20:05
Karlarla kaplı ormanlığın arasından zar zor açılmış yolda giden bir otobüs.
Beyza otobüsde kalan son yolcu olduğunu arkasını dönüp içini kolaçan ettiği zaman anladı. Bu çok normaldi çünkü şu anda gittikleri yere bir yıldır kimse gelmemiş ve gelmeyi de planlamıyordu. Uzun bir hikayesi vardı bu ormanın ama Beyza bu orman hakkında bildiği tek şey Ahmet in ailesinin bir dağevi olduğu ve zaten şu anda oraya gittiğiydi.
Kafasını ne zaman dışarı bakmak için çevirse bi korku giriyordu içine, bu sık, karanlık ve ürkütüvü orman onu etkilemişti. Buraya getirmesi için şoföre ayrıca para bile vermişti.
Otobüs yavaşlayınca geldiğini anlamıştı Beyza ve ayağı kalkmıştı bile, bir iki admdan sonra kapıda hazır bekliyordu. Bir yandan da ormana bakıyordu az sonra oraya girecek ti. Artk tamamen durmuş otobüsün kapısı açılmıştı bile sanki şoför bile gitmesini istemiyordu. Daha ilk adımını atmıştı ki durdu, buna sebep olan şey şoförün lafa girmesiydi. "Umarım buraya gelmen için iyi bir sebebin vardır"Beyza şaşırmıştı, daha doğrusu yol boyunca ağzını bıçak açmayan şoför tam inerken konuşmaya başlamıştı ve zaten lafa giriş şekli hiç te iyi şeyler diyecekmiş gibi deildi. "Eee.. Evet var.... Neden ki?"
"Bak kızım bu söylediklerimi nasihat deil bir uyarı olarak gör. Buraya gelmen için aklını kaçırmış olman lazım. Sen hiç mi duymadım bu ormanın hikayesini. Burya gelen kişi herlade intihara meyilli olmalı..."
"Şey.. eeeee " lafını yarıda kesen birden çalan ve Beyzayı irkilten telefonuydu.
Açmak yerine bu ilginç ve bir o kadar da ürkütücü sohbete devam etmek istiyordu. Sonuçta kimse canını yerde bulmamıştı ve bu otobus, son otobus olmakla birlikte, buralara gelen ilk araç olma özelliğini de taşıyordu. Bunu Beyza da biliyordu.
Her ne kadar aklını bu düşünce kurcalasada, kararsız ama zorunda olduğu iki adımla otobüsten inmişti bile. Ve ardından egzos dumanlarının altında kaybolup gitti.
Ormanın içine doğru yola almaya başldı Beyza, hedef teleferiklerdi. Belki orada diğer arkadaşlarıyla karşılaşırsa bu korkusu az da olsa giderdi. Çok cesaretli bi insan deildi ama pes etmeyen bir yönüde vardı, asla yılmayan.
Az önce şoförle olan muhabbetini yarıda kesen telefon yine çalmaya başlamıştı. Az önce iyi bir zamanlama olmasada şu an tam yeriydi birileriyle konuşmanın. Hızlı bir parmak darbesiyle açtı telefonu."Ahmet"
"Tanrıya şürkür iyisn az önce neden açmadın telefonunu. Korkuttun "
"Şoförle önemli bi muhabbetin içindeydimde özür dilerim. "
"Yok sıkntı deil ee sen nerdesin geldinmi" keşke diye tekrarladı içinden Beyza.
"Hayır az sonra teleferikte olurum diğrleri geldimi?.
"Yok bi tek bn varım hadi hızlı ol"
"Tamam orda görüşürüz" hiç istemesede telefonu kaptmıştı bile ve bu ormanda yine yapayalnızdı.
Nereden baksanız bi 10 dk sürmüştü ama eski ve hala kullanılan teleferik istasyonuna gelmişti sonunda. Aslında burayı bi tek onlar kullanıyordu sanırım.
Teleferiğin olduğu yere attığı bakış onu doğruca banka götürmüştü çünkü teleferik yerinde yoktu ve muhtemelen ondan önce gelen arkadaşları olmuştu. Şimdi beklenmesi gerekiyordu ama hava bu kadar soğuk ve ürkütücü olunca o kadar kolay olmuyordu bu. Zaten bankta oturması iki dakikayı ya bulmuş ya bulamamıştı. Kendisi de biliyordu burda fazla oluşturamayacağını, bunu ayağı kalkıp etrafı kolaçan etmeye karar vermesi belli etmişti.
Çantasını bankta bıraktıktan hemen sonra gezmeye başlamıştı bile ilk aklına gelen istasyonun arkasıydı. Karların çokluğu onu zorlasada bi dakka felan sonra arkadaydı.
Manzaranın muhteşemliğine kapılmış bakıyordu Beyza. Aslında şartlar bu kadar zorlu olmasa burası tam bir yaşanacak yerdi. Tam karşısında aşağı doğru inen bir dağ ve onu bir yorgan gibi saran ağaçlar.üzerlerinde ki karlar işe ayrı bi estetik katıyordu ama Beyza nın aklına genelde buranın son baharda nasıl güzel olabileceği geliyordu. Aslında sararan yaprakların verdiği renk ve huzuru düşünüce ve tabi bu düşünceyi bu manzarayla birleştirince haksız sayılmazdı.
Arkasını dönüpte geri dönmeyi planladığı anda onu durduran ve ilgisininçeken bir şey gördü. Duvara yapıştırlmış bir gazete parçası. Yanına yaklaştı ve üzerindeki yazıyı dikkatlice okumaya başladı.
Geçtiğimiz hafta bu ormanlıklarda yaşnanan cinayetin sırları yavaş yavaş çözülmeye başladı. Türkiye yi ziyarete ve gezmeye gelen iki ingiliz turistin bu ormanlıklarada parçalanmış cesetleri çıkması ülkeyi şoka sokmuştu hatırlarsanız.
Şu anda bilinen bir kaç şey şu, Bakırköy ruh ve sinir hastalıkları hastanesinden kaçan iki poskopat hastanın en son bu ormanlıklarda görülemsi ve üstüne üstlük bu iki poskopatın insan etine duyduğu ayrı zevk cinayeti onların işlediğnin bir kanıtı olabilir.Altı yırtılmış olan bu haberi okuyan Beyza nın resmen kanı donmuştu. Öylece habere bakıyordu ve ordaki yazan ormanlığın şu anda içinde olması onu ayrıca delirtecek gibiydi.
Kendine gelemsi gerketiğni biliyordu, zaten içinden küfürler saydırmaya başlamıştı bile.
Ardından kafasını duyduğu bir ses nedeniyle sola çevirdi. Bu istasyonun arkasına geldiği köşeye. Onu gizlice izleyen bir kafa görmüştü ve göz göze geldikleri anda ordaki her neyse kaçmaya başlamıştı bile...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SABAHA KADAR
Horror8 Arkadaşın hikyesi. Hiç gitmemeleri gereken bi ormanlık ve ormanlıkta yaşayan iki piskopat. Sabaha kadar yaşanacaklar ağzını açıkta bırakacak. "Yanına yaklaştı ve üzerindeki yazıyı dikkatlice okumaya başladı." Geçtiğimiz hafta bu ormanlıklarda yaşn...