Ben İyiyim

4.2K 146 27
                                    

Pazatesi

  Sevgili günlük,

Bu sabah da çirkin uyandım. Dün yazdıklarımı bir bir harekete döktükten sonra servise bindim. Daha sabahtan yorulmuştum. Çünkü yaklaşık bir saatlik hazırlanma maratonundan çıkmıştım. Duygu'ya günaydın dedim. O, sabahları on dakikada hazır olan şanslı kızlardandı. Onu görünce mutsuz hissettim. Sabah ondan çok erken uyandım. Güzel olmak için ondan daha fazla uğraştım ama hiçbir şey yapmadan benden güzel görünüyordu. Servis boyunca düşündüm. Neden kafama bu kadar takıyordum!? Neden diğer çirkin kızlar gibi kaderime rağzı olmuyordum!? Haklı mıydım yoksa psikolojik bir hasta falan mı!? .Haklıysam bir estetik cerraha, değilsem bir psikoloğa ihtiyacım vardı. ... Ve okuldayım. Duygu'yla sınıfa doğru yürümeye başladık. Aslında onunla yanyana yürümekten hoşlanmıyorum. Zayıf, uzun boylu, güzel fizikli, yeşil gözlü, kumral bir kızın yanında kısa boylu, balık etli, fiziği çok da güzel olmayan bir kız daha da kötü görünebiliyor. Sınıfa geldiğimizde Enes'i göremedim. Kantinde olabileceğini düşünüp oraya gitmeye karar verdim. Ama önce lavaboya uğramalıydım. Aynaya baktım. Rimelim akmış, rujdan eser kalmamıştı. Saçlarım da evdeki gibi görünmüyordu. Rimelimi düzeltip sınıfa döndüm. Kafamı sıraya gömüp dersi beklemeye başladım. Bir el dürttü beni. Enes...

- İyi misin İrem?

- İyiyim, uykusuzum biraz.

- Peki, iyiysen sorun yok.

  Uykusuzum ya da yorgunum.. Böyle zamanlarda söylenebilecek en iyi bahaneler. Enes hemen önümdeki sırasına oturdu. Ben de ders başlasa da onu rahat rahat izlesem diye beklemeye başladım. Ders başladı, ben her zamanki gibi dersi dinlemedim. Aslında eskiden çok parlak bir öğrenciydim. Çok da zeki... Ama bunu kullanamayacak kadar bir aptala dönüştüm şimdi. Tenefüste arka sıraya geçip telefonumla ilgilenmeye başladım. Aslında ana ekranda dolanıp duruyordum. Ne yapabilirdim ki telefonda!? Günaydın aşkım yazan mesajlara mı cevap vereyim? Ya da dün akşamdan beri biriken facebook, twitter bildirimlerimi mi kontrol edeyim!? Whatsapp'tan gelen onlarca mesajım da yok. Ödevleri soran bir kişi haricinde mesaj atan olmamış. Bir ara kafamı kaldırdım Enes'e bakmak için. Enes, Mert, Oğuz, Selin, Duygu sohbet ediyorlardı. Selin ve Duygu... Bütün erkeklerin peşinde koştuğu, her gün en az bir teklif alan, bir fotoğraflarının 200 beğeni aldığı ve benden tek farkları güzel olmak olan kızlar... Bense ağzımla kuş tutsam onlar kadar etkileyem kimseyi. Enes'in Selin'e bakışı bir değişik. Ondan hoşlandığını düşünüyorum. Enes'i çok seviyorum ama Selin'e kızamam. Sınıfın en tatlı çocuğu Selin ya da Duygu gibileri varken bana bakacak değil. Gözlerim doldu. O an ağlamaya o kadar ihtiyacım vardı ki... En zoru da bu zaten. Toplum içinde 'ağlayamamak'. İnsanların içinde ağlamaktan nefret ediyorum. Kimi insanlara ağlamak bile yakışır. Benimse halim berbat olur. Bir de o durumdayken insanlara yalanlar uydurmak can sıkıcı. Tek istediğim eve gider gitmez kendimi yatağa atıp üzgün müzikler dinleyerek ağlamaktı. İşte burdayım, aglıyorum. Yarın da burada ağlıyor olacağım, sonra da...

Çirkin Kızın GünlüğüHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin