38.Bölüm*

2.1K 119 3
                                    

-Fallin'Love-

Jongin, Yixing'i yavaşça boynundan uzaklaştırdı ve hafifçe gülümseyerek konuştu.

''Benim yanımda bir kere daha böyle ağlamana izin vermeyeceğim, üzgünüm bebeğim, sana yaşattıklarım için. Daha fazla ağlama tamam mı?''

Yixing, burununu çekti ve yavaşça kafasını salladı. Jongin ise gülümsedi ve Yixing'le gözlerini birleştirip konuşmaya başladı.

''İstersen, dans eğitimini sadece benden alabilirsin, Jason'a katlanmana gerek yok.''

Yixing'de gözlerini Jongin'den ayırmadan oldukça kısık bir sesle karşılık verdi. 

''Hayır...Bende herkes gibi eğitilmeliyim''

''Pekala o zaman gereksiz bilgiler için Jason'a gitmelisin. Dans hakkında sözel olarak da öğrenmen gereken şeyler var. Eğitiminden sonra da 15 ayrı kentte dans mücadelelerine katılacaksın, merak etme bunlar Jason'un anlattığı gibi korkunç şeyler değil, kimse seni de öldürmeyecek.''

Yixing hafifçe kafasını salladı ve merakla sordu.

''Peki...Siz çetesiniz ama dans eğitimi mi veriyorsunuz?''

''Aslında bu yüzden Crips'in iki alt takımı var. Biz diğer çetelerle pek uğraşmayız, genelde dans mücadelelerine katılırız ve yeni gelen Crips üyelerini dans dersleri veririz. Ama abimin yönettiği, "The Rollin’60 Crips" uyuşturucu ve cinayet gibi işlerden para kazanıyor. Zaten Crips'i bu kadar ünlü yapan şeylerden biri de çok paramız olması.''

Yixing anlayışla başını salladı ve hafifçe gülümsedi. Jongin ise onun bu gülümsemesinden cesaret almış olacak ki, hızla Yixing'le ellerini birleştirdi ve biraz önce çıktıkları karanlık ve kasvetli merdivenlerden inmeye başladılar. Yixing'in kalbi yerinden çıkacakmışcasına atıyordu ve o anda tek yapabildiği, Jongin'in kalp atışlarını duymaması için dua etmesi oldu.

Merdivenlerden herbir inişlerinde, Yixing Jongin'in kendisini bu hışımla nereye sürüklediğini merak etmekten de kendini akamıyordu. Yaklaşık 30 saniyenin ardından, çoktan daha önce terk ettikleri o odaya dönmüşlerdi. Ama Jongin'in burada zaman geçirmeye tahammülü yoktu. 

Meraklı gözlerle bizi izleyen emrindeki insanlara aldırmadan oldukça açık ve net bir şekilde konuştu.

''Herkes hemen dışarı çıksın!''

Bu Yixing'in Jongin'i ilk defa birilerine emir verirken görüşüydü. Bu konunun aklını kurcalamasını istemiyordu ama o anda hiç olmadığı kadar sexy göründüğüne şahit olmuştu. Hemen kendini bu düşüncelerden arındırdı ve Jongin'in bir kere daha kendisini sürüklemesine izin verdi.

Önlerinde hızla dışarıya çıkan adamların aksine, Jongin bu sefer koridorun sağ tarafında ki odaya yöneldi ve bir merdiveni hızından ödün vermeden geçti. 

Yixing, Jongin'in neler yaptığını anlamaya çalışmakla o kadar meşguldü ki, Jongin'in onu bir balkona götürdüğünü fark etmesi birkaç dakikasını aldı. Bu balkon, her evde bulunan sıradan balkonlardan biraz farklıydı. Nereden bakarsan bak, burada olmasının nedeninin sanki bir grup insana nutuk çekmek için olduğunu söylenebilirdi.

Bir nevi, meclis de ki bakanların kürsüsünü andırıyordu ve bu yıkık dökük ev için fazla lükstü. Yixing, neler olduğunu anlamak için bir kere daha Jongin'le göz göze geldi ama Jongin ona bakmıyordu. Gülümsüyordu ve balkonun ardında ki şey her neyse onun tüm dikkatini çekmişti. Bu sefer, meraklı gözlerle, Jongin'in bakışlarını takip ederek onun bu kadar dikkatini çeken şeyin ne olduğuna görmeye çalıştı.

Ve gördükleri şey, onun tam anlamıyla başını döndürmeye yeterliydi. Önlerinde binlerce kişi vardı, o sırada insan gözüyle sayılamayacak kadar fazla olmaları Yixing'in yutkunmasına neden oldu. İnsanların önünde olmak onun için bir problem değildi, buna alışkındı ama ilk defa bir erkeğin -daha doğrusu yüce Crips'in patronunun- elini tutarak meraklı gözlerle onları izleyen bir sürü çete üyesinin karşısındaydı ve bu nereden bakarsan bak normal bir insanda şok etkisi yaratacak kadar büyük bir olaydı.

