İnstagram : gk_guney
Facebook Grubu: WATTPAD DELİ
BİRİNCİ BÖLÜM: BİLİNMEYENE UYANIŞ
Uyandığında Orkide'nin hissettiği ilk şey acıydı. Akciğerleri yandığı için nefes almakta zorlanıyordu. İlk önce zaman hissi olmadığı için tüm bunları kafasının içinde yaşadığını düşündü ama acı varsa bu gerçek olmalıydı; yaşıyordu! Gözlerini açtığında ise çok daha büyük bir terslik olduğunu fark etti, hiçbir şey göremiyordu. İlk aklına gelen düşünce ile paniğe kapıldı: "Kör oldum!"
Nefes alışı bir türlü düzene girmiyordu ve kör olduğu düşüncesi sakinleşip nefesini düzene sokmasına engel oluyordu. Sık nefeslere bir de isteri krizine tutulmuş gibi titremesi eklenmişti. Yeni bir şey keşfetti o an, titremesinin sebebi kapıldığı panik değil soğuktu. Tüm bedeni ıslaktı ve çıplaktı. Hava ise buz gibi keskindi. Soğuk yüzünden uyuşmuş parmaklarını oynatmaya çalışırken emin oldu, üşüdüğü için titriyordu. Parmaklarını, yüzüstü yattığı yere sürttüğünde, pürüzsüz yüzey ve burnunun dibindeki tanıdık koku ona metal bir yüzeyde yatmakta olduğunu bildirdi. Yüzüstü uzandığı, ıslak zeminden kalkmaya çalıştı ama başaramadı. Kolları ve bacakları onu taşıyamayacak kadar güçsüzdü. Rahat nefes alabilmek için tüm gücünü kullanarak yana doğru yuvarlanıp sırt üstü yatmayı başardı sonunda.
Soluğunu düzenlemeye çalışırken gözlerini kapatıp sakinleşmeye çalıştı. Titremesi yüzünden birbirine çarpan dişleri miydi tüm bu sesleri çıkaran yoksa başka sesler de mi vardı? Dişlerini sıkıp birkaç saniye de olsa birbirine bastırdı ve kulak kesildi. Evet, giderek yaklaşan başka bir ses daha vardı. Yaklaşan şeyin ne olduğunu düşünerek korkarken titremesi daha da şiddetlenmişti. "Keşke görebilsem!" diye düşündü ve birden dileği kabul olmuş gibi parlak bir ışık gözüne geldi. Bu kez de ani gelen ışık nedeniyle hiçbir şey göremez olmuştu ama en azından artık kör olmadığını biliyordu. Gözlerini acıtan parlak ışıktan korunmak için elini yüzüne siper etti. Gözlerini açıp karşısındakini görmek istiyordu ama gözleri öyle çok acıyordu ki bu mümkün değil gibiydi.
Başında dikilen ışık kaynağı bunu anlamış gibi ışığı başka yöne çevirdi. Yoğun ışık uzaklaştığında Orkide de gözlerini kısarak ışığın az evvel geldiği yöne baktı. Loş ışıkta tek seçebildiği bir insan siluetiydi.
Korksa da cesur bir ton vermeye çalıştığı sesiyle -titremesi yüzünden pek de başarılı olduğu söylenemezdi- "Kimsin?" diye sordu.
Sorusuna cevap alamadığı gibi bir de ışığın sahibi meçhul kişinin gittiğini anlayınca paniğe kapılıp bağırdı. "Sana söylüyorum! KİMSİN? Bana cevap ver, HEMEN!"
Meçhul kişi hızla döndü ve Orkide'nin yanına gelip diz çöktü. Işığı kendi suratına dayayıp "Bana bak küçük sürtük artık senin emir verdiğin günler sona erdi," dedi.
Orkide, kölesi Zeyd'in tanıdık yüzünü görünce rahatlamayla birlikte ilk kez derin bir soluk verebilmeyi başardı. Fakat sonra birden Zeyd'in az evvel dediklerini kavrayınca öfkeyle "Benimle ne cüretle böyle konuşursun?" diyerek tısladı. Orkide, anlamakta güçlük çekiyordu. Nasıl olurdu da basit bir hizmetkâr, alt tarafı bir köle ona küfür edebilirdi? Bu kabul edilemez bir suçtu. Zeyd'i, bu zamana dek hep kayırmış olan babası bile bu davranışı cezasız bırakmazdı. Babasına söyleyecekti bu kez ve sonra da oturup izleyecekti olacakları. Birden aklına bu karanlık yerde babasının olmadığı gelince Zeyd'e "Babam nerede?" diye sordu.
Zeyd, son sorusunun es geçerek "Seninle istediğim gibi konuşurum," dedi. Sesinde Orkide'nin anlam veremediği bir kendini beğenmişlikle, yersiz bir neşe vardı. Orkide, boğulur gibi bir sesle bağırdı: "BABA! Baba, baba, baba! Babam nerde? BABA!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MÜHÜR
Teen FictionKeser döner sap döner, gün gelir hesap döner.. Orkide, babasının zenginliğiyle şımarık büyümüş 16'sında bir kızdır. En büyük eğlencesi ise nefret ettiği kölesi Zeyd'e eziyet etmektir. Zeyd ise başına gelenleri kaderi sayıp sabır göstermektedir. Ya b...