Selam!
Öncelikle bütün okuyanlardan özür dilerim yaklaşık bir yıldır bölüm atamıyorum. Nedeni tabikide teog. Nisana kadar pek düzenli bölüm gelmeyebilir ve bundan inanın ki ben de nefret ediyorum. Herneyse Geçen bölümde yazmak istediğim bir şey vardı ama bu mal yazar geldi yazmayı unuttu ve yayımladı-_-. Sizce nasıl gidiyor? Yorum atarsanız çok sevinirim.
Pekala kitaba devam!-Syris-
Tamam. Beklediğimden çok daha tuhaftı. Annemin bana hiçbir şey anlatmaması beni biraz sinirlendirmişti. Neden benim dışında herkes ne olduğunu biliyordu ki!?
Yol boyunca Percy'le pek fazla konuşmadık. Yola çıktıktan bir saat sonra mola verdik. Mola verene kadar yorulduğumu hiç farketmemiştim. Yol üstünde bir tesis vardı. Percy'le beraber orada bir masaya oturduk. Sonra ben:
"Sence kimin kızıyım Percy?"
Percy ağzına kocaman bir parça mavi pankek attı. Ve cevap verdi:
"Bilmiyorum ama annen bilmesine rağmen sana anlatmadıysa önemli birinin kızı olduğun kesin."
Yani galiba böyle dedi. Ağzı doluydu da. Herneyse sonra pek bi şey konuşmadık. Masadan kalktık ve yola devam ettik. Galiba long island civarlarına gelmiştik. Dağ gibi bi yere gelince percy durdu ve,
"Yeni evin melez kampına hoşgeldin bayan syris!"
"Dalga geçmeyi kes poseidon çocuğu."
"Peki peki tamam... Eee yürümiyecek misin?"
Daldığımın farkında değildim. Tek düşündüm şey sonunda benim gibilerle tanışıcam'dı. Birkaç adım sonra dağın karşısı görüldü. Ortam güzeldi aslında. Nal şeklinde dizilmiş 12 kulübe sol tarafta parıldıyordu. Yanlarında da inşaat alanı vardı. Galiba yeni kulübeler yapılıyordu. Biraz ilerisinde mavi bir ev vardı. İki alanın arasında da kafeterya olduğunu tahmin ettiğim yemek alanları ve kocaman bir kamp ateşi. Tipik bir kamp işte. Tabii savaş alanları ve bellerinde kılıç ve kalkan gibi eşyalar taşıyan tıpkı percy gibi turuncu tişört giyen kampçıları saymazsak. Hepsi de aynı yöne, kampın sonundaki ormana doğru gidiyorlardı.
"Melez kampı burası mı?"
"Evet. Ne oldu beğendiremedik mi?"
"Hayır! Sadece bu kadar büyük bir yer olucağını tahmin etmemiştim."
"Percy!"
Başımı sesin geldiği yöne çevirdim. Sarışın, gri gözlü bir kız koşarak bize doğru geliyordu. Ben tam kaçsak mı diye düşünürken percy
"Annabeth!" diye bağırıp ona doğru koştu. Yanına gidince uzun bir süre sarıldılar. Hah bizim percy'nin kız arkadaşı varmış. Kimin aklına gelirdi! Bir süre sonra Annabeth adındaki kız beni fark etti,
"Yeni melezler mi var?"
"Evet."
Biraz kötü hissettim. Sonuçta ne olduğuna dair hiç bir fikrim yoktu.
"Kusura bakma. Adım Annabeth. Athena melezi. Sen?"
"Syris."
"Memnun oldum Syris. Ama acele etmeliyiz. Khiron'la tanışmalısın."
"Khiron?"
Cevap vermedi ve arkasına dönüp yürümeye başladı. Percy ve bana da takip etmek kaldı tabii. Üçümüz beraber yemek alanının sağındaki mavi eve gelene kadar durmadık. Annabeth kapıyı açığı gibi khiron'u çağırdı. Tekerlekli sandalyede oturan orta yaşlı biri yanımıza geldi.
"Hoşgeldiniz çocuklar."
"Merhaba khiron. Kampa yeni biri katıldı. Syris, bu khiron. kampımızın koruyucusu ve kahraman eğitmeni."
"Memnun oldum Syris."
"Bende."
Çok iyi biriydi. Bu adamı şimdiden sevmeye başladım! Takii adam ayağa kalkana kadar. Kalktığı anda belden aşağısı at oldu! Niye at ki! Nedenini bilmem küçüklüğümden beri atlardan korkarım. Zar zor da olsa yanımdakilere çaktırmamayı başardım. Zafer!