Yixing yutkundu ve bir kere daha onları meraklı gözlerle izleyen kalabalığa baktı. Hepsi neler olduğunu anlamaya çalışıyor gibiydi ve sürekli her yerden farklı bir ses duyuluyordu. Neler olduğunu tartışıyor gibi gözüküyorlardı ki, bunu yapmaları oldukça mantıklı olurdu. Jongin bu konu da onları daha da meraklandırmayacaktı. Yixing'in ellerini daha da sıkı kavradı ve herkesin görebileceği bir şekilde havaya kaldırdı.

Yixing, şaşkınlık dolu gözlerini Jongin'e bir kere daha dikti ama aldığı tek yanıt Jongin'in ona gülümseyişi oldu. Bu onun için yeterli değildi, sadece ikisinin duyabileceği bir ses tonuyla konuştu.

''J-jongin...Ne yapıyorsun sen?''

Ve Jongin yeniden gülümsedi. Onun gülümsemesini seviyordu ve gülümsediğinde oldukça tatlı göründüğünün de farkındaydı ama bu sefer bu gülümseyiş onu oldukça sinirlendirmişti. Sadece bir cevap istiyordu, birkaç saniye ağıza oynatmak ne kadar zor olabilirdi ki?! 

Sinirle, ellerini Jongin'in ellerinden ayırmaya çalıştı ama Jongin onun alt edemeyeceği kadar güçlüydü. Birkaç denemenin ardından, Yixing iç çekti ve sinirle konuştu. Daha fazla rezil olup, Amerika'da kalacağı 2 hafta boyunca alay konsusu olmaya hiç niyeti yoktu.

''Bırak beni Jongin!''

Ama Jongin'in bu seferki yanıtı, onun beklediğinden çok çok daha farklıdı. Alakaları bile yoktu, yanından bile geçemezdi. Jongin, Yixing'in zarif bedenini hızla kendi bedeniyle birleştirdi. Bu Yixing'in gözlerini açılabilecek en büyük şekilde açtı. Biraz daha zorlarsa, yuvalarından fırlayacağından emindi. Yutkundu ve meraklı gözlerini Jongin'e bir kere daha dikti. Jongin ise onun bu bakışlarının ardından her iki gözlerine birer öpücük kondurdu, bu Yixing'in gözlerini sıkıa yummasına neden olmuştu. Dudaklarını ısırıyordu ve şuan aklı daha önce hiç fark etmediği kadar berraktı. 

Jongin, aradaki küçük mesafeyi de kapatarak bu sefer, Yixing'in sol kulağına yaklaştı ve saçlarını bir süre kokladıktan sonra, ilgi odağını yeniden kulak yaptı. Yavaşa Yixing'in kulak memesini öptü ve kulağına fısıldadı.

''Yerinde olsam, şu anda gözlerini açmazdım''

Yixing bu sözlerinin ardından daha da meraklanmıştı ama şuan ağırlıklı olarak hissettiği duygu merak dan ibaret değildi. Bu da neydi böyle?! Jongin ona daha önce hiç göstermediği bir yönünü gösteriyordu. Jongin son sözlerinin ardından birkaç saniye Yixing'in alnını kendi alnına dayadı ve bekledi. Yixing, Jongin'le burun uçlarının birleştiğini fark ettiğinde kısa süreli bir titreme yaşadı ama gene de garip bir şey yapmadı.

Şuan, Jongin'i kendinden hızla itip uzaklaştırması ve belki suratına da bir tokat patlatması gerekiyordu değil mi? Evet, en olağan çözüm bu olurdu. Ona vuramayacağını biliyordu ama neden olduğunu bilmiyordu. Belki de ona vurursa bunun kendi canını da acıtmasından korkuyordu ve bu acı elinin inlemeleri değildi, kalbi bunu kaldıramazdı. 

Onu bedeninden uzaklaştıramıyordu, sanki aralarında görünmez bir bağ vardı ve onları hiç ayrılmamak üzere sıkıca bağlamıştı. Aklından gelen düşünceler oldukça netti.

'Şuan, seni tutmuyor Yixing bırak ve git!'

'Tanrım! Neden hala buradayım?!!'

'Ve neden bu pozisyonda olmak akıl almaz derecede iyi hissettiriyor?'

ve daha fazla konuşmasına izin vermeden, Jongin dudaklarını, Yixing'in dudaklarıyla usulca birleştirdi. Yixing onun dudaklarının ıslaklığını kendi dudaklarında hissetmişti ve bu onun hafifçe inlemesine neden olmuştu. Jongin bu sefer sinsice sırıttı, izinini almış gibi gözüküyordu. Ve bu sefer daha da şehvetli bir şekilde Yixing'in dilini emdi. Yixing kendini çekmiyordu ve kalbi aklına meydan okuyup, öpücüğe karşılık vermesine neden oluyordu.

Jongin birkaç saniyenin ardından dudaklarını ayırdı ve gülümseyerek Yixing'in kulağına yöneldi.

'Tanrım...Bana ne yaptın sen?''

Ama Yixing'den cevap beklemediği aşikardı, Yixing yutkundu ve bu sefer Jongin kendini kalabalığa çevirdi ve Yixing'in elini sıkıca kavrayıp, bağırmaya başladı.

''O bana ait!! Anladınız mı beni?! Ona yapılan en ufak bir hatada hepinizi öldürürüm!''

After The SunriseHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin