3.Bölüm* (M)

7.1K 203 15
                                    

-I Want You- 

[-'FLASHBACK'-]

''Luhan, annemiz çağrıyor yemek hazırmış çabuk ol!'' diye bağırdı Yixing, ağzına birkaç parça ekmek sıkıştırıken.

''Geliyorum gege'' Luhan gülümseyerek içeri girdi ve gegesinin kucağına oturdu.
Yixing de ona gülümsedi. 

''Yah, başka yer mi yok?'' Luhan'da gegesine baktı ve ardından yanağına küçük bir öpücük kondurdu. 

''Gege, burada oturamaz mıyım?'' Yixing kucağında oturan tatlı çocuğun suratına göz gezdirdi, onda tıpkı bir meleğin yüzü vardı. O, Yixing'in meleğiydi, Tanrı'nın Cennet'ten yolladığı bir melek. Yixing gülümsedi. 

''Sana nasıl hayır diyebilirim?'' Anneleri ve babaları onları izleyip gülüşüyorlardı ve sonunda annesi dayanamayıp konuştu, 

''Yah, bizden çok flört ediyorsunuz'' O anda, Yixing kahkahalara boğuldu. Flört'ün kelime anlamını bilmeyen ailenin en küçük üyesi Lu ise annesine dil çıkarmakla yetindi. 

Luhan, cebinden küçük pembe bir kağıt çıkardı ve gegesine uzattı.

''Bu ne?''

''Bu bir anlaşma''

Yixing, küçüğünün ona uzattığı kağıdı aldı ve okumaya başladı.

''Bundan sonra Yixing gege sadece küçük kardeşi Lu'ya aittir.''

Yixing, küçüğünün bozuk el yazısıyla yazdığı notu okudu ve gülümsedi ardından annesi ve babası da notu okudular onlar da aynı şekilde güldü. Birkaç saniyenin ardından ilk konuşan babaları oldu.

''Yazmayı yeni öğrendin ve ilk yazdığın cümle bu mu oldu?'' Luhan umursamaz bir ifadeyle Yixing'e döndü.

''Gege imzala!''

Yixing gülümsedi ve Luhan'a döndü.

''Yah, bundan kastın ne?''

''Mesela, herşeyin ilkini benimle yapacaksın''

''Sadece beni seveceksin''

''Kız yada erkek kimseyle birlikte olmayacaksın''

Yixing, Luhan'a baktı göz kamaştıran bir güzelliği vardı. Dirseğini masaya koydu ve başını eliyle tutmaya başladı. Luhan ona maddeler saymaya devam ederken, Yixing'de bir yandan hayranlık dolu bakışlarla küçüğünü izliyordu. Luhan biraz sonra durdu ve kendisine bakan Yixing'le göz göze geldi, tereddütle konuştu.

''Gege...çok mu fazla oldu? Ama söz veriyorum bende asla ama asla senden başka kimseye bakmayacağım''

Yixing, kafasını kaldırdı ve Luhan'ın küçük başını ellerinin arasına alıp alnını hafifçe öptü.

''Söz mü?''

Luhan, tek seferde kendini büyüğünün kollarına attı, kafasını boynuna gömdü ve cevapladı.

''Sonsuza kadar''


* * *
Luhan, gegesiyle olan geçmişini hatırladıkça hıçkırıklara boğuluyordu, onunla olmadığında, nerde olusa olsun orası onun için Cehennem'den farksızdı. Şuan ona öyle çok ihtiyacı vardı ki.

Ama yapamazdı, gegesi artık çok meşgul bir insandı. Bir sürü hayranı, zorlu çalışma programları ve konserlerle her gün kendini yeterince yoruyordu zaten.

Ayrıca, geçmişinin onu etkilememesi için şirketi onun çıkışından önceki tüm hayatını silmişti. Okuduğu okul kaydından, hastane raporlarına kadar...Artık onun için hiçbirşey eskisi gibi değildi.

Gegesi yılda bir zorlu şartlar altında da olsa Luhan'ı ziyaret ediyordu. O gün, Luhan için yılın en güzel günüydü. İki kardeş, sabaha kadar birbirlerine sarılıp hasret gideriyorlardı ve aynı şekilde uyuyorlardı. Ama Luhan biliyordu sabah bu rüyanın sona ereceğini.

Gegesi, her Luhan'ı ziyarete gelişinde soruyordu ''Kız arkadaşın var mı?'' diye. Luhan da her seferinde eskiden olduğu gibi gegesinin yanağını öpüyor ve kulağına fısıldıyordu ''Sonsuza kadar seninleyim, unuttun mu?'' 

O, küçüklüğünden beri Luhan'laydı ve onu öz kardeşi gibi seviyordu. Ama, Luhan ona aşıktı ve kendisi de bunun farkındaydı. Yixing, bir gün bu rüyanın da sonuna geleceğini biliyordu. Arkasın da bıraktığı tüm geçmişi gibi Luhan'da onu arkada bırakacak, başka birine aşık olacaktı. Ama bunun olabildiğince geç olması için dua ediyordu. 

Eğer Luhan ona aşık olmayı bırakırsa, küçük kardeşinin kendisini özlemek için bir nedeni olmayacağını çok iyi biliyordu.

Yine de Luhan, onun en son üzmek istediği kişiydi bu yüzden Luhan gerçekten birine aşık olana kadar onun yanında olmayı sürdürecek ve birini bulduğunda ise kendisini tam olarak aklından çıkarabilmesi için oda, başka biriyle birlikte olacaktı.


* * *
Luhan, kısa süreli bir banyonun ardından bulduğu ilk havluya sarıldı. Kendini kuruladı ve üzerinden çıkardığı kıyafetlerini almak için biraz önde ki rafa doğru yürüdü.

Tam o sırada, Kris kapıyı açtı ve alay ederek konuştu.

''Sen, ne yaptığını sanıyorsun öyle?''

''B-ben kıyafetlerimi giyecektim''

Kris, bu sefer kahkaha atmaya başlamıştı.

''Senin gibi bir bakirin, beni bu kadar çabuk doyuracağını mı sandın? Biraz ara vermene izin vermiş olmam, seninle işimin bittiği anlamına gelmez''

Luhan, dehşetle dolan gözlerini Kris'e çevirdi. Kris onun bu bakışından oldukça keyiflenmişti. Luhan'ın üzerinde ki havluyu tek seferde çekti ve küçük olanın soluk tenine göz gezdirdi. Herşeyiyle mükemmeldi o. 

Luhan'ı, kucakladı ve hızlı adımlarla yatak odasına götürmeye başladı. Luhan, vucüduna temas eden soğuk havaya aldırmadan Kris'in kollarından kaçmaya çalışıyor Kris ise, onun bu gereksiz mücadeleleriyle daha da tahrik oluyordu.

Biraz sonra sonunda yatak odasına vardılar içerisinde oldukça geniş bir yatak vardı, iki tarafında ise küçük sehpalar duruyordu. Kris, Luhan'ın çıplak vucüdunu yatağa fırlattı ve hızlıca üzerinde ki giysilerden kurtuldu. 

Şimdi ikisi de bu geniş yataka çırılçıplaktı. Oda olması gerektiğinden daha soğuk, kasvetli ve sessizdi. Sessizliği bozan Kris oldu. 

''Tanrım, neden bu kadar güzelsin?'' Luhan bu sözleri biryerler den hatırlıyordu. Hayatta en değer verdiği kişiden uzun zamandır duymak istediği sözlerdi bunlar. 
Küçükken her sabah bu sözlerle uyandırırdı onu gegesi, uzun uzun birbirlerine bakışır sonrada gülümserlerdi. O, eski günlerden bir tane daha yaşamak için, Luhan tüm hayatından hiç şüphe etmeden vaz geçebilirdi. 

''Kes şunu!!'' diye bağırdı Luhan. Kirpiklerinden pürüssüz yanağına küçük göz yaşları süzülürken. 

''Bunu duymak istediğim, kişi sen değilsin'' Kris bu sözler karşısında şok olmuş bir o kadar da sinirlenmişti. 

Luhan'ı hazırlamadan içine girdi ve hızla pompalamaya başladı. Luhan, acı içinde bağırıyor, Kris ise durmaksızın yaptığı işe devam ediyordu. 

''Bu beden benim sürtük! Sen benimsin! Gerekirse sen, bunu anlayana kadar seni becermeye devam ederim!''

Luhan'ın her yeri acıyor, gözyaşları da sel gibi akıyordu. Bunun nedeni ise Kris'in işkencesinden çok ona söylediği sözlerdi. O, Yixing'e aitti, başka kimsenin olamazdı! Gözlerini sımsıkı kapattı ve Kris'in onu bir an önce bırakması için dua etti.

Biraz sonra Kris sonunda zevke gelmişti. İnleyerek Luhan'ın içine boşaldı. Luhan, hala gözlerini sımsıkı kapalı tutuyordu. 

Kris, memnun bir şekilde yatağa yattı. Luhan ise acı içinde kıvranarak ayağa kalktı. Kıyafetlerini eline aldı ve kapıya doğru yürümeye koyuldu. Her adımında Luhan'ın deliğinden meni ve kan akıyordu. Bunu görmek Kris'i daha da tahrik ediyordu ama kendini daha fazla yormak istemiyordu ve hislerini bastırdı.

Birkaç adımın ardından, Luhan yere yapıştı. Yürürken bile akıl almaz acılarla boğuşuyordu. Kris, kendini yatakta ortaladı ve Luhan'a baktı.

''Bu gece burda kal, hareket bile edemiyorsun zaten''

Her ne kadar kabul etmek istemese de Kris haklıydı, her bir hareketi canını yakıyordu. Yavaşça geldiği yatağa çıkı ve Kris'in odadan çıkmasını bekledi.

''S-sen çıkmıyor musun?''

''Neden çıkmalıyım?''

''Bu ev çok büyük...başka bir oda da yatamaz mısın?''

Kris, küstahça gülümsedi ve cevapladı.

''Aynı yataka yatacağız''

''A-ama...''

''Geceleğin canım aniden seni becermek isterse ne yapacağım? Sonrasın da sorumluluk almaya hazır mısın, bunu sana acımasız bir sex'le ödetirim''

Luhan, daha fazla Kris'in yanın da aciz durumuna düşmek istemiyordu. Söylediklerini umursamadı ve Kris'e sırtını dönüp yorganı üzerine çekti. Ardından Kris, arkadan Luhan'a sarıldı üyesini Luhan'ın poposuna sürtmeye başladı bir yandan da küstah gülüşünü sürdürüyordu.

Luhan, gözlerini yeniden sımsıkı kapatı ve gözyaşlarının yanaklarından aşşağı süzülerek yastığını ıslatmasına izin verdi. Onun gibi birinin önünde ağlamak istemiyordu, Kris buna değmezdi.

Kısa sürenin ardından Luhan uykuya dalmıştı. Uykusunda çocukluğunu görmüştü. Gegesiyle yaşadığı mutlu anılarını. Onu her geçen gün daha da çok özlüyor ve onsuz geçen her günün ardından yeniden ölüyordu. Ona şuan da ihiyacı vardı, herşeyden fazla.

After The SunriseHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin