"Sana verdiğim adrese git. Oradalar."
Neydi şimdi bu? Neyin nesiydi? Okuduklarım karşısında yüzüm buz kesilmişti.
Olduğum yerde biraz sendeledim ve defterimin arasına bırakılan bu notu, kimin yazdığını düşünmeye başladım. Kim? Kim yazmış olabilirdi bu notu? Aklımdan derin düşünceler geçiyordu. Geçiyordu geçmesine, ama gelmiyordu! Aklıma kimse gelmiyordu bir türlü!
Hemen ardından, kafamı toparlayıp bir kez daha o notu okudum. Evet, okuduklarım doğruydu! Gerçekten de kâğıtta, "Sana verdiğim adrese git. Oradalar." yazıyordu.
Usulca ayağa kalktım biraz sonra. Ne yapacağımı bilmez bir haldeydim. Hangi adresten bahsediyordu bu kişi? Orada olanlar, kimlerdi? Kafamın içinde dolanan şeytani sesler, bana kötü bir olay olacağının haberini veriyordu sanki.
Bu notta bahsedilen adresin ne olduğunu da bilmiyordum hem. "Sana verdiğim adrese git." denmiş, ama bende bir adres bile yoktu. "Kahretsin!" dedim içimden. "Kimsen, çık ortaya! Bu notu yazan kim? Adres ne? Orada olanlar, kimler?"
Okulun koridorlarında sessizce ilerlerken, farketmeden yanlışlıkla bir kıza çarptım.
"Hey! Dikkat etsene Çınar!"
"Pardon" diyerek kestirip attım ama karşımdaki hiç öyle gözükmüyordu.
"O elinde sıkıp buruşturduğun kağıt ne?" diye sordu bana.
"Ha, bu mu? Hiç."Pek inanmışa benzemiyordu. Ben dalgın bir haldeyken, bir anda çekip aldı kâğıdı elimden.
"Vaaay! Demek küçük bir not kağıdı!"
"Bırak onu!" diye bağırdım. "Bırak yoksa..."
"Yoksa ne?""Sana ne dediysem, onu yap!" diye kükredim. Benim kükrememle, tüm okulun etrafımıza toplanması bir oldu.
"Hey, millet! Bakın, burada ne var? Küçük bir not kâğıdı! Şimdi, bu buruşuk kâğıtta ne yazıldığını seslice okuyacağım! Herkes dinlesin beni!"Yumruğumu sıkıyordum. Hayır, hayır. El kaldırmayacaktım ona. Ne de olsa karşımdaki bir kızdı. Benden güçsüz bir kız.
"Bak sen şuna! Sanki kızlara hiç vurmamış gibi konuşuyorsun!" dedi içimdeki ses.
"Kes!" diye payladım içimdeki sesi.
"Artık yapmayacağım! Evet, Seray'a vurmuştum daha önceden! Ama söz verdim! Bu hatayı bir kez daha yapmayacağım! Hiçbir kıza el kaldırmayacağım artık!""Sana verdiğim adrese git! Oradalar!"
Gülerek bu yazıyı okumuştu ukalâ kız. Okumasına nasıl izin verdim, bilemiyordum. Biraz sonra, herkes garip yüz ifadeleriyle bana bakmaya başladı."Vay, vay, vay! Acaba kimler orada? Biz de gelelim mi seninle Çınar?"
Kızın sesiyle kendime geldim. Bu defa gerçekten sinirlenmiştim. Bu kadarı da fazlaydı. Kendimi daha fazla küçük düşüremezdim. Neydim ben? Bir ezik mi? Elbette hayır! Etrafıma toplanan kızların çoğuyla beraber olmuştum. Şimdi ise onlara rezil olamazdım!"Yeter!" diye bağırarak kızın elinden kağıdı aldım.
"Dağılın! Herkes dağılsın!" dedim ardından.
Herkes, bu bağırışımla irkilmişti. Yavaş yavaş dağılıyorlardı. Biraz sonra aralarından patavatsız bir bıyıklı, bana yaklaşarak o can alıcı sözü söyledi."Hişt! Baksana Çınar!"
"Çabuk söyle!"
"Kâğıtta yazılanlara bakacak olursak, sanırım annen, başka bir adamla zevk çığlıkları atıyor olmalı!"
Bu lafı duyunca kendimden geçtim. Sinirlerime hâkim olamazdım hiç. Yine olamadım. Daha fazla kendimi tutamadım ve karşımdakine saldırdım.Önce, tam burnuna bir kafa attım. Aldığı darbeyle yere yığıldı. Yerde olduğunu görünce yüzünü yumruklamaya başladım. Ağzı burnu kan içindeydi şimdi. Ama haketmişti. Neyse ki bir süre sonra öğretmenler gelip bizi ayırdı. Ayırmasalardı, o çocuğu dayaktan öldürebilirdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Katilim Sensin
Teen Fiction"Katilim Sensin" yazmıştı intihar mektubuna Çınar. Sevdiği kız ile can dostunu uygunsuz bir vaziyette yakalayan Çınar'ın korkunç bir sona sürüklenişiydi bu hikâye! Hayat, ona bu denli darbeler vururken o, kendini bir anda demir parmaklıklar ardında...