OROSPU KIRMIZI

8.3K 27 0
                                    

Bir sigara yaktım. ''Biraz daha hissederek lütfen.'' diye bacaklarımın arasında diliyle beni memnun etmeye çalışan beceriksize çıkıştım. Fakat olmuyordu. Yapamıyordu. Bir hışımla ayağa kalktım.

-Ben duşa giriyorum, çıktığımda seni burada görmek istemiyorum.

+Neden, yanlış bir şey mi yaptım?

-Hayır, aksine hiçbir şey yapamadın. Çıktığımda gitmiş ol.

Ben Simay. O çocuğun duyguları hiç umrumda değil, burada rahatlayamadan duşa girecek olan benim. Eminim o benim ismimi duyduğu anda bile boşalmıştır.

Duştan çıktığımda tahmin ettiğim gibi benim beceriksiz gitmişti. Fakat tek zaafım, tek hayalim, tek gerçeğim olan insan yatağımın üzerine oturmuş bana hüzünlü gözlerle bakıyordu. Bu görmek isteyeceğim en son manzaraydı. İçimde bir şeyler koptu. Bir şey olmuştu. Hemen üvey annemin oğlunun yanına gittim, yani üvey kardeşimin yanına. Berk'e. Bu boktan hayata tutunmamı sağlayan tek şeyin yanına koştum. Ama daha ne olduğunu bile soramadan bana üzerime bir şeyler almamı söyledi. Üzerimde sadece siyah minik bir havlunun olduğunu o an farkettim.

Onun bana olan bakışları bile ıslanmama yetmişti. O beceriksizin yapamadığını onun tamamlamasını ne kadar çok isterdim. Ama hiçbir kan bağımız olmasa bile kardeştik. Herkes bizi öyle görüyordu. Benim dışımda herkes. Üzerime Berk'in tişörtlerinden birini geçirdim. Altıma ise külot giymem yeterli olmuştu. Merakla tekrar içeri girdim. Berk gülerek;

+Yakışmış kızıma.

-Ah, sen şimdi tişörtü falan bırakta hemen dökül bakalım. Neler oldu? Yüzün niye bu kadar asık?

+Bi sakin ol güzelim. Sinem'den ayrılmam gerekti ayrıldım. Fakat onun gözümün önünde ağlaması biraz canımı sıktı o kadar. Seni görüp moralimi düzeltmek istedim.

Sinem'den ayrılmış mıydı? Aman tanrım, bu aylardır aldığım en güzel haberdi. Sevindiğimi belli etmemeye çalışarak;

-Üzüldüğün şeye bak, kızların hepsi öyle sulugözdür. Merak etme bi kaç güne yeni birini bile bulur, emin ol.

+Umarım öyle olur. İyi ki varsın be kızım.

Cevap vermeme fırsat bile tanımadan, bu dünyadan olmayan o kokusuyla boynuma atladı. Keşke sonsuza kadar ona sarılabilseydim. Berk'in annesinin, yani üvey annemin o tanıdık topuk seslerini duyunca hemen birbirimizden ayrıldık. Çünkü bu ailede en korkulan ve en istenmeyen şey Berk ile bizim yakınlaşmamızdı.

Sevil hanım sorgulayıcı bakışlarla yemeğin hazır olduğunu söyledi ve hep birlikte aşağı indik. Babama bir öpücük verdikten sonra Berk'in yanında olan yerime geçtim. Berk'in verdiği o haberden sonra mutlu olmam gerekirken  keyfim yoktu. O beceriksizin beceremediği şey yüzünden hala canım bir şeyler çekiyordu. İyi hissetmediğimi söyleyip odama çıktım.

Yatağıma uzandım. Berk'in beni o havluyla gördüğü andaki bakışlarını düşünmeye başladım. İstemsizce elim külotumdan içeri kaydı. Islanmıştım. Klitorisimi yoklamaya başladım. Benim ellerim yerine Berk'in elleri olsa diye düşünürken inlemeye başladım. Küçük küçük çığlıklar atıyordum. Gelmek üzereydim. Nefes alış verişlerimi kontrol edemiyordum. Sınıra gelmiştim. Ve büyük bir zevkle patladım. 

Elim hala külotumun içerisindeyken Berk birden içeri girdi. Kekeleyerek;

+Ö-özürdilerim, s-sen çığlık atınca bir şey oldu sandım. Bilmiyordum, Simay özürdilerim.

Şortunun altında büyüyen aletini farketmemek mümkün değildi.

-Tamam önemli değil, yüzüne bakamıyorum lütfen çık.

+Simay, saçmalama, Utanılacak bir şey yapmadın.

Deyip dışarı çıktı. Lütfen yerin dibinin koordinatlarını verinde içine girebileyim diye düşünürken boşalmanın verdiği rahatlıkla uykuya daldım.

 Umarım beğenirsiniz bebeyimler. Yorumlarınızı bekliyorum. Öptüm.

OROSPU KIRMIZIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin