mardin

442 11 10
                                    

İste ayak basmıştim yıllar önce ailemle gittiğimiz ama arada tatile geldiğimiz şehir havalimaninda annemler bavulu alirken bende abimi aradim " abi nerdesin biz ucaktan indik" abim heyacanli bir sesle "kapinin onunde sizi bekliyorum ' titrek bir sesle soylemisti.azicik duygulanmiş olabilirdi. Biz üç kardeşiz en büyük abim azat mardinde dedmin şirkettinde çalıştığı için birbirimizi pek göremiyorduk ortanca bendim tek kız olduğum için tabiki de çok kıymetliydim ben 2 üniversite bitirdim yani iki mesleğim vardı birincisine başlamıştım ama daha iyi meslek yapabilirdim belki şirkette mimar olarak çalişacagimi dusunerek ailemin de onayini alip mimarligi okuyup bitirdim ve 3 hafta sonra baslayacaktim tabi birinci meslegimi de birakmiycaktim tiyatroyu seviyordum boşuna iki yıl konservatuar okumamıştım zaten ailemde karşıydı onun için mimar olmuştum ve en küçüğümüz selim benden iki yaş kücük o da avukatlik okuyordu .yavaş yavaş ilerlerken birisine çarpmam ile dengemi kaybedip düşecekken belimde bir el hissetim karşımdaki gözlere bakınca baya ürkmüştüm fazla yakisikli bir cocugun kollarindaydim. Telefonumun çarpmasıyla kendime gelip "dikkat etsene be düz yolda yürümeyi bile bilmiyorsun" adam sadace yüzüme bakıp alayla gülümseyip yanımdan ayrılmıştı. Telefonum baya kırılmıştı sinirliydim annemleri beklemeden abimin yönüne doğru ilerledim rang roverle gelmişti . Abime sarılıp annemler gelesiye kadar azıcık özlem gidermiştik anlamıştı sinirli olduğumu " noldu prensesim kim kızdırdı seni ?" Oflayaraktan " aptal bir çocuk bana çarpıp afedersin bile demeden alayala gülüp gitti bana ya " hafif gülünce bir tekme attım "abi kim olduğumu unuttun herhalde " korkunç bir ifade verip" sakin ol prenses söz bir daha gulmüycem ama sakın bır daha bana tekme atma canımı yakıyorsun" bu sefer ben gülmüştüm küçükken dedem beni tekvandoya gönderip bir kac silah dersleri vermişti. Kendimi korumam için.annemlerlede sarıldıktan sonra konağa doğru yol aldık yol boyunca susmamıştı abim birden aklıma emir geldi varınca ara demişti ama telefonum kırılmıştı abimden telofonu isteyip emire durumu iza edip mesajları silip abime vemiştim hemen telefon almalıydım yarın ilk işim o olacaktı konagin kapisini korumalar açtığında öyle bir hava vardı ki beni ürpertiyordu. Ninem koşup ah yavrularim nerede kaldınız diyip bir zılgıt çalmıştı ben bir an önce dedemi görmek istiyordum dedemi sorup çalışma odasında olduğunu öğrenince hemen yanına gittim zaten bu konakta sadece dedem çekilirdi beni görünce gözleri dolu bana baktı biraz özlem giderdikten sonra beni koltuğa oturmam için yöneltti "canim torunum benim seni ne kadar özlediğimi bilemezsin bide bana şöyle bir torun göstersen ne iyi olurd dimi" diye sorunca baya kızarmıştım ne cevap vereceğımi düşünüp "dedecim daha abim evlenmedi veni niye karıştırıyorsun hem ortada daha evleneceğim bile yokken" dedem azıcık üzülse bile lafın altında kalmazdı' o hayırsız abinin evleneceği yok hem ben bilirim birisi olduğunu" gülümseyerek cevap verdim ben herşeyimi dedeme anlatırdım . "Evet birisi var ama daha evleneceğimiz söylenemez" dedim biraz daha sohbet ederek yorgun olduğumu söyleyip müsade istemiştim odama geçip kısa bir duş alıp gözlerimi dinlendirmeye başladım aklımda hala çarptığım o çocuk vardı simsiyah gözleri ve çatık kaşlari birbirini çok korkunç gösteriyordu biraz daha düşünerek uykuya dalmıştım sabah gözlerimi açtığimda çığlık atmıştım ...

ADINI KALBİME YAZDIM (TÖRE)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin