×1×

1.3K 65 10
                                    

×Handenin ağzından×
Ben Hande. Hande Erçel. Bu hayattaki tek mutluluğum ise Tolga. Tolga Sarıtaş. Onu hiç görmemiştim. Zaten nasıl görebilirdim ki. İnsanlara muhtaç olarak yaşıyorum. Ameliyat olup bu durumdan kurtula bilirdim aslında ama maddi durumumuz pek iyi değil. Yine her zamanki gibi koltukta oturmuş onu izliyordum. "Büyük Sürgün Kafkasya" diye kısa bir dizi de rol alıyordu. Çok yakışıklıydı. Benim hep 2 dileyim olmuştu. Birincisi yürüye bilmekti. İkincisi ise Tolga'yı görmek. Kapı çaldığında daldığım düşüncelerden ayrılıp kafamı arkaya çevirdim. Annem kapıyı açtığında gelenin kuzenim Gamze olduğunu gördüm. Anneme sarıldıktan sonra koşarak yanıma geldi ve kendini koltuğa attı. Öyle hızlı atlamıştı ki,popom koltuktan 1-2cm yükselmişti.
H:sakin:) Ne oldu?
G:Sana bir süprizim var:D
H:gerçekten mi? Neymiş?
G:şimdi söyleyemem ama bu hayatında aldığın en büyük hediye olmuş olucak.
H:senin planın beni çatlatmak mı? Ne zaman vereceksin?
G:hafta sonu doğum gününde.
H:bunu yapamazsın! Hafta sonuna 4gün var.
G:artık beklemek zorundasınız hanım efendi. Ama inan bana sonra çok teşekkür edeceksin.
Deyip kumandayı eline aldı ve kanalı değiştirmeye kalktı.
H:sakın! Sakın aklından bile geçirme ve kumandayı yavaşca yere bırak!
G:ay iyi be. 40 yılda bir geliyorum. Onda bile Tolga'yı izliyorsun.
H:karışma bana da, birazcık sürprizim hakkında ipucu ver:)
G:yok ya! Vermiyorum ve sen çatlaya-çatlaya doğum gününü bekliyorsun.
H:off
Ayaklanıp saçımdan öptükten sonra annemin yanına mutfağa adımlamaya başladı.
•°•°•°•
Son 2gün. Doğum günüme son 2gün kalmıştı. Gamzenin sürprizini çok merak ediyordum. Belki de o kadar büyük bir şey olmayacaktı. Boşuna bu kadar heyecanlanıyordum. Ama bu hayatında aldığın en büyük hediye olacak demişti. Bana sürpriz yapacağın söylediği andan bu ana kadar en az 50 kere aramış ve sürprizin ne olduğunu sormuştum. Ama cevap vermeyince ben de ipucu için diretmişdim. Ama sonuç hüsran.
H:anne?
E:efendim kızım?
H:beni sandalyeme oturturmusun?
Annem gelip tekerlekli sandalyeyi koltuğa yaklaştırdı. Ve beni kucaklayıp zorla sandalyeye oturttu. 18yaşındaydım. Bu yüzden ağırlığım vardı. Ve taşımak zordu. Babam da akşama kadar çalışıyordu. Bu yüzden beni taşımak ta anneme düşmüştü. Hep beli ağrırdı. Ben sorduğumda ise çok çalışmaktan diyordu. Annem ev kadınıydı. Evimiz çok küçüktü ve belini ağrıtıcak derecede bir şey yapmıyordu. Tabi beni taşımak dışında. Kendimi çok suçlu hissedoyordum bu konuda.
H:annem affet
Dedim gözümden bir damla süzülürken. Annem kendini demin beni kaldırdığı koltuğa bıraktı ve yüzüme bakmaya başladı.
E:ne oldu birtanem?
H:senin belini ben ağrıtıyorum. Özür dilerim elimden de bir şey gelmiyor. Sana yük oluyorum.
E:Handem. Ne saçmalıyorsun kızım sen? O nasıl laf. Sen benim kızımsın. Hiç yük olurmusun bana. Hem benim belim çok çalış-
H:anne lütfen ikimiz de bunun doğru olmadığını biliyoruz.
