Yalın geçen yarım saatten sonra iyice sıkılmaya başlamıştı. Karşısındaki iki genç kızı izlemeye başladı. Muhtemelen üniversite öğrencisiydi her ikiside. Yalın konuşmalarını oturduğu yerden duyabiliyordu. Birkaç hafta sonra gidecekleri tatille ilgili planlarını konuşuyorlardı. Bu sırada duyduğu sesle irkildi Yalın.
"Bayan Poyraz?"
Yalın şaşırdı fakat adamın görmesine fırsat kalmadan toparlandı. Ayağa kalktı, adama gülümseyerek elini uzattı "Bay Hawthorne?"
◆◆◆
"Yalın?"
"Ihhm..."
"Yalın!"
"Derya lütfen git başımdan."
"Sanırım yine kovulmayı bekliyorsun?" dedi Derya. Yalın uzun süre sonra iş bulabilmişti ve bu sefer onu yıldıracak herhangi bir sebep yoktu, ama biraz daha geç kalırsa yine kovulacaktı şüphesiz. Yalın doğruldu yattığı yataktan. Derya kolları kenetlenmiş bir şekilde Yalın'ın başında dikiliyordu hala. Yalın Derya'yı daha fazla bekletmemek için "Yarım saate hazırım." yatağından kalktı ve banyoya yöneldi, Derya'nın sert bakışlarını hala üzerinde hissediyordu devam etti "Sanıyorum atıştırmalık birşeyler hazırlayabilirsin?" Ardından banyoya girip kapıyı kapattı. Derya bazen bu duruma sinir olsada umursamadı, aşağıya inip kahvaltılık birşeyler hazırlamaya başladı. Yalın aşağı indiğinde Derya'yı masanın başında buldu. Hızlıca bir şeyler yedikten sonra kalktı, arabasının anahtarlarını alıp evden çıktı.
Bir saat sonra yeni işyerindeydi. Karşısında ki ev son derece bakımlı ve güzel bir evdi. Arabasından indi ve eve doğru yürümeye başladı. Taş yolluk henüz bitmişti ki bir ses duydu ve arkasına döndü ama bir şey göremedi. Kapıyı çaldı. Kapıyı evin hizmetlilerinden biri açtı, Yalın'ı eve davet etti. Yalın ürkmüştü ister istemez. Sakin kalmaya çalışıyordu. İçeri geçip Bay Hawthorne'u beklemeye başladı. Fazla geçmeden Bay Abey kapıda göründü. Bir şey söylemeden onu takip etmesini işaret etti. Yalın kalktı tedirgin olmuştu fakat kaç zamandır aradığı işi bulmuşken bırakmak istemiyordu. Sessizce peşinden gitti. Üst kata çıktılar. En sağdaki odanın kapısına gelince durdular. Bay Abey "Lütfen korkmayın. Size söylediklerimi yapmanız yeterli. Rachel biraz çekingendir ama iyi anlaşacağınıza eminim." Yalın buna inanmayı diliyordu. Bay Hawthorne onu orada bıraktı ve gitti. Yalın, cesaretini bulmaya uğraşıyordu. Elini kapının koluna uzattı ve yavaşça çevirdi. Kapıyı açtığında yatağında uyuyan 17-18 yaşlarında bir kız gördü. Yalın kendi gençliğini hatırladı. Boğazına yutkunamayacağı kadar büyük bir yumru oturmuştu. Anı düşünmeye çalıştı. Geçmeyeceğini bilmesine rağmen. Aşağıya indi ve Abey'i buldu. Kızın uyuduğunu, akşam üstü tekrar görmeye geleceğini söyledi. Evden çıkıp her zamanki kumsala gitti. Burayı 12 yaşında keşfetmişti. Burası fazlasıyla sakindi ve Yalın'ın kafasının içindeki karabasanları uzaklaştırıyordu. Burası kendisini hissettiği tek yerdi, aynı zamanda kaybettiği...
Denizin duru mavisi ruhunu yatıştırıyordu. Yalın saatlerce boşluğa bakarak eski anılarını yâd ediyordu.
İmkansızlığı düşünüyordu, kalbindeki hayaletleri...◆◆◆
"Merhaba Bay Hawthorne." İçeri geçti. Rachel'in odasına yöneldi. Kapıyı çaldı, onaylamasını beklemeden kapıyı açtı. Rachel koltuğa gömülmüş kitap okuyordu. Usulca yanına yaklaştı, gülümseyerek "Merhaba" dedi. Rachel kafasını kaldırdı Yalın'a baktı şaşırmış bir şekilde biraz sonra gülümsedi ardından ekledi "Merhaba" kalktı oturması için yer gösterdi. Yalın karşısına oturdu. Onunla iyi ilişkiler kurması gerekiyordu. Sıcak görünmeye çalışıyordu. Bir süre sustular. Sessizliği bozan Rachel oldu.
"Benim evdeki eğitimimi tamamlamama yardım edecekmişsin?" Yalın söylediklerini anlamaya çalışıyordu. Eğitimini tamamlamaya yardım etmek mi? diye düşündü. Abey'in neden böyle birşey söylediğini anlamıyordu. Onaylamaktan başka çaresi yoktu.
"Evet. Bundan sonra günün yarısından fazlasını beraber geçireceğiz." Rachel'in sıcakkanlı olması Yalın'ın işine gelmişti. Rachel bir süre kendinden bahsetti. Normal görünüyordu. Rachel onu sevmişti zaten gerisi gelirdi her şekilde.İki saat sonra evindeydi. Soğuk bir duştan sonra yatağına girdi ve sonsuzluğa daldı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KIZIL KUMLAR
Teen Fiction"Anne?" "Anne?!" Bağırışlarına cevap gelmedi yine. Kafasındaki sesler onu rahat bırakmaya hiçte niyetli değillerdi.Yalın korkuyordu. Karabasanlarını susturması gerekiyordu. Ayağa kalktı, başını ellerinin arasına aldı ve sıkmaya başladı. Çığlıklar ar...