✖Aşk Cesaret İster✖

12.1K 274 80
                                    

Boğazımdaki düğüm gittikçe büyürken, başımı karşımda oturan çocuğa tekrar çevirdim. Buradan gideli yıllar oluyordu. Nasıl da..değişmişti böyle. Gözleri hala aynı yeşilini korurken, saçları daha uzundu. Babası yüzünden neredeyse kel yaptığı saçları şimdi onu tamamen terk etmiş, yerine çok eskiden olduğu gibi, uzun ve gür saçları gelmişti. Gözleri, pantolonunun yırtık paçalarının hemen üstünde duran okul broşürüyle ilgilenirken, burada olduğundan haberi olanlar kapının yanlarına dizilmiş bekliyorlardı. Onu tanımayanlar ise..onun gazabına uğrayacakları zamanı bekleyeceklerdi.

Ben..ben ise lanet olasıca formu bugün verme taraftarı olmuş, müdürün burada kalmam dışında hiç bir bilgi vermeden odadan çıkışına sessiz kalmıştım. Ve o buradaydı. Baran Kılıç, 5 senenin ardından buraya geri dönmüştü.

''Bana öyle bakmayı kes.'' Başını kaldırıp ince kirpiklerinin özenle sakladığı yeşillerini bana diktiğinde  bu ister istemez beni yerin dibine sokarcasına utandırmıştı. 

''Geri mi geldin?'' Onunla uzun zamandır konuşmuyorduk. Evet çocukluk arkadaşımdı belki ama bana zarar vermeyeceğini söyleyip her zaman kalbime ağrılar sokan tek insandı da. Alay edercesine kasılan çenesini görmek istemedim, onu sinirlendirmek istemiyordum. Ama  şimdi buraya geri dönmüşken ona olan sinirimi suratına haykırmak istiyordum. Ondan nefret ediyordum.

''Rahatsız mı oldun?'' Elindeki broşürü masaya geri bırakıp kendini geriye doğru bıraktı ve kollarını göğsünde birleşirdi. Bu 'bana cephe almana izin vermem' tavrıydı ve alışkın olduğum yüz ifadesinin yerini artık göstermekten çekinmediği beyaz dişleri vardı.

''Olduysam gidecek misin?'' Bende onun gibi kollarımı önümde birleştirip geriye atıldığımda alaycı dudakları düz bir hal aldı ve bana doğru uzandı. Dikkatle yüzünü incelemeye devam ederken aynı anda hareket eden eliyle kolumu kavradı ve beni kendine çekp başını başımın yanına koydu.

Nefesi boynumu yalarken, gözlerimi kapatıp nefes almamak için kendimi sıktım.

''Alacaklarımı alıp gideceğim zaten. Can nasıl?'' Hiç birşey dememe fırsat bile vermeden ayağa kalktı ve pantolonunu çekiştirdi.

''Müdüre yabancı olmadığımı açıklarsın. Bilirsin ben hep meşgulüm.'' Ellerini pantolonuna birkaç kez vurup dudaklarını büzerken başımı kaldırıp ona baktım. Hala eskisi gibiydi, kalpsiz pisliğin tekiydi ama beni artık eskisi gibi mahvetmesine izin vermeyecektim.

''Can bu halini görseydi, senden iğrenirdi.'' dedim gözlerimden akmaya hazırlanan aptal gözyaşlarını umursamadan ayağa kalkarken. Masaya küçük bir not yazmak için eğildim ve notu bırakıp karşısına doğru geçtim.

'' Hala kuruyorsun değil mi İlay? O öldü.''

''Senin  yüzünden!'' Sesim boğazımda takılıp kalan yumrunun tersine gür ve yüksek çıkmıştı. Gözleri büyüdü, yeşilleri siyaha bürünür gibi değişti ama sonra sanki hiçbirşey olmamış gibi ellerini cebine koydu.

''Hayal kurmak güzel geliyor Baran, çünkü orada biz hala üç arkadaşız.'' diye devam edip gözlerimi kuruladım ve yüzüne son kez bakıp iğrenircesine buruşturup odadan çıktım. Neden gelmişti şimdi, beni tekrar o zamana göndermekte neyin nesiydi. Gelmemeliydi.

 ►Lütfen OKUYUN

Merhabaaa! Bu İrem ve benim ilk birlikte deneyimimiz olacak. Çok farklı olacağını umuyoruz. Can zaten ölmüş bir karakter olduğu için onun fotoğrafını eklemiyorum ama aralarda küçük küçük kesitlerle Can'ın İlay'la konuşmalarını vereceğiz. Oradan aldığınız kadarıyla aşık olursanız -ki ben olacağınızı düşünüyorum- sizin için kafamdaki kişiyi eklerim◕‿◕

✖Mümkünse eğer uzun uzun Baran kokan yorumlar bekliyoruz sizden. Açıkçası Baran ismi ya da benim hayatımda ki yeri epey özel, bu yüzden çk srkmazsak svnrm .s.s

Öpüyooooruz sizi kocaman! ~.~

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Nov 14, 2017 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

✖Aşk Cesaret İster✖Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin