"Çevredeki evlerin birinden bir genç çıktı, geçenlerde resmini yaptığım sabanı onarmaya koyuldu. Bende hoş bir izlenim yarattığı için onunla konuşmaya başladım, hal hatır sordum; kısa bir süre içinde tanıştık ve bu türden insanlarla karşılaştığımda genellikle olduğu gibi yakınlık kurduk. Dul bir kadının yanında çalıştığını, ona çok iyi davranıldığını anlattı. Kadından o kadar çok söz etti, onu o kadar çok övdü ki, çok geçmeden delikanlının tüm varlığıyla ona tutkun olduğunu anlayabildim. Kadının artık pek de genç sayılamayacağını, ilk kocasının ona çok kötü davrandığını, bu nedenle de yeniden evlenmek istemediğini söyledi ve anlattıklarından, kadının ona ne kadar çekici geldiği, ilk kocasının yaptığı hataları unutturmak için kendisini seçmesini ne kadar çok istediği öylesine belirgin olarak fark ediliyordu ki, ondaki arı sevgiyi, aşkı ve bağlılığı göz önüne getirmek ancak söylediklerini kelimesi kelimesine aktarmakla mümkün olabilir. Hallerindeki, tavırlarındaki anlatım gücünü, sesindeki uyumu, bakışındaki ateşi betimleyebilmek için en büyük ozanların yetileriyle donatılmış olmak gerekir. Hayır, delikanlının tüm benliğini ve anlatımını kaplayan o inceliği hiçbir sözcük dile getiremez; yineleyeceklerimin hepsi kaba kaçar.
[...]
Şimdi kadını da en yakın zamanda görmeyi tasarlıyorum, daha doğrusu, şöyle bir daha düşününce, onu görmemeye çalışacağım. Onu yalnızca sevdalısının gözleriyle görmek daha iyi olacak; belki onu kendi gözlerimle, şimdi önümde belirdiği biçimiyle göremem, bu güzel imgeyi niçin bozayım?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Genç Werther'in Acıları // alıntı
Non-FictionAlmanya'da dönemin gençliğini etkisi altına alan bu romanın, birçok kişinin intiharına neden olduğu, Werther'in giydiği mavi frak, sarı yelek ve çizmelerin o yıllarda moda haline geldiği, Napoléon'un bile kitabı sürekli yanında taşıdığı söylenir. * ...