Ölüm gibi geçen bir haftanın içinde delirmenin eşiğinden beni kurtaran küçük umudum oldu. Eğer yaşıyorsam, bugün içindi.
Bugün büyük gündü. Bugün Zayn Malik' ten kurtulacağım gün, bugün özgürlüğün günüydü.
Şu an karşımda, ellerimi tutarak konuşması bile içimdeki mutluluğu engelleyemiyordu.
"Sana onlarca hediye almanın zamanı geldi Malvina. Biraz geç geleceğim ama merak etme. Varlığımı her zaman hissedeceksin."
Elini yüzümde gezdirdi.
"Masum ışığım... Sana dokunmaya bile kıyamıyorum." Önüme düşen saçı kulağımın arkasına sıkıştırıp ayağa kalktı.
"Gitmeliyim. Sen de burada durup aldığım bebeklerle oynayabilirsin. Çok sıkılırsan Panda' yı bul. Seni silah odama götürür. Birini öldürerek eğlenebilirsin. Korkma sakın, sana asla birkaç kişiyi öldürdün diye kızmam!"
Kanımı donduracak bir kahkaha attı.
"Akşam görüşürüz sevgilim." Eğilip alnımı öptü ve daha sonra gitti.
İçim içime sığmıyor, tek yapmam gereken Jawadd' ı beklemekti. Yataktan fırlayıp odayı turladım. Sürekli bunu yapmaya devam ettim ve beklemek yavaş gelen bir ölüm gibiydi.
Zaman geçmedi, bekledim, bekledim ve saatler sonra o sesi duydum.
"Malvina?" Kapım yavaşça açıldı. İçeriye mucizem -Jawadd- girdi.
"Lütfen sorun olmadığını söyle." dedim kontrolsüz bir sesle.
Gülümsedi.
"Gidiyoruz." Ona sarıldım. Beni buradan kurtarabilecek tek kişiydi ve birazdan kurtulacaktım! Öyle iyi hissediyorum ki, tekrar yaşam bulmuş gibiydim.
Jawadd benden ayrılıp elimi tuttu.
"Sessiz ol." Başımı hızla aşağı yukarı sallayıp odadan çıktık. Koridoru geçip merdivenlerden indik ama şimdiye kadar kimseyle karşılaşmadık. Bu biraz tuhaf. Normalde her yerde korumalar olurdu.
Kimsenin olmamasının verdiği cesaretle "Herkes nerede?" diye sormuştum.
"Dediğim gibi, neredeyse herkes soygun için gitti."
Herhangi bir odanın yanından geçerken kapıdan dolayı sadece ayakları görünen birini gördüm. Erkek olduğu rahatça anlaşılan bu kişi yerde yatıyor ve hareketsiz görünen ayaklarının dibinde kan birikintileri vardı.
Olduğum yerde durunca Jawadd da durmak zorunda kaldı.
"Bir sorun mu var?" Parmağımla ayakları görünen adamı gösterince oraya baktı ve yüzü tuhaf bir şekle girdi.
"Hemen gitmeliyiz." dedi daha da tuhaf bir sesle.
Yürümeye devam ettik. Arka bahçeye çıkınca hiçkimsenin olmaması içime bir şüphe sokmuştu.
Zayn' i tanıyordum. Evde beni tek başına bırakıp gidecek kadar aptal değildi. Bir şeyler seziyor ama bunu düşünmemeye çalışıyordum. Birazdan bu evden kurtulacağım sonuçta. Odaklanmam lazımdı.
Bahçe kapısından(!) dışarı çıktık. Böylesine rahat ve sorunsuz olacağını, hatta kapıdan çıkacağımızı bile tahmin etmemiştim.
"Ne yani, şimdi özgür müyüm?"
O anda bize doğru koşan korumayı gördüm.
"Bayan Portman! Sakın onunla gitmeyin! Sakın-"
Silah sesi.
Jawadd onu öldürdü.
Çığlık atıp tuttuğu elimi kendime çektim.
"Neden yaptın bunu? Silahı yoktu!" Yüzünde karanlık bir ifade oluştu.
Tıpkı Zayn gibi.
"Bu evden çıkmak için birkaç kişiyi öldürmem gerekti. Bu adam da onlardan biri sadece."
Ayakları görünen adam... Kan birikintileri...
Korkuyla Jawadd' a bakıp ondan birkaç adım uzaklaştım.
"Sana bir sır vereyim mi Malvina?"
Gülümsedi.
"Zayn' le kalmış olmayı dileyeceksin."
Kalbime bıçak saplamışlar gibi hissettim. Korku tüm benliğime yayılırken terleme ve titreme kendini gösterdi.
Benden habersiz bir şekilde koşmaya başladı bacaklarım. Yardım çığlıkları ile ağlayarak hem Jawadd' tan hem de evden kaçıyordum.
Fakat bana yetişti.
Kolumu aslan pençesine benzeyen elleri ile kavrayıp durmamı sağladı. Hastalıklı bir şekilde gülüp "Aptal." demişti.
"Ne olur bırak beni! Neden böyle yapıyorsun?"
"Ailemi benden aldı. Ben de onun ailesini alacağım. Özür dilerim Malvina. Sen sadece çok şanssız bir insansın."
Bize doğru yaklaşan siyah araba görüş alanıma girdi. Kaçmaya çalıştım. Bağırarak yardım istedim ama hiçbir şey olmadı.
Siyah araba yanımızda durdu, Jawadd arka kapıyı açıp beni içeri fırlattı ve tekrar kapıyı kapatıp açık pencereden bana doğru eğildi. "Ne derler bilirsin Malvina. Kötünün daha kötüsü olurmuş her zaman. Sen en iyisini kaybettin."
Araba hareket etti. Yanımda oturduğunu yeni fark ettiğim yaşlı adam çığlık atmama neden oldu.
"Merhaba Malvina."
"Sen kimsin?" Araba hareket etmesine rağmen kapıyı açmaya çalıştım. Kilitli olmasa düşünmeden atlayabilirdim.
"Boşuna hareket edip kendini yorma canım."
"Sen kimsin?!" diye sordum tekrar bağırarak.
"Zayn' in bir arkadaşıyım." Elimle ağzımı kapatıp yaşadığım şoku ve korkuyu sindirmeye çalıştım.
En başından beri böyle olacağını bilmek zorundaydım. Zayn' in kuzenine nasıl güvenebildim ki? Nasıl böyle bir aptallık yapabildim?! Aptalım... Çok aptalım!