki dışarıyla irtibatını kesmiş gibiydi.

Zorlukla bakışlarımı bilgisayar ekranına çevirirken ona dair bir çok soru aklımda geziniyor, sebepsizce onun hakkında ki her şeye kendimi kaptırıyordum.

**

Fotokopi makinasının yanına geldiğimde onu görmemle birlikte duraksamış ve adımlarımı durdurmuştum. Elinde ki, yazılarla dolu sayfaları düzenledikten sonra arkasını döndüğünde ela gözleri tam olarak benim gözlerimi buldu.

Dudaklarımı yavaşça aralarken "Merhaba." dedim aniden. Aslında bunu neden yaptığımı bilmiyordum sadece fazla heyecandan olsa gerek konuşma ihtiyacı hissetmiştim ama tepkisizdi.

Karşısında öylece dikiliyorken bana duygudan yoksun bir şekilde bakıyordu.

Cevap vermesini bekledim, bekledim ama bir türlü bana basit bir 'merhaba' bile demedi.

Kabaydı. Karşısında öylece dikiliyor olan ben olsam dahi kaba olan oydu.

Ama fark ettim ki, gözleri acıyla yanarken dahi üstünü örtme gereği duymuyordu.

Acısını saklamıyor kendi soluklarında yanıyor gibi gözükse dahi yardım da almıyordu.

"Önümden çık."

İlk defa onun sesini duyduğumda kalbim tekledi.

Sesi soğuktu.

Duyunca bedeniniz ürperiyordu ama sanki o ses tonunun içerisinde saklı alevler beni bulmuştu.

Hiçbir şey demeden  bedenimi  kapının önünden  çektim ve sonunda o geçebildi.

Saklanıyordu.

Fark edilmek, etrafındakilere  gözükmek  istemiyordu.

Ama ben onu daha da yakınımda  istiyordum.

O böylesine soğukken  ben onunla yanmak  istiyordum.

  ***

Çalışmaya  başladığım günden bugüne on gün geçmiş, işime iyice alışmıştım.

Hayatım çoğu zaman aynı düzende geçiyor gibi gözükse de, geçen bu günler benim kalbime iz bırakarak  ilerliyordu.

Zoe ile bazen Zayn  hakkında konuşuyorduk. Daha doğrusu ben soruyordum  Zoe cevaplıyordu ve aldığım cevaplar çoğu zaman benim için yeterli değildi. Daha fazlasına ihtiyacım  vardı.

Onun, sevdiği kadının ölümünden sonra bu hale geldiğini öğrenmiştim.  İki senedir de hiç gülümsemediğini ki bu bana ilk duyduğumda abartı gibi gelse de sonradan ona daha dikkatli baktım ve yüzüne sinmiş olan acıyı fark ettim.

Adamın ela gözleri her an ağlamaya hazır gibi gözüküyordu. Teni  hüzünle yıkanmış gibi soluk, kalbi de dışarıya karşı kilitliydi.

Onun sesini bile öylesine mesafeliydi  ki sanki yeniden yaşıyor gibi hissetmekten  belki de sevmekten korkuyordu.

On gün boyunca her sabah benden önce gelip masasına oturur ve işlerini sessiz bir şekilde hallederdi. Telefonlarına bile onun için başkası bakıyordu.

Aşık olduğu kadını iki yıl önce kaybeden acı dolu bir adam, iş yerinde  on gün boyunca ona her baktığımda gözlerini çevirmiş, kapılarını etrafında ki tüm insanlara kapatmış, kendini yalnızlığa  hapsetmişti.

Ama bugün, bu düzene farklılık katmak için burdaydım.

İş çıkışı kendime engel olamayarak  onu takip ettim.

Evine gidip kasvetli yaşamına devam etmesini bekliyordum.

Ya da kederini  tazelemek için mezarlığı  gider, dedim.

Ama o beni yanılttı.

Bedenini  çıkmaz bir sokağa yönlendirdi  ve sırtını duvara yaslayarak  yere oturdu.

Ela gözleri karşısında ki duvara kilitlendi ve saatlerce, onu beklediğim saatler boyunca orda o duvara bakarak ağlamaktan  başka hiçbir şey yapmadı.

O yalnız acı çeken bir adamdı. Ve onun soğuk kalbinin sıcak bir eve ihtiyacı vardı.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jun 23, 2017 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Homeless Heart : zmHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin