"Ah, tesadüfen elim onun eline dokununca, ayaklarımız istemeden masanın altında birbirine değince, nasıl da damarlarım çekiliyor! Ateşten kaçar gibi irkiliyorum, sonra da gizli bir güç beni yine ona doğru çekiyor. Bütün duyularım birbirine karışıyor. Ah, suçsuz ve kaygısız ruhu, bu küçük yaklaşmaların bana verdiği acılardan habersiz. Bir de benimle konuşurken elini elimin üstüne koyunca, konunun heyecanına kapılıp cennetten gelen nefesi dudaklarıma değecek kadar bana yaklaşınca: İşte o zaman yıldırım çarpmışçasına dermansızlaşıyorum. Wilhelm! Eğer bir gün bu cenneti, bu güveni... Beni anlıyorsun! Hayır, yüreğim o kadar alçak değil! Zayıf! Oldukça zayıf yalnızca! Peki bu zayıflık da alçaklık değil midir?
Lotte benim için kutsal. Onun varlığında bütün arzularım susuyor. Onun yanındayken, bana neler oluyor bilmiyorum; sanki benliğim ve bütün sinirlerim altüst oluyor. Piyanoda bir meleğin dokunuşuyla çaldığı, hem yalın hem öylesine incelikli bir ezgisi var! Bu onun en sevdiği ezgi ve ben daha ilk notasını işitir işitmez acı duyuyorum, aklım karışıyor ve dalgınlaşıyorum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Genç Werther'in Acıları // alıntı
Non-FictionAlmanya'da dönemin gençliğini etkisi altına alan bu romanın, birçok kişinin intiharına neden olduğu, Werther'in giydiği mavi frak, sarı yelek ve çizmelerin o yıllarda moda haline geldiği, Napoléon'un bile kitabı sürekli yanında taşıdığı söylenir. * ...