İNTİKAMCI

SAHTE CENAZE

  Adrian artık on bir yaşını doldurup, on iki yaşına girmeye hazırlanıyordu. Babası ile birlikte geçirdiği on bir yılda babasına o kadar bağlanmıştı ki, onu hem babası hem de annesi olarak görüyordu. Tam da on ikinci yıllarına girecekler iken, o gece bay Kelvin eve gelmedi. Otuz yıllık hizmetçileri Bernhard ona babasının önemli bir iş görüşmesi için Fransa'ya gittiğini söyledi. Adrian babasının onu ne kadar sevdiğini bildiği için, bu durumu hoş karşıladı ve babasını beklemeye koyuldu.

 Babasını beklemeye başladıktan bir gün sonra evlerine bir telefon geldi, Adrian babasının aradığını düşünerek, heyecanla telefonu açtı. Telefonda ki bir yabancıydı ve Adrian'dan telefonu bir büyüğüne vermesini istedi. Adrian hizmetçisi Bernhard'ı çağırarak telefonda bir yabancının olduğunu ve bir yetişkin ile konuşmak istediğini söyledi. Bernhard telefonu kulağına götürdü ve yabancı ile konuşmaya başladı. Konuşmaları bittiğinde Bernhard üzgündü, neredeyse gözlerinden bir yaş damlası geliyordu. Adrian meralı gözlerle Bernhard'a bakıyordu. Bernhard ona babasının uçağının dün akşam düştüğünü ve babasının kurtulamadığını söyledi. Adrian yıkılmıştı. On bir sene boyunca arkasında bir dağ gibi duran, onu koruyup kollayan babasının öldüğü haberini almıştı. Hızla odasına koşup Bernhard'ın onu sakinleştirmek için kullandığı sözleri hiçe sayarak, kapıyı kilitleyip ağlamaya başladı. Bir süre sonra ağlamayı istemeden bıraktı ve uyudu. Sabah uyandığında ev baş sağlığı dilemek için gelen misafirlerle doluydu. Hepsini teker teker selamladı. Misafirlerin baş sağlığı ve iyi dileklerini aldıktan sonra, cenaze işlerinin yapılması için Bernhard'a istekte bulundu. Yaklaşık bir hafta sonra babasının cenazesi ülkeye geldi ve kalabalık bir merasim ile gömülmeye gidiyordu...

İşte bir dağın oluşumu burada başlıyor, bir dağın çöküşü ise burada sonlanıyordu...