E:öyle olsa bile inan bana hiç yük olmuyorsun. Sen benim kızımsın. Ve ben bununla gurur duyuyorum. Ve sonsuza kadar seni taşımak zorunda bile olsam bir an bile gocunmam(doğru mu yazdım?) taşırım.
H:annem
Deyip kollarımı annemin boynuna sardım. Bir süre sarıldıktan sonra annemin başıma öpücük kondurması ile ayrıldık. Ayrıldığımız an aklıma yine sürpriz meselesi gelmişti. Zaten 2gündür çıkmıyordu ki.
H:anne. Gamzenin sürprizinin ne olduğunu biliyormusun?
E:hayır kuzum. Mutfakta öylesine sormuşdum ama söylememişti.
H:off
E: :D...birtanem ben biraz kestiricem. Bir şey istiyormusun getireyim?
H:hayır annecim keyfine bak.
E:tamam. Ama bir şeye ihtiyacın olsa bir an bile düşünme çağır. Tamam mı?
H:tamam annecim.
Annem alnımı öptükten sonra odasının yolunu tuttu.
Sandalyemi pencerenin yanına sürüp dışarıya baktığımda yağmur yağdığını gördüm. Acaba babam ne yapıyordu? Umarım yağmurun altında değildir. Zaten yeni yeni iyileşiyordu gripi... Babam inşaatçıydı. Hep çok çalışır ve çok yorulurdu. Ama benim geçirdiğim kazadan sonra daha fazla çalışmaya başladı. Sırf beni ameliyat ettire bilmek için...
•°•°•°•
Bu gün doğum günümdü. Sonunda! 4gün geçmek bilmemişti. Ama en sonunda bu gün öğrenicektim sürprizimi. Tüm akrabalar bizdeydi. Babam da işten izin almıştı bu günlük. Hepimiz masa etrafında toplanmış hem sohbet ediyor,hem de yemek yiyiyorduk.
Birden Gamzeye gözlerimi çevirip şirince gülümsedim.
H:ee kuzii. Sürprizim nerede benim? Vermiyicekmisin?
G:hayır
Ne demek hayır ya? Ağzım balık gibi açılırken sinirle sordum
H:ama doğum günümde dememişmiydin?
G:evet. Ama her kes hediyyelerini verdikten sonra.
Kocaman gülümsedim ve bağırarak
H:hediyyelerimi verin o zamannn
Her kes bu halime güldükten sonra yemeğine geri döndü...
•°•°•°•
İyi ki doğdun Hande,iyi ki doğdun Hande,iyi ki doğdun,iyi ki doğdun, mutlu yıllar sanaaa.
Her kes şarkı söylerken ben de dilek tutuyordum.
"Lütfen yine yürüye bileyim..."
Dileyimi diledikten sonra mumları üfledim. Her kes alkışlarken ben, sürprizimi almama az kaldığı için heyecanlanıyordum. Her kes tek tek gelip beni öptükten sonra,hediyyesini verip kenara çekildi. En sonda sıra Gamze ye geldiğinde yüzüne sinsi bir sırıtış yerleştirdi. Ve yaklaşıp iki yanağımdan öptü.
G:iyi ki doğdun birtanem
H: :)
Sonra benden bir adım uzaklaştı ve cebindeki mendili çıkardı. Sonra ise arkama geçip gözlerimi bağladı.
H:ama ben böyle daha da heyecanlanırım. Gözlerim kapalıyken
H:siz sürprizin ne olduğunu biliyormusunuz?
Diye sordum. Her kesten "hayır" kelimesini duyduğumda daha da heyecanlandım. Gerçekten ne ola bilirdi ki? Biraz daha bekledikden sonra kapının açılma ve kapanma sesini duydum. Galiba çok büyük bir şeydi. Her kes sürprizi görmüş olucak ki şaşkınlık nidaları yükselmeye başladı.
H:ya çok heyecanlı:D
G:hazırmısın birtanem?
H:EVET
Diye bağırdım. Sürprizleri çok severdim.
G:o zaman hepimiz üçten geriye sayıyoruz.
Hepimiz üçten geriye sayıp bitirdiğinde gözümdeki mendil açıldı. Yavaş-yavaş gözlerimi açtığımda ilk gördüğüm şey bir çift mavi göz olmuştu...

ENGELHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin