Durdum ve düşündüm. Atlasam mı atlamam mı diye.Sonra atlamazsam olmaz diyerek koştum ve Ali'nin sırtına atladım. Böyle bir şey beklemediği için düşer gibi oldu ve kendini toparlayıp bacaklarımdan tutup ve bana dönüp "napıyon sen ya" gibi baktığında masum masum sırıttım ve Ali gülerek kafasını çevirip yürümeye başladı. Okuldakiler bize her ne kadar uzaylı görmüş gibi baksada umursamadan yürümeye daha doğrusu Ali sırtında bir adet benle yürümeye devam etti. Sınıfa girdiğimizde Ali beni yere indirdip kendi sırasına geçti. Daha Sinem ve Murat gelmediği için Ali'nin yanına geçtim. Ali kafasını sıraya koyup yattığında bende onun sırtına kafamı koyup yattım. Biz böyle yatarken Sinem sınıfa "Selam" diye bağırarak girdiği için kafamızı kaldırdık ve Sinem'e bağırdığı için kötü kötü bakmaya başladık.
Sinemle Murat önümüzdeki sıraya oturup arkalarını döndüklerinde Sinem baya mutlu bir şekilde gülümsüyordu."Hayırdır ne bu neşe sabah sabah?" dedim. Sırıtarak
"Bende bilmiyorum." dedi ve salak salak sırıtmaya devam etti. Biz böyle devam ederken hoca gelmesiyle ayağa kalkıp kısa günaydın faslından sonra oturup dikkatlice dersi dinlemeye başladık. Dersimiz matematikti. Her ne kadar sevmesekde dördümüzün matematik dersi iyiydi daha doğrusu sadece matematik değil çoğu dersimiz iyiydi. Biraz ineğiz sanırım ama olsun seneye önemli bir sınava gireceğimiz için böyle olması iyiydi.
Ders bittikten sonra Sinem'in "Hadi kantine gidelim." demesiyle ayaklanıp kantine gittik. Sabahtan beri nedenini anlayamadığım bir şekilde içimde bir huzursuzluk vardı ve bir türlü gitmiyordu. Kantine vardığımızda Ali ve Murat hemen sıraya gittiler ve bizde boş bir masaya oturduk. Dördümüz küçüklükten beri çok yakın arkadaşız hatta ailelerimiz de biz doğmadan öncede arkadaşlarmış. Şahsen böyle arkadaşlara sahip olduğum için şanslıydım. Hep kötü günümde, iyi günümde, her zaman yanımdalardı. Ben böyle tam düşüncelerle dalmışken Sinem "Aleyna hadi kalkalım. Ali ve Murat birazdan gelirler." demesiyle beni kolumdan tutup hızlı bir şekilde kantinden çıkardı. Koridorda durdurup
"Ne oldu Sinem? Ne bu acale?"
"Bir şey olmadı Aleynam sıkıldım belemekten ondan yani yoksa bir şey olduğu falan yok." diyip kolumdan sürüklemeye devam edip yürümeye başladı.Arkasından her ne kadar görmiceğini bilsemde göz devip yürümeye daha doğrusu sürüklenmeye devam ettim. Sınıfa girip oturduğumuzda hemen önümüze bize kız oturdu ve bize dönüp
"Merhaba ben Güneş." diyip elini uzattığında sıkıp bizde kendimiz tanıttık. Tatlı bir kıza benziyordu Güneş. Okula yeni gelmiş. Ailesinin iş nedeniyle yılda bir kere taşınıyorlarmış ama büyük ihtimal bu seneden sonra pek taşınma ihtimalleri yokmuş. Biz gayet iyi kaynaşıp konuşmaya dalmışken sınıfa Ali ve Murat geldi. Sinirli bir halleri vardı.O sırada bir kız gelip Güneş'i çağırmış ve Güneşte gitmişti. Aliler yanımıza geldiğinde sinirlilerdi.
"Ne oldu? Ne bu sinir?"
"Bir şey olmadı ya sıradan bir çocuk sinirimiz bozdu."dediler. Her ne kadar pek inanmasam da üstünde durmadım zaten halimde yoktu. Kafamı sıraya koyup bir güzel uyumaya başladım.
AYAZ (Saat: 08:00)
Her zamanki gibi yine erken kalmanın lanetiyle uyandım. Saatte baktığımda hazırlanmam için yarım saat olduğunu gördüm. Banyoya girip rutin işlerimi hallettikten sonra mutfağa gidip kendime kaşarlı tost yapıp masaya oturdum ve yemeğe başladım. Son lokmamı da yedikten sonra dişlerimi fırçalayıp üzerimi değiştirip okula doğru yol aldım. Aslında şuan kendi okuluma değil Aleyna'nın okuluna gidiyordum. Onu çok özlemiştim. Ona sıkıca sarılıp yaptıklarım için özür dileyip beni affetmesini o kadar çok isterdim ki.. ama maalesef her istenen gerçekleşmiyor. Okulun oraya vardığımda okula girmedim onu yerine bir kafeye gidip oturdum. Teneffüs için zilin çalmasına vardı bende kahvaltı yaptığım için aç değildim onun için uykum iyice açılsın diye kahve söyledim. Garson yanımdan uzaklaştığında düşünmeye başladım "Acaba beni affeder mi diye?" diye. Biraz zordu hatta baya zordu ama bence olurdu, affederdi beni. Garson kahveyi getirdiğinde yavaş yavaş içmeye başladım.
Kahvem bittikten sonra biraz daha oturdum ve hesabı ödeyip çıktım. Zilin çalmasına 10 dakika vardı. Okula girdiğimde zil çalmıştı ve öğrenciler zilin çalmış olmanın mutlulukta koridora doluşmuştu. Tam merdivenlere baktığımda Aleyna'nın merdivenlerden indiğini gördüğümde hem çok mutlu olmuştum hemde yanına gidip sarılamicak olmuş olmanın mutsuzluğu vardı. Vicdan azabımdan hiç bahsetmiyorum bile. Aleynalar kantine gittiklerinde bende arkalarından gittim ve kapıya yaslanıp onu izlemeye başladım. O kadar çok özlemiştim ki onu... Keşke dedim içimden keşke hiç böyle olmasaydı dedim ama olanla, ölmüşe çare yoktur maalesef..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PİŞMANLIK
RandomSevdiği kızı bırakmak zorunda olan Ayaz. Ayaz gittikten sonra mahvolan Aleyna. Peki Ayaz geri dönerle ne olucak? Aleyna, Ayaz'ı affedicek mi?