"Percy, Annabeth; rica etsem syris ile yalnız konuşabilir miyiz?"
Annabeth başını salladı ve percy'le beraber dışarı çıktı.
"Atlardan mı korkuyorsun?"
"Efendim?"
"Sentor olunca epeyi bir tırstın da ondan."
Hafifçe gülerek,
"Çok mu belli ettim?"
"Kesinlikle. İstersen tekrar sandalyeye oturabilirim."
"Lütfen."
Kahkaha atarak tekrar oturdu. Sonra biraz ciddileşerek.
"Syris, bilmeni isterim ki yeni yuvan burası. Zaten fazla bile dışarıda kalmışsın tanrılar bilir nasıl zorluklar atlattın. Herneyse. Burada sana yardım edicez. Kimin kızı olduğun belli olana kadar hermes kulübesinde kalabilirsin. Percy ve Annabeth sana kampı gezdirirler. Bir sıkıntın olursa ben burdayım tamam?"
"Tamam bay khi-"
"Sadece khiron denen yeter."
"Peki, khiron."
Evden dışarı çıktım. Annabeth beni dışarıda bekliyordu.
"Nasıl geçti?"
"Biraz tuhaftı."
"Alışınca sorun olmaz. Hadi gel sana kampı gezdiriyim. Tabii istersen."
"Pekala bana uyar."***
Şu melez kampı gerçekten büyüleyici bir yer. Annabeth en ince detayına kadar kampın mimarisini anlattı. İyi ki mimari hakkında kitaplar okumuşum. Yoksa annabeth'in dediği hiçbir şeyi anlayamazdım. İşimiz bitince kulübelerin oraya döndük. Üstündeki tabelada '11. Hermes' yazan kulübenin önünde durduk.
"Tanrı ebeveynin senin evin burası syris. Ama merak etme yakında seni de sahiplenirler."
"Herşey için çok teşekkürler annabeth."
"Sorun değil. Merak ettiğin bir şey olursa bana gel. 6. Athena'dayım."
"Tamam. Seni tanımak güzeldi.
"Seni de. Yarın görüşürüz o zaman."
Dedi ve gitti. Aslında annabeth'i sevmeye başladım. İyi biri. Neyse, kulübenin kapısını açtım ve içeri girdim. Girdim de girmez olaydım. Herkes bana tip tip bakmaya başladı. Yeniyiz sonuçta. Sonradan imdadıma kıvrık saçlı bir çocuk geldi.
"Biz yenileri ne zamandan beri böyle karşılıyoruz?"
Sonra başını bana çevirdi ve elimi sıkmak için avucunu açtı.
"Ben connor. Hermes kulübesine hoşgeldin. isim?"
"Syr-"
Devamını getiremeden elime elektrik çarptı. Herkes gülmeye başladı. Ne yani elinde şaka tuzağı mı taşıyordu?! Gözlerindeki yaşı silerek bana tekrar döndü ve,
"Ku-kusura bak-bakma. Hermes kulübesinin geleneği. Yeni gelene şaka yapmak."
"Çok güzel gelenekleriniz var gerçekten!"
"Dimi? Hepsini biz bulduk!"
Bunu söyleyen yan taraftan gelen, connor'a aynadaki aksisinden bile daha çok benzeyen biriydi. Harika bir bela vardı, ikiye çıktı. Gerçekten mükemmel(!)
"Bu arada ben travis. Merak etme bende şaka yok. Şimdilik."
"Sana tavsiye travis. şu şimdiliklerin eğer benimle alakalıysa, vasiyetini yazmanı öneririm."
Travis ve connor birbirine baktı ve muzip bir bakışla başlarını salladılar. Kesin yeni bir plan yapıyorlardır. neyse, uzun ve yorucu bir gün oldu. Kendime boş bir yatak aradım. En köşede bir tane buldum ve direktman uzanıp uyudum. Ama keşke uyumaz olaydım.Yine heyecanlı yerde bitirdim. Mutlu muyum? Tabikide! Sjsjsjsj. Neyse bu bölümün sorusu da şu olsun,
- caleo mu yoksa hazel~leo mu?
Bir sonraki bölüme kadar hoşçakalın...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Son Kehanet
FanfictionPercy jackson'nun maceraları devam ediyor! Syris, 16 yaşında sıradan bir genç kız. Bir melez olduğundan hatta son büyük kehanetteki en önemli melez olduğundan haberi yok. Bu kitapta syris, percy ve diğer kahramanların hikayesi anlatılıyor...